Türkiye'de yaklaşık 6,5 milyon memur ve memur emeklisinin gelecek iki yıllık mali ve sosyal haklarının belirleneceği 8. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmelerinde geri sayım başladı. Taraflar arasında haftalardır süren ve adeta bir bilek güreşine dönen pazarlıklarda, artık son viraja girildi. Hükümetin, milyonların beklentisini karşılamaktan uzak bulunan ilk zam teklifinin ardından, gözler bu akşam yapılacak olan kritik toplantıya çevrildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kamu İşveren Heyeti adına sendika temsilcileriyle bir araya gelerek, hükümetin nihai teklifini masaya koyacak. Saat 18.30'da başlayacak olan bu toplantı, ya taraflar arasında bir uzlaşmanın kapısını aralayacak ya da süreci tamamen kopma noktasına getirerek Hakem Kurulu'na taşıyacak.
Memurlar eylemde, gözler bakanlıkta
Bu kritik toplantı öncesinde, Türkiye genelindeki kamu kurumlarında büyük bir hareketlilik yaşandı. Hükümetin sunduğu ilk zam teklifini yetersiz bulan ve "sefalet zammı" olarak nitelendiren memurlar, birçok sendikanın çağrısıyla bugün bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Sabah saatlerinden itibaren iş yerlerine gitmeyen kamu çalışanları, meydanlarda toplanarak taleplerini ve tepkilerini dile getirdi. Bu eylem, sendikaların masadaki pazarlık gücünü artırma ve hükümet üzerinde kamuoyu baskısı oluşturma stratejisinin bir parçası olarak yorumlandı. Gün boyu süren eylemlerin gölgesinde, tüm dikkatler şimdi Ankara'ya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda yapılacak olan ve milyonların geleceğini şekillendirecek o kritik toplantıya kilitlenmiş durumda.
Talep ve teklif arasında devasa uçurum
Pazarlık masasını kilitleyen temel sorun, hükümetin önerdiği zam oranları ile yetkili konfederasyon Memur-Sen'in talep ettiği oranlar arasındaki astronomik fark. Bu fark, tarafların ekonomik gerçekliğe ve memurun beklentilerine ne kadar farklı pencerelerden baktığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
Hükümetin Masadaki Teklifi:
Kamu İşveren Heyeti, ilk teklifinde 2026 yılı için ilk altı ayda yüzde 10, ikinci altı ayda yüzde 6 olmak üzere kümülatif yüzde 16,6'lık bir artış önermişti. 2027 yılı içinse ilk ve ikinci altı aylar için yüzde 4'erlik artışlarla toplamda kümülatif yüzde 8,16'lık bir zam teklif etmişti. Bu teklif, sendikalar tarafından büyük bir hayal kırıklığıyla karşılanmıştı.
Memur-Sen'in Talebi:
Yetkili konfederasyon Memur-Sen ise masaya, sadece oransal zamları değil, aynı zamanda seyyanen artışları ve refah payını da içeren çok daha kapsamlı bir talep paketiyle oturmuştu. Memur-Sen, 2026 yılı için kümülatif yüzde 88, 2027 yılı için ise yüzde 46 oranında bir zam talep ediyor. Bu talepler, sadece maaşların artırılmasını değil, aynı zamanda son yıllarda yüksek enflasyon karşısında eriyen alım gücünün telafi edilmesini ve ekonomik büyümeden pay alınmasını amaçlıyor.
Grafikte de görüldüğü gibi, özellikle 2026 yılı için talep edilen yüzde 88'lik artış ile teklif edilen yüzde 16'lık oran arasındaki makas, uzlaşmanın ne kadar zor olacağının en somut göstergesi.
Bakan Işıkhan'ın kritik rolü
Bu zorlu pazarlık sürecinde kilit rolü, hiç şüphesiz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan üstleniyor. Kamu İşveren Heyeti'nin başkanı olarak masada hükümeti temsil eden Bakan Işıkhan, bir yandan bütçe disiplinini ve kamu maliyesini gözetmek, diğer yandan da milyonlarca kamu çalışanının ve emeklisinin beklentilerini karşılamak gibi zorlu bir dengeyi kurmak zorunda.
Bu akşam saat 18.30'da başlayacak toplantıda, Bakan Işıkhan'ın masaya getireceği yeni teklifin içeriği, sürecin kaderini belirleyecek. Sendikalar, ilk teklifin üzerine sadece küçük bir revizyon değil, memurun alım gücünü reel olarak artıracak, refah payını içerecek ve enflasyon karşısında koruma sağlayacak ciddi bir iyileştirme bekliyor. Işıkhan'ın sunacağı teklif, hükümetin memur ve emekliye bakışını ve önümüzdeki iki yıl boyunca izleyeceği personel politikasının da bir yansıması olacak.
Masadan uzlaşma çıkmazsa ne olacak?
Yasal takvime göre, toplu sözleşme görüşmelerinin 31 Ağustos'a kadar tamamlanması gerekiyor. Eğer bu akşamki toplantıda ve devam eden müzakerelerde taraflar arasında bir uzlaşma sağlanamazsa, süreç doğrudan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na gidecek. Kurul, tarafların tekliflerini ve taleplerini değerlendirerek nihai kararını verecek ve bu karar bağlayıcı olacak.
Ancak sendikalar, Hakem Kurulu mekanizmasına şüpheyle yaklaşıyor. 11 kişiden oluşan kurulun üye yapısının hükümet lehine bir çoğunluk oluşturduğunu savunan sendikalar, bu nedenle kuruldan memur lehine bir karar çıkma ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünüyor. Bu durum, sendikaları masada bir sonuç almak için daha fazla baskı yapmaya itiyor. Bu akşamki toplantıdan bir "uzlaşmazlık tutanağı" ile ayrılmak, sendikalar için en son istenen senaryo. Ancak talepleri karşılanmazsa, bu yolu kullanmaktan da çekinmeyeceklerinin sinyalini veriyorlar. Bu kritik toplantı, milyonlarca insanın iki yıllık ekonomik geleceğini şekillendirecek kararların alınacağı bir dönüm noktası niteliği taşıyor.