Ülke, yine büyük coşkuyla yaşadığı Ramazan ayının hakkını verdiği bir hafta yaşadı!
Oruçlar tutuldu, Teravih'e gidildi.
Şatafatlı sofralar kuruldu, iftarlar yapıldı.

Açın hali, seksen çeşit yemek zıkkımlanırken pek iyi anlaşıldı.
Otuz gün oruç tutan herkesin günahları şıp diye kabul oldu.
***
Oruç tutmayanlar tutanlara saygısızlık yaptığı konusunda linç edilirken kadına ve çocuğa şiddet/istismar mevzusu ise yine en birinci gündem maddesiydi.
İstanbul'da adı sık sık şiddet olaylarıyla anılan Dorock XL isimli mekanda bir kadın evire çevire dövüldü.
Sarhoş bir müşteri falan değildi...

Ki öyle olsa ne olur da, işte bu kez döven hıyarın böyle bir bahanesi yoktu demek istiyorum.
Dayağı atan, 'neden ben girince ayağa kalkmıyorsun?' diyen mekan sahibi, dayağı yiyen ise orada üç otuz paraya ekmeğinin peşinde koşan bir genç bir kadındı.
Bu yerden bitme mafya bozuntusunun attığı dayağı film izler gibi sakince izleyenler de vardı.
Hem de en az on kişi.
Hiçbiri kılını kımıldatmadı.
Asfalt biti kılıklı patronlarından onlar da çok korkuyorlardı zaar.
Şiddet kültürünü toplumun her kesiminde yücelten, teşvik eden, cezalandırmayan sistem sorumluları, bu görüntüleri zevkten salya akıta akıta izlemiştir, eminim.
Dayak yiyen kardeşimiz sesini yine ancak sosyal medya sayesinde duyurabildi.
Çünkü şkayetçi olmasına rağmen bu şeker mafyasına hiçbir işlem yapılmamıştı.
Artık kimin tanıdığıdır, gücünü nereden alır önümüzdeki günlerde göreceğiz.
***
Haftanın bir diğer mide bulandırıcı olayı ise dünyanın en ağır suçunun, en vicdan kanatan sapıklığının edebiyat adı altında ballandıra ballandıra anlatılmasıydı.
Abdullah Şevki denilen kişi Zümrüt Apartmanı isimli kitabında bir çocuk hatta bebek istismarını en ince ve en iğrenç ayrıntısına kadar anlatıyordu.
Ardından pedofiliyi kitaplarına taşıyan diğer yazarlar da tek tek hatırlandı...
Elif Şafak ve Ayşe Kulin en tanınmışlarıydı.
Bu korkunç satırların yer aldığı kitapların yasaklanması gerektiği sesleri yükselince, kendini toplumun genelinin aynı fikirde olduğu her ama her konuya ters köşeden destek vermeye adamış zevzevkler yine başladılar saçmalamaya...
Efendim kitap ve herhangi bir düşünce yasaklanamazmış.
O zaman yarın öbür gün birileri gelip senin benim de fikirlerimi sansürleme hakkını bulurmuş.
Edebiyata sansür olmazmış, falan filan.
***
Bakın benim göçümde potansiyel sapık olan o arkadaşlar...

Çocuğa, bebeğe tecavüzün, istismarın bu dünyada herhangi bir eylemle, fikirle, fanteziyle karşılaştırılması imkansızdır.

İMKANSIZ!
Kitapta pedofili suçuna dikkat çekmek ayrı, bir bebeğe istismarı ballandıra ballandıra en ince ayrıntısına kadar anlatmak ayrıdır.
Utanç duyacağınız yerde bir de geh geh gülüp, tepki gösterenlerle alay ediyorsunuz.

Size göre sizler çok aydın biz geri kafalıyız.

O satırları okurken vicdanımız parçalanıyor midemiz bulanıyor.
Sizin kadar geniş değil işkembemiz.
Hepiniz gözümde rezilsiniz rezil.
Böyle bir konuda tartışmak bile zul geliyor.
Siz bu satırları zevkle şehvetle okumaya, yazanı savunmaya devam edin.
Biz ise o arada çoluğu çocuğu sizin gibilerden korumaya çalışmaya devam edeceğiz.
Pabucumun aydınları!