Haber / Bilge Can ÜNBAL YILMAZ

Türkiye'de kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Kadınlar evde, işte, okulda ya da sokakta şiddetle burun buruna yaşıyor. Bazen kadınlar yaşadıklarının şiddet olduğunu çok sonra anlıyor, bazen de bunun farkında olmasına rağmen 'çaresizlik' hissi ile içinden çıkılmaz bir döngüye giriyor. Peki nedir bu şiddet döngüsü, kadınlar bu döngüyü nasıl kırabilir? 10 yıldır şiddete uğrayan kadınlara danışmanlık yapan Gurbet Kabadayı ile şiddet türleri, şiddet döngüsü ve şiddetsiz bir dünyayı konuştuk.

Ekonomik krizle birlikte, artan eşitsizlikler, geçim sıkıntısı, düzenin yarattığı adaletsizlik ve umutsuzluk toplumsal hayatı giderek katlanılmaz hale getirirken kadınları çok yönlü bir şiddetin hedefi haline getirdi. Bağımsız İletişim Ağı’nın (Bianet) yayımladığı 2021 yılı ‘Erkek Şiddeti Verileri’ne göre 1 Ocak 2021-31 Aralık 2021 döneminde Türkiye'de en az 339 kadın ve 34 çocuk erkekler tarafından öldürüldü. Erkekler, 96 kadına tecavüz etti, 772 kadını seks işçiliğine zorladı, 424 kadını taciz etti. Sayısını bilmediğimiz belki binlerce kadın şiddet karşısında sessiz kalmak zorunda kaldı.
Yaklaşık 12 yıldır, Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği ile Antalya Feminist Kollektif gönüllüsü olarak faaliyet yürüten, şiddete uğrayan kadınlara danışma sağlayan Gurbet Kabadayı, psikolojik şiddet vakalarıyla daha sık karşılaştıklarını söyleyerek, “En çok fiziksel şiddette uğrayan kadınların bize başvuru yaptığı sanılıyor. Aslında en çok psikolojik şiddet mağduru kadınlar bize ulaşıyor. Psikolojik şiddeti; aşağılama, küçük düşürücü davranma, kıskanma, cezalandırma, aile ile tehdit etme vb. davranışlar olarak ele alıyoruz. Bize gelen vakaların büyük çoğunluğunu bu vakalar oluşturuyor. Kadınlar fiziksel şiddetin izlerini silebiliyor belki ama psikolojik şiddetin izlerini silmek çok zor oluyor” diyor. Depresyonun kadınlarda çok yayın görülmesinin sebebinin de psikolojik şiddet olduğunu vurgulayan Kabadayı, depresyonun kadınlarda genetik bir kod olmadığını, kadınların yoğun sistematik bir şiddete maruz kaldıkları için depresyona yakalandıklarını söylüyor.

Şiddete uğrayan kadınların bazen şiddetin sebebi olarak kendilerini gördüklerini, bazen ise şiddetin suçlusu olmadıklarının farkında olduklarını ancak 'çaresizlik' hissi ile şiddet döngüsüne girdiklerini söyleyen Kabadayı, şiddet döngüsünün aşamalarını şu şekilde açıklıyor: “İlk aşama gerginlik; yerli yersiz şiddet uygulayan erkeğin gerilimi, kadının tüm yaşamını kontrol etmeye çalışması, kıskançlık, psikolojik şiddet uygulaması, ikinci aşama; fiziksel şiddetin başlaması erkeğin her türlü öfkesini bir şekilde kadından çıkarması, son aşama ise balayı aşaması; bu aşamada şiddet uygulayan erkek 'pişman' olduğunu bir daha yapmayacağını söyler, alkol ya da ekonomik sıkıntıları bahane ederek durumu aklamaya çalışır. Hediyeler alır, kadını bir şekilde ikna eder ve şiddet döngüsü başa döner.”

EVİN DIŞINDA NE VAR BİLMİYOR

Türkiye'nin kadınları şiddetten korumanın en önemli dayanaklarından biri olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının hemen ertesinde birçok ilde erkeklerin polis merkezlerini arayarak, “Ben nafaka vermeyi bırakabilir miyim”, “Şiddetin cezası kalktı mı” diye sorduğunu iddia eden, Gurbet Kabadayı, yasaların kadınlar aleyhine değiştirilmesine yönelik her hamlenin kadınların hayatlarına mal olduğunu söylüyor.

