Büyük Önder Atatürk 1922'de söylemiş;

Basın, milletin müşterek sesidir. Bir millete muhtaç olduğu fikri vermekte başlı başına bir rehberdir."

Peki ya bugün?

Nerede milletin müşterek sesi?

Her alanda olduğu gibi medyayı da karpuz gibi ikiye böldüler.

Bir yanda halkın haber alma hakkını ön planda tutan, iktidarı eleştirmekten çekinmeyen bağımsız medya, diğer yanda iktidarın her türlü nimetlerinden yararlanan karşılığında tüm yolsuzlukları, pislikleri görmezden gelen yandaş, yalaka medya...

Hal böyle olunca iktidarı eleştiren, yanlışları göz önüne seren, pislikleri ortaya çıkaran tarafsız medyaya baskı da kaçınılmaz oluyor.

İktidarın elinde her türlü olanak var. Bu olanaklar zaman zaman sopa olarak kullanılmaktan da kaçınılmıyor. Sopaların en ünlüsü RTÜK..

RTÜK üyesi İlhan Taşçı son altı aydaki cezaları açıklamış. Eleştirel yayın yapan kanallara 22 ayrı ceza verilmiş. Bu dönemde aynı kanallara verilen idari para cezalarının miktarı ise 5 milyon lirayı aşıyor. Doğal olarak ceza şampiyonasında ilk üçte Halk TV, Tele 1 ve KRT Televizyonları alıyor.

Taşçı'nın açıklamasına göre en çok şikayet alan yandaş kanallar ATV, A Haber, Kanal 7, TGRT Haber, Ülke TV, TV Net televizyonları. İlginç olan bu yayın kuruluşlarına ait şikayetlerin hiçbiri işleme bile konulmamış. İlhan Taşçı, RTÜK 'ün, yayında olan bin 760 kanalı; iktidarı ve Sarayı sevenler ile iktidarı eleştirenler olmak üzere ikiye ayırdığını savunuyor.

RTÜK sopayı sallar da devlet bankaları durur mu?

2020 yılında devlet bankalarından iktidara yakın medyaya oluk-oluk para akarken muhalif yayın organlarına tek kuruş ilan verilmemiş. Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıfbank ve diğer kamu kuruluşlarından tirajı şaibeli gazetelere milyonlarca liralık ilan verilirken, Sözcü, Cumhuriyet, Karar, Yeniçağ Korkusuz, Milli Gazete gibi muhalif yayın organlarına verilen ilan miktarı koskocaman bir sıfır...

Gazetelerin Basın İlan Kurumu'ndan aldıkları ilanlar da ayrı bir konu. Tiraja gore verilen ilanlarda her türlü komediyi görmek mümkün. Tirajları yüksek göstermek için yapmadıkları numara yok. Adamın gazetesi otogarlarda, benzin istasyonlarında bedava dağıtılıyor. Gazete değil sanki broşür. Ama Basın İlan Kurumu'ndan en büyük desteği alıyor.

Gazete Duvar'dan Kenan Şener, gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanan kamu reklamlarının tek bir merkezden dağıtıldığını savunuyor.

Bu durumda gerçekleri yazan, yalakalık, tetikçilik yapmayan, iktidarı eleştiren yayın organları bir taraftan haksız cezalarla uğraşırken, diğer yandan da ağır bir baskı altında mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

Bakın üniversite öğrencileri arasında yapılan özel bir anketten nasıl sonuçlar çıkmış?

Öğrencilerin yüzde 78'i yandaş kanallara güvenmiyor. Bir zamanlar en güvenilir yayın organı olan TRT'ye güvenenlerin oranı yalnızca yüzde 37. Asıl ilginç sonuç devlet ajansı, Anadolu Ajansın'a güvenenlerin oranında. Sıkı durun Yüzde O. (Yazıyla yüzde sıfır).

Tabii maddi baskıların yanında bu dönemde gazetecilere yönelik şiddeti de göz ardı etmemek gerekiyor. Basın çalışanlarının geçen hafta düzenledikleri eylemlerde polis şiddetinin önlenmesi istendi. Haber yapmanın gazetecinin kamusal görevi olduğu hatırlatılan eylemlerde, açılan pankartta yer alan ibare muhalif basının bugünkü durumunun özeti gibiydi;

"Nefes alamıyoruz..."