Türkiye'de vatandaşın gündemi uzun zamandır değişmiyor. Hangi taşı kaldırsan altından ekonomik kriz ve pahalılık çıkıyor. Ülkemizde 2021 yılı Mayıs ayı verilerine göre, 13 milyon 515 bin 264 kişi asgari ücretle çalışıyor. Kayıtsız çalışan yaklaşık 3.3 milyon kişi asgari ücretin altında ücretle, 1 milyona yakın kişi ise asgari ücretin yarısından daha az ücretle çalışıyor. Zaten halen yürürlükte olan aylık net 2 bin 825 lira 90 kuruş asgari ücret uzun süredir açlık sınırının altında kalıyor. Yoksulluk büyüyor, enflasyonun resmi rakamları bile mutfaklarda yangına dönüşüyor.

***

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekim'de yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 19.89'a yükseldiğini, bir önceki yılın aynı ayına göre en fazla artışın ise yüzde 27.41 ile gıdada yaşandığını açıklıyor ama herkes bu rakamların asıl rakamların yarısı bile olmadığını biliyor. Çünkü vatandaş bir ay aldığı gıda ürününü bir sonraki ay sofrasına koyamaz hale geliyor.

Ortada görünmez bir enflasyonun hayaleti dolaşıyor. Akademisyenlerden ve eski bürokratlardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Türkiye'de 2021'de enflasyon oranının yüzde 49.87 olduğunu söylüyor.

Peki bu rakamlar nasıl birbirini tutmuyor? Bir dünya teknik meselenin yanı sıra en basit açıklaması; TÜİK'in enflasyon hesaplaması, sepetteki 418 ürünün fiyat değişimini esas alıyor. Bu hesaplamaya giren sepetin içerisinde halkın gerçek tüketimini oluşturan gıda ürünleri yeterince yer almıyor ve sepetin, yıllık enflasyon hesaplamaları yaklaşırken, fiyatı azalan ürünlerle revize edildiği iddia ediliyor. Gerisi zaten rakamların küçük hileleri. Zincir marketler, fahiş fiyat cezaları falan... derken mutfaktaki yangını gün geçtikçe söndürülemez hale getiriyor. Zaten kimsenin de söndürmeye pek niyeti yok gibi; muhalefet ekonomik meseleleri temel alarak taarruzda ama çözüme dair net bir proje sunan yok. İktidar olmayı çoktan gözden çıkarmış MHP lideri Bahçeli, “Mutfakta yangın var deyip durmayın; yangın varsa yarın söndürürüz” diyor. Öte yandan iktidar seçime kadar beklentileri yükseltmek derdinde. Asgari ücret kozunu oynamaya hazırlanıyor.

İKTİDARIN YOLU

Açlık sınırı altında kalan asgari ücret için Aralık’ta pazarlıklar başlayacak. Her yıl oynanan iki perdeli aynı tiyatro. Yetkili sendika, “Biz talep ettik, vermediler” diyecek, patronlar “Elde yok avuçta yok, nasıl verelim?” diyecek. Bakanlık, “Biz sadece arabulucuyuz” diyecek. Yani başı da sonu da belli bir oyun. Oyun, aynı oyun da, vatandaşın bu oyunu oynayacak gücü kalmadı. Önümüzdeki süreçte vatandaşın asıl gündemini takip eden, taleplerine somut cevaplar veren bu oyunu kazanır. Yani iktidar olmanın yolu vatandaşın mutfağından geçiyor.
Eğer hedef iktidarsa buyurun sofraya...