Yerel yönetimlerde başkan adaylarının belirleneceği günler yaklaşırken, aday adayları partileri ve kamuoyu nezdinde kendilerini tanıtmak için çalışmalarıını sürdürüyor. Siyasi partiller ise, adaylarda aradıkları özellikleri sayıp dökerken, dürüstlük, liyakat, tanınırlık gibi olmazsa olmaz ölçütlerin yanısıra, toplumun en geniş kesimlerinin saygısını, sevgisini kazanabilecek adaylar arıyor.
Elbette, bu ölçütlere bir diyeceğimiz yok. Ama, bunlara ilave olarak, aday adaylarına nasıl bir programla kenti yöneteceklerinin sorulması gerekmez mi? Projelerini açıklayan bazı adaylar var, ama bunlar küçük bir oranı oluşturuyor. Çabalar, parti içi kulislerde yoğunlaşıyor... Bir kenti yönetmeye talip olanların, adil ve demokratik bir yönetim, şeffaflık, katılımcılık gibi temel ilkeleri vurgulamaları olumlu, ama yeterli mi? Sanattan, kültürden söz etmeyen bir yerel yöneticinin bir kenti -hele hele bir büyükşehiri- yönetme kapasitesinden söz edilebilir mi?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir konuşmasında “Kent kültürü” kavramının altını çizerek, sanattan yararlanmanın bir insan hakkı olduğunu, festival, sinema, tiyatro gibi sanatsal etkinliklerin kent yaşamı için vazgeçilmez olduğunu vurguluyordu. Umuyorum, önümüzdeki günlerde belirlenecek CHP adayları, sanat ve kültürün önemini kavramış, bu alanda tutarlı programları olan kişiler olur. İzmir’de Büyükşehir’in en güçlü adaylarından biri olan Tunç Soyer’in bu alanda yeterli birikim ve deneyime sahip olduğunu biliyoruz. Keşke, diğer kentlerde de -özellikle Büyükşehirlerde- bu niitelik göz önüne alınabilse... İstanbul için çokca konuşulan aday adaylarından Gürsel Tekin’in, Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Sarıyer gibi ilçelerde sanatçı ve yazarların aday yapılması yönünde bir çağrı yapması sevindirici. Tabi, sanatçı olmaları şart değil. Yeter ki, her yatırıma rant açısından bakmasınlar... Yeter ki, sanata saygıları, sevgileri olsun... Sanatla, popülizmin bağdaşmadığının farkında olsunlar... Ve, hepsinden önemlisi, sanat etkinliklerinin bir lüks olmadığının, yerel yönetimin sanat etkinliklerinin bir kamu hizmeti olarak öneminin bilincinde olsunlar...
AKP için söylenecek fazla birşey yok. Sanatı bir propaganda aracı olarak gördükleri için, bu alana ciddi bir yatırım yaptıklarını görüyoruz. ‘Karşı mahalle’den sanatçı devşirme çabaları hız kesmeden devam ederken, bir yandan da ‘kendi’ sanatçılarını yetiştirmek için uğraş veriyorlar. Bu bağlamda, bizim merakımız, sanatı gündemlerinin ön sıralarına taşımayan CHP’li yerel yöneticilerin davranışları üzerinde yoğunlaşıyor. Elbette, sanatla ilişkisi pozitif olan yerel yöneticilerimiz var. İzmir’de de, başka kentlerde de... Ama, sayılarının fazla olmadığını söyleyebilirim. Tek bir kentten örnek vermek istiyorum, çünkü bu satırları bu kentten yazıyorum: ülkemizin -İstanbul’un ardından- en önemli sanat-kültür kenti olmayı hak eden Eskişehir’den... Şu sıralar konuğu olduğum, film seçkisinden organizasyonuna her açıdan çok başarılı olan, ilk yılından bu yana Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin çalışkan ve özverili öğretim üyeleri ile öğrencileri tarafından gerçekleştirilen 20. Eskişehir Uluslararası Film Festivali’nden...
Senfoni Orkestrası, Şehir Tiyatroları, Şehir Operası, Uluslararası Çocuk Tiyatroları Festivali, Cam Sanatları Müzesi ve (inşaatı süren) Modern Müzesi ile sanatın tüm dallarında etkin bir çalışma yürüten Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, hiç kuşkusuz CHP’nin yüzakı bir yerel yönetim. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen, Anadolu’nun ortasında bir vaha yaratmayı başarmış. AKP’nin çoğunluğu elinde tuttuğu Belediye Meclisi’nin tüm engellemelerine karşın... Büyükerşen, bir sanat-kültür kenti yaratma hayalini uygulamaya koyarken, CHP’nin elindeki iki merkez Belediye, Tepebaşı ve Odunpazarı ile verimli bir işbirliği içinde... Özellikle, Tepebaşı Belediye Başkanı Dr. Ahmet Ataç’ın çabalarının altını çizmek istiyorum. Ataç başkan, Anadolu Üniversitesi yerleşkesinin de içinde bulunduğu Tepebaşı’nın sanat ve sanatçı dostu başkanı. Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Tepebaşı Çocuk Senfoni Orkestrası’nın Fazıl Say ile birlikte verdikleri konseri Eskişehirliler anlata anlata bitiremiyor. Geçenlerde, bu Orkestra, Koro ve Tepebaşı Belediyesi Gençlik Tiyatrosu ile birlikte “Yunus, Dervişin Rüyası” adlı müzikli bir gösteriyle bir kez daha Eskişehirli sanatseverlerin gönlünü fethetti. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu 12. Yaşında. Atilla Özer Karikatür Evi yıl boyunca pek çok sergiye ev sahipliği yapıyor. Tepebaşı Belediyesi’nin Uluslararası Sanat Çalıştayları ve değerli şair Haydar Ergülen’in koordinatörlüğündeki “Kent ve Kültür Söyleşileri” bölge halkı ile kültür-sanat dünyamızın önemli isimlerini buluşturmaya devam ediyor. Kısacası, sanatla nefes alan bir kent Eskişehir. Darısı başka kentlerimizin başına...