EMEĞİN SESİ

Metalcilerde TİS süreci başladı

Türkiye ekonomisinin can damarı olan metal sektöründe, yüz binlerce işçinin ve ailelerinin geleceğini doğrudan etkileyecek kritik toplu iş sözleşmesi (TİS) maratonu resmen başladı. DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş, masaya ilk altı ay için %58,5 gibi rekor bir zam talebiyle otururken, Türk-İş'e bağlı Türk Metal ise ortalama %35'lik bir artış talep etti.

Abone Ol

Her iki yılda bir Türkiye'nin gündemine oturan ve sadece metal işçilerini değil, dolaylı olarak milyonlarca vatandaşı etkileyen MESS grup toplu iş sözleşmesi (TİS) süreci, 2025-2027 dönemi için start aldı. Bu pazarlık masası, sıradan bir ücret artışı görüşmesinin çok ötesinde bir anlam taşıyor. Çünkü masanın bir tarafında Türkiye'nin ihracat ve üretim devi olan, aralarında Ford, Renault, Tofaş, Arçelik, Beko, Bosch gibi devlerin de bulunduğu yüzlerce sanayi kuruluşu yer alıyor. Diğer tarafında ise bu fabrikalarda alın teri döken, sayıları 150 bini aşan metal işçisi bulunuyor. Bu nedenle, masadan çıkacak sonuç, otomotiv, demir-çelik, beyaz eşya ve elektronik gibi lokomotif sektörlerin üretim maliyetlerinden, ihraç fiyatlarına, dolayısıyla da ülke ekonomisinin genel enflasyon ve büyüme rakamlarına kadar geniş bir yelpazeyi doğrudan etkileme potansiyeline sahip. Gözler, işçi sendikalarının taleplerini açıkladığı bugünden itibaren, işveren sendikası MESS'in vereceği yanıta ve başlayacak olan zorlu müzakere sürecine çevrildi.

Birleşik metal-iş'ten masaya gelen yüksek perde: Rekor zam talebi

Pazarlık masasına ilk ve en iddialı teklifi sunan sendika, DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş oldu. Sendika, artan hayat pahalılığı ve eriyen alım gücünü gerekçe göstererek, işçilerin reel kayıplarını telafi etmeyi ve insanca yaşayacak bir ücrete kavuşmalarını hedefleyen çok aşamalı ve yüksek oranlı bir talep paketi hazırladı. Birleşik Metal-İş'in Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurduğu taleplerin en çarpıcı noktası, ilk altı ay için istenen kümülatif %58,5'lik zam oranı oldu. Ancak bu orana ulaşmak için sendika, öncelikle düşük ücretli işçileri korumayı hedefleyen bir "iyileştirme" formülü öneriyor. Plana göre, saat ücreti 170 TL, yani aylık brüt ücreti 31 bin 250 TL'nin altında olan tüm işçilerin maaşları öncelikle bu seviyeye yükseltilecek. Bu eşitleme sağlandıktan sonra, tüm işçilerin saat ücretlerine önce %15 oranında bir zam, ardından da bunun üzerine seyyanen (herkese eşit) 100 TL'lik bir zam daha yapılacak. Ancak bütün bu artışlar yapıldıktan sonra ortaya çıkacak yeni ücretler üzerinden ilk altı ay için %58,5'lik ana zam talep ediliyor. Sendika ayrıca, resmi enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, sözleşmenin diğer altı aylık dönemlerinde gerçekleşen resmi enflasyon oranına, bu oranın yarısı kadar daha ek zam yapılmasını istiyor. Bu talep, masadaki en radikal ve işveren tarafından kabul edilmesi en zor görünen teklif olarak öne çıkıyor.

