Haber / Çimen Eser YILDIZ

Türkiye’de son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu yapan sivil toplum örgütlerinin sayısı giderek artıyor. Ancak bu amaçla kurulan bir dernek var ki, diğerlerinin yapısından biraz farklı. Kurucu başkanı kadın olan Yanındayız Derneği, üyelerinin çoğunluğunun erkek olması ve erkekler ile erkek egemen zihniyeti değiştirmek üzere yola çıkmasıyla bu alanda yeni bir farkındalık yaratıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu yapan ve çoğunluğu erkeklerden oluşan bir sivil toplum kuruluşu olma özelliği taşıyan Yanındayız Derneği, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ve cinsiyete dayalı ayırımcılığa neden olan her türlü engel ve önyargıyla mücadele için yola çıktı. Hedef kitlesi erkekler olan Yanındayız Derneği’nin temel amacı, erkeklerde zihniyet ve davranış değişimini yaratmak.

1 KADIN 40 ERKEK

Mayıs 2018 itibarıyla resmi olarak İstanbul’da faaliyetlerine başlayan Yanındayız Derneği, 1 kadın ve 40 erkek kurucu üye ile kuruldu. Derneğin kurucu üyeleri arasında Agah Uğur, Ahmet Dördüncü, Ahmet Ümit, Bekir Ağırdır, Bernard Arkas, Dr. Bahadır Kaleağası, Dr. Güven Sak, Ferhat Boratav, Hakan Güldağ, Mehmet Nane, Murat Yetkin, Necati Özkan, Sami Kariyo, Soli Özel, Şükrü Ünlütürk, Tamer Saka, Yekta Kopan gibi birçok sektörden ve alandan ünlü isim yer aldı. Kurulduğu günden bu yana destek ve ilgi gören Yanındayız Derneği’nin üye sayısı 100’e ulaştı. Kurumlarda ve toplum hayatında gereken dönüşümün gerçekleşmesi için tam eşitlik mücadelesine erkekleri dahil eden Yanındayız Derneği’nin kurucu başkanlığını ise yıllardır kadın hakları savunucusu ve bir sivil toplum gönüllüsü olan Nur Ger yapıyor.

Kadın bir girişimci olarak 1970’li yıllarda çalışma hayatına adım atan Nur Ger, 1986 yılında kurduğu tekstil firmasının yönetim kurulu başkanı olarak üstlendiği iş kadını kimliğinin yanı sıra birçok sivil toplum kuruluşuna kuruculuk desteği verdi. Türkiye Konferans Tercümanları Derneği, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER), Türkiye Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) ardından en son Yanındayız Derneği’nin kuruculuğunu yapan Nur Ger, amaçlarının başta kadına yönelik şiddetin sonlanması olmak üzere, eğitim, sağlık, çalışma hayatı, ev emeğinde ortaklık gibi hayatın tüm alanlarında tam eşitliğin sağlanması için farkındalığı artırmaya yönelik faaliyetler sürdürmek olduğunu söyledi. Yanındayız Derneği Kurucu Başkanı Nur Ger ile bazı erkek üyeler yaptığımız röportajda hem dernek hem de toplumsal cinsiyet eşitliği hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Bize öncelikle Yanındayız Derneği'ni biraz anlatır mısınız?

“Kadınların Yanındayız” diyen erkek üyelerden oluşan bir derneğiz ve Türkiye’de bu anlamda bir ilke imza atıyoruz. Derneğimizin temel amacı; toplumsal cinsiyet eşitliğinde tam eşitliğe gidilecek yolda zihniyet ve davranış değişimini yaratmak ve bunu özellikle erkekle nezdinde gerçekleştirmek. Dolayısıyla hedef kitlemiz ve rol modellerimiz erkekler. Özellikle 18-35 yaş grubundaki genç erkekler hedef kitlemizi oluşturuyor. Yaptığımız tüm projeler, eğitimler bu hedef kitleyi temele alarak ilerliyor.

Erkek üyelerinizle kadınların hayatlarına nasıl dokunuyorsunuz?

Başta kadına yönelik şiddetin sonlanması olmak üzere, eğitim, sağlık, çalışma hayatı, ev emeğinde ortaklık gibi hayatın tüm alanlarında tam eşitliğin sağlanması için farkındalığı artırmaya yönelik faaliyetler sürdürüyor ve bu şekilde insanlara ulaşıyoruz. Farkındalık seviyesi arttıkça yalnızca kadına değil toplumsal bir fayda oluşturarak birçok kişinin hayatına dokunuyoruz.

Kadına ve çocuğa şiddet Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Bu konuda yaptığınız çalışma ve projeleriniz nelerdir?