Polis merkezlerinde polislerin, şikayet için gelen kadınları kocalarıyla barıştırmaya çalıştırması, sosyal medyada çıkan asılsız her haber kadınların şiddet döngüsünden çıkmasını olumsuz etkiliyor. Bu nedenlerle kadınların şiddet döngüsünden çıkamadığını söyleyen kabadayı, “Kadın affediyor çünkü evin dışında ne olduğunu bilmiyor, evin içinde 'belki yemek yaparsam, tuzunu ayarlayabilirsem şiddete uğrama ihtimalim azalabilir' diye düşünüyor. Sistematik şiddet kadının özgüvenini yerle bir eden bir şey” diyor.

ŞİDDET DÖNGÜSÜ NASIL KIRILIR?

“Kadınlar yaşadıkları şiddet döngüsünün çoğu zaman farkında olmuyor, yaşadıkları şiddetin kendilerine özgü olduğunu sanıyorlar” diyen Kabadayı, bu döngüyü kırmak için en önemli adımın dayanışma olduğunu ve bu durumda bir kadınla karşılaştığımızda yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “Öncelikle onu dinlemeli onun yaşadığı şeyi normalleştirmeden onu anladığımızı hissettirmeliyiz. Kesinlikle akıl vermemek gerekir. Şiddet vakaları travmatik olabileceği için profesyonel destek almak gerekir. Ona yardım edebilecek bir kadın derneğine yönlendirebilirsiniz ya da sığınağa ihtiyacı varsa 183'ü arayarak yardım edebilirsiniz. Darp edildiyse “İstersen hastane raporu al ama istemezsen fotoğraflarını çek belki lazım olur” diye yönlendirmek faydalı olacaktır. Bu gibi küçük yardımlar bile şiddet döngüsünü kırmak konusunda çok fayda sağlayabilir”.

Şiddet bir işyerinde yaşanıyorsa, izlenecek adımların değişeceğini dile getiren Kabadayı, “Bize yıllarca 'kadın kadının kurdudur' diye anlatılar ama biz biliyoruz ki 'kadın kadının yurdudur'. İşyerinde şiddete maruz kaldığımız bir durumda, güvendiğiniz kadınlarla paylaşarak onlarında aynı durumu yaşayıp yaşamadığını sorabilirsiniz. Olayı sakin bir şekilde değerlendirerek, baroların kadın hakları komisyonlarına ulaşarak yasal destek alabilirsiniz. Ev içi şiddet gibi işyerindeki şiddette görülmeyen yerlerde yaşanabilir, böyle durumlarda kanıt niteliği taşıyacak, bir mobing defteri tutabilirsiniz” dedi.

ŞİDDETSİZ BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?

Söyleşinin sonunda ortaya çıkan karamsar tabloyu biraz olsun aydınlatmak için sorduğumuz, “Şiddetsiz bir dünya mümkün mü?” sorusuna Gurbet Kabadayı tüm içtenliğiyle cevap verdi. Kabadayı, “Ben buna inanmaktan hiç vazgeçmedim, birbirimizden güç alıyor olmamız, dayanışmayı her alanda güçlendiriyor olmak çok önemli. Kimseyle empati kurmamıza bile gerek yok. Hiç birimiz şiddetten azade değiliz, işyerimizde, sokakta gördüğümüz her kadına bizim kızkardeşimiz gibi bakarak, birbirimizi cesaretlendirmek, en önemlisi haklarımızı bilip onlara sahip çıkmak çok önemli. Şiddetsiz bir topluma önce kendimiz inanmalı ve bunun için mücadele etmeliyiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Şiddet Türleri

- Fiziksel şiddet: Bedensel güç veya üstünlük ile bir şiddet aracı olarak kaba kuvvetin korkutma, sindirme ve yaptırım olarak kullanılmasıdır.

- Psikolojik şiddet: Duygusal güç kullanarak kadını kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak.

- Ekonomik şiddet: Kadının ekonomik olarak mağdur edilmesi ekonomik şiddet olarak tanımlanıyor.

- Dijital şiddet: Kişinin kendi rızası olmadan başka biri tarafından sosyal medya araçları aracılığıyla psikolojik, cinsel hatta ekonomik saldırıya maruz kalması.

- Flört şiddeti: Flörtte eşlerden birinin diğerine, beraberlikleri sırasında veya beraberlikleri bittikten sonra yöneltilen duygusal, fiziksel ve cinsel saldırganlık eylemleri.

- Cinsel Şiddet: Cinselliğin, karşıdakini kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla şiddet aracı olarak kullanılması.

Bu yayın Hollanda Büyükelçiliği İnsan Hakları hibe programı desteğiyle yürütülen ‘Kadın ve LGBTİ+ Odaklı Şiddete Karşı İletişim Projesi-NAR Projesi’ kapsamında hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca 9 Eylül Gazetesi sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.