Türk metal'in 'karma' zam formülü: Ortalama yüzde 35'lik talep

Metal iş kolundaki en büyük sendika olan ve yaklaşık 150 bin işçiyi temsil eden Türk-İş'e bağlı Türk Metal Sendikası ise kendi taslağını sosyal medya üzerinden yaptığı bir canlı yayınla açıkladı. Türk Metal, Birleşik Metal-İş'e göre daha farklı bir strateji izleyerek, yüzdesel ve seyyanen zammı birleştiren "karma" bir modelle masaya oturdu. Sendika, iki yıllık olarak imzalanacak sözleşmenin ilk altı ayı için, tüm işçilerin saat ücretlerine önce %20 oranında bir zam yapılmasını, ardından bu yeni ücretin üzerine saatlik 35 TL'lik bir seyyanen zam eklenmesini talep etti. Bu formülün, işçilerin mevcut ücret seviyelerine göre ortalamada yaklaşık %35'lik bir zamma tekabül ettiği hesaplanıyor. Türk Metal'in sözleşmenin devamı için talepleri ise daha öngörülebilir bir çerçeve çiziyor. İkinci altı aylık dönem için gerçekleşen enflasyon oranında artış talep eden sendika, üçüncü altı aylık dönem için ise enflasyon farkına ek olarak %3'lük bir refah payı istiyor. Son altı aylık dilimde ise yine sadece enflasyon oranında bir artış öngörülüyor. Sendikanın talepleri sadece ücret zammıyla sınırlı değil. Sosyal yardımlara ortalama %65, Kurban Bayramı yardımına ise %80 gibi ciddi artışlar talep ediliyor. Bu sosyal hak artışlarının, toplam zam talebine kümülatif etkisinin %3,77 puan olduğu belirtiliyor.

İki sendika, iki farklı strateji: Taban ücret mi, refah payı mı?

İki büyük sendikanın açıkladığı taslaklar, metal işçilerinin haklarını savunma noktasında ortaklaşsalar da, izledikleri stratejiler arasındaki temel farkları net bir şekilde ortaya koyuyor. Birleşik Metal-İş, yüksek enflasyonist ortamda önceliği en düşük ücretli işçilerin maaşlarını belirli bir seviyeye çekmeye ve ilk altı ayda mümkün olan en yüksek zammı alarak alım gücünü hızla toparlamaya veriyor. "Enflasyonun yarısı kadar ek zam" talebi, resmi rakamlara olan güvensizliği ve reel ücret kaybını telafi etme arayışını yansıtıyor. Bu strateji, daha çok taban ücretleri yükseltme ve ani bir refah artışı sağlama üzerine kurulu. Buna karşılık Türk Metal, daha kademeli ve öngörülebilir bir artış modeli sunuyor. %3'lük refah payı talebi, sendikanın sadece enflasyona karşı koruma değil, aynı zamanda ülke büyümesinden ve şirket karlarından işçiye pay aktarma hedefini de güttüğünü gösteriyor. Seyyanen zam ve yüzdesel zammı birleştiren formül ise, hem düşük ücretli işçiye oransal olarak daha fazla yansıyan seyyanen artışın avantajını kullanmayı, hem de yüksek ücretli işçinin kaybını önleyen yüzdesel zammı devreye sokmayı amaçlıyor. Bu iki farklı yaklaşım, önümüzdeki günlerde başlayacak olan müzakere sürecinin seyrini ve işçiler arasında hangi teklifin daha fazla yankı bulacağını da belirleyecek önemli bir faktör olacak.

Gözler MESS'in ilk teklifinde: Sanayici ne diyecek?

İşçi sendikalarının taleplerini masaya koymasının ardından, şimdi tüm dikkatler işveren kanadının temsilcisi olan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası'na (MESS) çevrilmiş durumda. MESS'in, sendikaların bu yüksek oranlı taleplerine nasıl bir karşı teklifle geleceği, pazarlıkların gidişatını belirleyecek ilk ve en önemli adım olacak. Sanayicilerin, bir yanda küresel rekabet, artan enerji ve hammadde maliyetleri, diğer yanda ise iç piyasadaki durgunluk ve yüksek enflasyon gibi ekonomik gerçeklerle boğuştuğu bir dönemde, bu zam taleplerini ne ölçüde karşılayabileceği büyük bir soru işareti. MESS'in genellikle sendika taleplerinin oldukça altında bir oranla pazarlığa başlaması beklenirken, bu yılki ekonomik konjonktürde aradaki makasın ne kadar açık olacağı merak konusu. Müzakerelerin uzlaşmazlıkla sonuçlanması durumunda, grev ve lokavt gibi üretim hayatını durma noktasına getirebilecek eylemlerin gündeme gelme ihtimali, her iki taraf üzerinde de bir baskı unsuru oluşturuyor. Önümüzdeki haftalarda başlaması beklenen ilk oturum, Türkiye ekonomisinin kalbinin attığı metal sektöründe zorlu ve uzun bir pazarlık kışının habercisi olabilir.