Derneğimizin kuruluş amaçlarından biri de kadına ve çocuklara yönelik şiddetin sonlandırılması. İnsan yaşamı ve onurunun temel hak olduğundan hareketle kadına ve çocuğuna yönelik bedensel, ruhsal, toplumsal ve ekonomik şiddetin son bulması doğrultusunda çalışıp, mevcut çalışmaların da yanında olacağız. Bunun için yürüttüğümüz projemiz de var. Hollanda Büyükelçiliği ile ‘Şiddetin Görünmeyen Yüzü’ projesine geçen yıl başladık, bu yıl haziran ayına kadar da devam edeceğiz. Proje ile kadına yönelik fiziksel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddete yönelik eğitim ve seminerler düzenleyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği temelli kadına yönelik şiddetin azaltılmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Eğitim ve seminer faaliyetlerini, yerel yönetimler, üniversiteler ve mavi yaka çalışma alanlarında gerçekleştiriyoruz. Şiddet temelli atölyeler düzenleyerek farkındalık yaratmak istiyoruz.

‘KADINERKEKEŞİTTİRNOKTA’

Son birkaç yıldır yaptığınız toplantıları ‘kadınerkekeşittirnokta’ mottosu üzerine kurguluyorsunuz. Bu mottoyla topluma ve iş hayatına nasıl mesajlar veriyorsunuz?

“kadınerkekeşittirnokta” mottomuz 2019 yılında gerçekleştirdiğimiz konferansımızın çıkış noktasıydı. Pandemi nedeniyle 2020 yılında gerçekleştirememiştik fakat 2021 yılında yine aynı motto ile konferansımızı gerçekleştirdik. Hedefimiz 2022 yılında da yine aynı motto ile devam etmek. Bizler “kadınerkekeşittirnokta” diyerek hayatın her alanındaki eşitliğe vurgu yapmak ve dikkat çekmek istiyoruz. İş dünyası bu mottoyu sahiplenerek yaptığımız birçok etkinlikte bizleri destekliyor ve kendi şirketlerindeki iyi uygulamaları anlatarak hem topluma hem de diğer kurum ve kuruluşlara örnek oluyor.

“kadınerkekeşittirnokta”nın Türkiye’de hayat bulması sizce ne zaman ve nasıl mümkün olur?

Bu süreç, uzun bir yolculuk. Özellikle siyasi otoritenin bu anlamda üzerine çok önemli roller düşüyor. Süreçte birçok engelle karşılaşılsa da bu düzende alabileceğimiz en iyi sonuçları almak için mücadele ediyoruz. Bizim mücadelemizin temelinde, insanlık tarihi kadar eski bir olgu olan ataerkillik var. Dünya değişiyor, Türkiye de değişecek. Yapılan çalışmalar bundan 30-40 yıl sonrasına, anaerkil toplumların hükmedeceğini gösterir nitelikte. Önemli olan toplumsal farkındalığı yaratmak üzere yılmadan çalışmaya devam etmek. Ancak bu şekilde bu motto da gerçek olabilir. Ataerkil kültür yapısının ülkeye ve insanlara verdiği hasarın farkında olarak önce insan ve ‘kadınerkek eşittirnokta’ sloganını yaşamın her alanında uygulayabilmeliyiz.

Yanındayız Derneği 2022 yılında neler yapacak?

Gelenekselleşen “kadınerkekeşittirnokta” konferansımızı bu sene de mayıs ayında gerçekleştirmek istiyoruz. Tüm ekibimiz ile şu an bu konferansımıza hazırlanıyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında bazı çalışmalarımız olacak. Yaptığımız projelerle yerel yönetimlerde, üniversitelerde ve özel şirketlerde eğitim ve savunuculuk çalışmalarına devam ediyoruz.

Kadına ve çocuğa şiddetin sonlanması, cinsiyet eşitliği, ev hayatında eşler arasında ortak sorumluluk paylaşımı, kadının iş hayatına katılımı gibi birçok noktada Türkiye’yi yolun neresinde görüyorsunuz?

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2006’dan beri her sene yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye geçtiğimiz yılda cinsiyet eşitliği endeksinde 156 ülke arasında 133. sırada yer aldı. Bu sıralama geçen sene 153’te 130’du. Ülke olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ilerlemediğimiz, hatta giderek gerilediğimiz gayet açık.

Toplumsal cinsiyet bilinci için zihniyetlerin değişmesi adına devlet, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ne gibi adımlar atmalı?

