Siyasete rahmetli Süleyman Demirel tarafından eklenmiş bir deyim vardır.

Muktedir olmak.

Demirel, sandıktan seçimle çıkıp koltuğa oturduğunda her işi yapamamanın verdiği sıkıntı ile, “İktidar olabilirsiniz ama asıl önemli olan muktedir olmaktır” demiştir.

Gerçekten de Türkiye'de seçimi kazanmak her şeyin kontrolünün bir anda emrinize girmesi değildir.

***

İzmir'in seçilmiş belediye başkanları, göreve başladıktan sonra ilk yüz günlerini tamamladılar.

Hemen hepsi, 100 gün içinde ne yaptıklarını açıkladığı toplantılar düzenlediler.

Kabaca baktığınızda henüz başlamış eni boyu büyük bir yatırım yok.

Genelde kadroya, parka, bahçeye, can dostlara yapılan yatırımlar.

***

İletişim çağında, belediye hizmetlerini vatandaş artık çok yakından izliyor.

Sosyal medya, hizmetleri eleştiren yüzlerce video ve fotoğrafla dolu.

Bir biçimde her belediyenin sosyal medya hesabına gönderilen bu istek ve talepler ne kadar karşılık buluyor işte orası ise kocaman bir soru işareti.

***

Kısaca HİM diye adlandırılan Hemşeri İletişim Merkezi, artık belediyelerin gözü kulağı olması gereken bir noktaya geldi. Çünkü vatandaşlar sorununun hemen çözülmesini bekliyor.

Genelde aldığı yanıt ise, “Konu ilgili birimlerimize aktarılmıştır. Şu kayıt numarasından takip edebilirsiniz. Sonuçlandığında size bilgi vereceğiz” yönünde.

Peki sonuçlanıyor mu?

Gözlemlerim şikayetlerin iletildiği, ancak çözülmesinin uzun zaman aldığı yönünde.

Belediye bürokrasisi, görünen odur ki başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere İzmir'deki pek çok ilçe belediyesinde ağır işliyor ya da eski kadrolar direniyor.

İki örnek vereyim.

Birincisi; Alsancak'ta İkinci Kordon olarak bilinen Cumhuriyet Bulvarı üzerinde yolu demir bariyerler ile bölerek oluşturulmuş bisiklet yolu var.

Yol boyunca kaldırıma araçların park etmesini engelleyen başka bariyerler de.

Bir yıl öncesine kadar, kendini bilmez sürücülerin bir biçimde söktüğü ve park yeri olarak kullandığı alanlar, büyükşehir belediyesi ekipleri tarafından neredeyse her hafta kontrol edilir ve düzenlenirdi.

Şimdilerde ise Allah'a emanet.

Yol boyunca sökülen dubalarla oluşturulan kaçak park alanları, bisiklet yoluna park edilen araçlar, her geçen gün artıyor. İzlediğim kadarı ile şikayet eden vatandaşların talepleri de ya dikkate alınmıyor ya da vurdumduymaz birkaç bürokrat tarafından hasıl altı ediliyor.

***

İkinci örnek ise Buca'dan.

Yıllardır Şirinyer'de Çarşamba ve Pazar günleri pazar kurulur.

Belediyenin pazar yeri etrafına park eden araçları ve pazaryerinin düzenini sağlamak için aldığı önlemler vardı.

Bu iki gün, şu anda otobüs trafiği için de felç durumda.

Özellikle vatandaşların sıcaklar nedeniyle pazara indiği akşam saatlerinde, ortada pazarı düzenleyen ne bir zabıta, ne de trafiği düzenleyen polis görebilirsiniz.

Tam bir karmaşa hakim.

Belediye otobüsleri için ayrılmış özel park cebi bile sürücüler tarafından işgal edilmiş durumda.

Her iki sorun da basit dokunuşlarla çözülebilir nitelikte.

Ancak dediğim gibi ya bir yaz rehaveti var ya da belediye başkanları henüz muktedir olamadıkları için bürokrasi ayak sürüyor.

***

Bunlar güzel günlerimiz.

Eylül ayı ile birlikte yazlıkçıların dönüşü, okulların açılması derken bu tür sorunlar içinden çıkılmaz hal alacaktır.

Başkanların iktidarlarını muktedir olmaya çevirmeye pek de zamanları kalmadı gibi...