Haber/ Didar DEMİRCİ

Ürün alım sözleşmesinin genelde tüccar lehine yapıldığını ve ürün ekilirken belirlenen fiyatın, alım sırasında gösterilen gerekçelerle fiyatın düşürülerek alım yapılması gündeme geldiğini, böylece üreticinin tüccar tarafından mağdur edildiğini anlatan Yavaç, 9 Eylül Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, "Geçen yıl salçalık domatesin alımında çiftçi şok yaşadı. Sözleşmede belirtilen fiyatı 30-35 kuruşa düşürerek, ürün fazla talep az dedi. Buna kızan üretici ürününü satmadı tarlada bırakarak sürüp geçti'' diyerek üreticinin mağdur edilişine örnek verdi.

Bu yüzden sözleşmenin çiftçi için dezavantaj yarattığını belirten Yavaç, şunları aktardı:
"Borçlanarak ürününü eken çiftçi, dört gözle beklediği ürün hasadında; para kazanmak, evini geçindirmek, borcunu ödemek  istiyor. Büyük emeklerle yetiştirdiği ürününü belirlenen fiyattan satmak beklentisinde oluyor. Sözleşmeye güvenerek fiyatta sorun yaşamayacağını sanıyor. Ancak son derece etik olmayan durumla hareket eden tüccar sıra alıma geldiğinde sözlelme fiyatı yerine daha düşük fiyattan almanın hesaplarını yapıyor. Bu durum çiftçiyi mağdur ettiği gibi ürün yetiştirmekten soğutuyor.  Bu nedenle Devlet gözetiminde, il-ilçe hayvan ve tarım müdürlükleri denetiminde çiftçi ile Ziraat odaları arasında ürün alım sözleşmesinin yapılmasını talep ediyoruz.

Gübre fiyatlarındaki fahiş artış..

Tarım sezonu Gübre fiyatlarındaki fahiş artış sorunuyla başlıyor. Gübre fiyatları yüzde 60-70 oranlarında artış oldu. Geçen yıl 95 TL'ye aldığı gübreyi bugün 160-170 TL'den alabiliyor. Gübrenin ürünün yetişmesinde çok önemlidir. Gübre ürün kalitesi ve ürün miktarının artışında önemli bir rol oynamaktadır. Eğer çiftçi gübre atamaz ise ürün kalitesi ve tarladan alacağı ürün düşük olacak demektir. Ne yazık ki, bugün çok çiftçi gübre alamadığı için tarlasına gübre atamamaktadır.

Elektrik faturası çiftçinin belini büküyor..

Bir sorun çiftçinin olmazsa olmazı sulamadır. Suyu elektrik vasıtasıyla motorunu çalıştırarak sulamayı yapmaktadır. Bu da çiftçiye yüklü elektrik faturası maliyeti demektir.  Ürününü istediği fiyattan satamaması dolayısıyla para kazanamaması demektir ve  faturayı ödeyememesi demek olduğu için çiftçinin belini büküyor. ''

Kuraklık çiftçiyi etkiliyor..

Kuraklığın çiftçiyi doğrudan etkilediğine vurgu yapan Yavaç, geçen yılın sonbaharda az yağışın olması barajlardaki ve kuyulardaki su seviyelerini düşürdüğünü belirtti. 1 milyon 200 bin dekar araziyi sulayan Demirköprü barajının seviyesinin düştüğünü, son yağışlarla bir miktar arttığını ancak bunun yetersiz olduğuna dikkati çekerek şunları söyledi:
"Kuraklığa karşı sulamada da önlemlerin alınması gerekiyor. Biz kapalı devre sulamayı öneriyoruz.   Bu sistem, bugün kullanılan vahşi sulamanının yüzde biri ile bu kadar arazi sulanabilir demektir. Ziraat Odaları olarak bakanlıktan bu sistemin Türk tarımında kullanılmasını istiyoruz.''

Çiftçiye destek primi başta açıklanmalıdır

Yavaç sezona ilişkin açıklamalarının sonunda devletin açıkladığı destek primlerine değinerek bu konuda şunları söyledi:
"Avrupa'da olduğu gibi; Hollanda'da, İsveç'te devlet prim desteğini başında açıklıyor ve çiftçisi de ona göre ekimini, dikimini yapıyor. Çünkü hasattan sonra destek primi ne alacağını artık biliyor. Bunun devlet tarafından Türkiye'de de uygulanmasını istiyoruz. Bu çiftçi için, üretim kapasitesi için çok önemlidir. Bu yıl mazot ve gübre desteğinin arttırılmaması çiftçiyi etkilemiştir. Hükümetin bu iki konuda acilen destek bedellerini güncellemesini yapmasını  istiyoruz. Prim desteğinin açıklanmaması nedeniyle pamuk ekiminin de önemli bir düşüş oldu. Belirsizlik nedeniyle 70-80 bin dekara yapılan pamuk ekimi 9-10 bin dekara gerilemiştir.''. Arif Arı