Devlet, özel sektör, sivil toplum kuruluşları sac ayağını oluşturuyor. Hep birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak projeler geliştirilmeli ve birlikte mücadele edilmeli. Örgün eğitim başta olmak üzere eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik bir müfredat düzenlenmesi şart. Emek ve sermaye arasındaki eşitsizlik son bulmalı, tüm ücretliler ürettikleri değerin karşılığını eşit ve adil bir şekilde almalı. Herkes için temel bir gelir güvencesi sağlanması da bu anlamda atılacak en önemli adımlardan olacaktır. Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine devam etmeleri, özel sektörün de buna destek vermesi gerekiyor. Unutmamak gerekir ki, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik adımların atılması, ülkenin gelişmesi demektir.

Kadınların iş hayatına, ekonominin her alanına etkin katılımı, toplum ve hatta ülke ekonomisi için ne ifade ediyor?

Kadınların işgücüne katılımı sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olarak kabul edilmekle birlikte, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bunun düşük olduğu görülüyor. Kadın istihdamındaki artış bir ülkenin sektörel bazda katma değerlerine de katkı sağlayacağından, ekonomik kalkınma sürecine olumlu yönde etki edecektir. Yasalardaki eşitlikçi yapıya karşın, kadının niteliksel gelişimini ve işgücü piyasasına girişini sağlayacak gerekli koşulların oluşamaması, bu durumun olumsuz nedenlerini oluşturuyor.

'İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmemeli'

Kadının önündeki engelleri kaldırmak için özellikle siyasi otoriteye çok iş düştüğünü belirten Nur Ger, “Bu süreçte İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması ne yazık ki atılmaması gereken bir adım oldu. Bu sözleşmenin kaldırılmasıyla özellikle kadınların umudu bir kez daha kırıldı. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemeli ve mutlaka tekrar dönülmesi sağlanmalıdır” dedi.

Kadın dostu politikalar geliştirilmeli

Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Eren de şunları söyledi: “Türkiye’de kadın istihdamının arttırılması için çok çalışmalıyız. Bunun için birçok konuda iyileşme gerekiyor. Şirket değerleri ve organizasyon kültürünün toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinde şekillenmesi, şirket yönetimlerinin kadın ve erkek eşitliğine duyarlı bir hale gelmesi oldukça önemli. Ayrıca kesinlikle cinsiyet kotası uygulanmalı, mesleklerde cinsiyet ayrımcılığı yapılmamalı. Kadınların annelik izinlerini kanunlara uygun bir şekilde kullanmalarına imkan verilirken, erkeklerin de babalık izinlerini kullanmaları teşvik edilmeli. Özellikle çalışmak isteyen kadınların çocuklarını gönül rahatlığı içinde teslim edebileceği kreşler de olması gerekiyor. Yani özetle, şirketler ve kurumların kadın dostu politikalar geliştirmesi ve bunları bir an önce uygulamaya geçirmeleri, kadın istihdamının artmasında büyük katkı sağlayacaktır.”

“Eğitimlere odaklandık”

Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Serhan Ok da “Bizim bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var. Dört bin yıldır süregelen ataerkil düzenin değişimine karşı duran zihniyetle bıkmadan usanmadan mücadele etmek gerekiyor. Bunun için de toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve bu yoldaki sorunların giderilmesinde eğitim odaklı faaliyetler düzenliyoruz. Bizim birinci hedefimiz farkındalık yaratmak. Özellikle mavi yaka çalışanlara ve üniversite öğrencilerine yönelik eğitim programlarıyla çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz. Öte yandan önce dilin dönüşmesi gerekiyor. “Söylemini Değiştir” isimli sosyal medya kampanyamız çok takip edildi, birçok kurum ve sivil toplum kuruluşu bizleri örnek aldı. Berber Dükkânı Sohbetlerimiz ise bir marka olarak devam ediyor. Üyelerimiz neden ‘Yanındayız’a üye olduklarını ve değişimin öncüsü olarak yaşam deneyimlerini bu sohbetlerde paylaşarak toplumun her kesimine örnek oluyor.”

Yanındayız Derneği Kurucu Başkanı Nur Ger, “Benim dayanak noktam insan odaklılık, tam eşitliktir. Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun her alanında yerleşmesi ve içselleşmesi için yıllarca çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Toplumdaki her kadını bir dayanak noktası bularak mücadele etmeye davet ediyorum” dedi.

Bu yayın Hollanda Büyükelçiliği İnsan Hakları hibe programı desteğiyle yürütülen ‘Kadın ve LGBTİ+ Odaklı Şiddete Karşı İletişim Projesi-NAR Projesi’ kapsamında hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca 9 Eylül Gazetesi sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.