İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini, 13 Eylül 'de gerici tahakkümün muhafızı(ahlak polisi olarak bilinen irşad devriyeleri) polislerce "kıyafet kurallarına uymadığı" gerekçesiyle dövülerek gözaltına alındı.

Komaya giren Mahsa, 16 Eylül'de de hayatını kaybetti.

Bunun üzerine İranlı kadınlar başta başkent Tahran olmak üzere protesto eylemleri başlattı şehirlerde.

Kadınlar saçlarını kesti, başörtülerini yaktı.

Molla rejimini protesto ederken İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in fotoğraflarını, afişlerini duvarlardan indirmeye başladı.

****

Kadın saçlarından oluşan bayrak yaptılar, ülkede gericiliğe karşı bir simge haline geldi bayrakları.

Bir direniş ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Kadınlardan şeri düzenin baskılarına, dayatmaya karşı direniş her yerde şimdi İran'da.

26 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor.

İran resmen ayakta.

Tahran dahil bir çok kentte internet kesilmiş durumda. Üniversite öğrencileri de isyan eden halka destek veriyor.

Sanatçılar-şairler meydanlarda şiirler okuyup, şarkılar söylüyor.

İran’da mecliste temsil edilen reformist Hizbi-i İtimad-i Milli Partisi, başörtü yasağının kaldırılmasını istemiş. Bu ilk kez oluyor!

****

Biz bunları ancak kendi gazete ve TV'lerimizden değil, dünya medyasından izleme olanağı buluyoruz.

Dünya televizyonlarında günlerdir ilk haber olan İran'da, halkın yönetime karşı isyan görüntülerine Türkiye'de ise yayın yasağı getirildi!

İyi Parti İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray da sormuş;

"Günün sorusu:

İran'daki kadın isyanı bizde niye haber değil?

Bu alınganlık niye?"

****

Şimdi, "Kadınları kendi cennetinize zorla götüremezsiniz" sloganıyla direniyor İranlı kadınlar.

O kadınlar ölümü göze alıp, şeriata karşı çıkıyor erkekleriyle...

Dünyanın her yerinden de destek görüyorlar.

"Mahsa Amini isyanımızdır”, "Diktatöre Ölüm" diyerek yürüyüşler, protesto eylemleri yapılıyor.

Bütün bunlar olurken, bakın

İran Devrim Muhafızları Komutanı ne demiş?

"Bunlar dış güçlerin işi..."

****

Tanya...

Nâzım Hikmet‘in yıllar sonra “Ve karların üstünde muzaffer gülümseyişi onun” diyerek uzunca “Tanya” şiirini yazdığı kadın;

"Tanya,

senin memleketini sevdiğin kadar

ben de seviyorum memleketimi,

Seni astılar memleketini sevdiğin için,

ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim.

Ama ben yaşıyorum,

ama sen öldün.

Sen çoktan dünyada yoksun,

zaten ne kadar az kaldın orda:

on sekiz senecik.

Doyamadın güneşin sıcaklığına bile..."

Nazilerce yakalandıktan sonra tecavüz edildi.

Her türlü aşağılandı.

Ama o ser verdi tek bir sır vermedi.

Onu idam sehpasına götürdüklerinde 18 yıllık yaşamının son cümlesi şöyleydi;

Hepimizi, 190 milyon kişiyi asamazsınız!”

Ve astılar onu.

"Adım Tanya" yanıtını verdi her soruya.

Değildi.

Gerçek adı "Zoya Kosmodemyanskaya” idi. Bir partizandı!

Öldükten sonra Rusların en saygın kahramanlarından biri sayıldı Tanya…

****

Mahsa ve Tanya...

İki simge direnişçi kadın...

Kadınlar susmaz!

Yılmaz da!..

Kadın değişirse değil ülke dünya değişir’’

diyen bilge ne haklı!

Kadının gücü masal değil, gerçektir!’’

Yazar Emine Supçin yıllar önce demişti;

"Cehaletin tek korkusu kadındır...

Çünkü, kadın öğrenirse, çocuklarına da öğretir."

Kadınların mücadelesine, o gücüne saygı ile...