Ben magazin yazmayı bilmem…

Bak şimdi nasıl elime yüzüme bulaştıracağım…

Ama bu magazin değil…

Hayır halk hikayesi desem o da değil…

Siyaset desem tam, ama biraz tam olarak değil…

Belki bir aldatmaca hikayesi gibi gelebilir de kim kimi aldatıyor o da belli değil…

Ha yazıya geçmeden aklımda durup duru…

Şu sorulan bir 120’li dolarlı bir şey vardı, kaçtı o?

***

Reza Zarrab diye biriyle tanıştık… Unutma arşivimizdedir bir kurcalayın bak duruyor orada…

Bu kişi, ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu deldikten sonra, Türkiye’nin de içinden geçti…

Önce bir tutuklandı Amerika’da, 70 gün gibi kısa süre sonra serbest kaldı.

2010 yılında da sanatkar Ebru Gündeş ile destansı (!) bir aşka tutuldu, izdivaç etti.

2016 yılında tekrar Amerika’ya gittiklerinde yine göz altına alındı.

İtirafçı oldu…

Ha anlatmaya devam edeceğim de dilimin ucunda, şu sorulan milyar Dolar 218 miydi neydi o?

***

Reza Zarrab pisliğinin Türkiye’ye bulaşmaması için bir şansımız vardı o da, dönemin bakanlarının “Yüce Divan”a yollanmasıydı.

2014 yılındaki önerge, iktidarın oylarıyla reddedildi tabi…

O dönemin yıldızları, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve AB Bakanı Egemen Bağış filmin  içindeydi.

Muammer Bey rafa kalksa da Egemen Bağış hiçbir şey olmamış gibi Prag büyükelçisi oldu…

Bu arada Reza baba artık Amerika’da lüks bir yaşam sürüyordu.

Amerikan istihbaratı, elindeki Türkiye’ye karşı kullanacağı onlarca dosyayı ele geçirmişti bile.

Çünkü Reza, bütün bilgileri tıkır tıkır okumuştu…

Reza, hayali İhracat yaptığını kabul etmiş, verdiği rüşvetleri belgeleriyle sıralamıştı…

Kimlere ne kadar dağıttığını belgeleriyle sunuyordu…

Peki kimlere vermişti, hatırlayacağız da; şu sorulan bi rakam vardı onu bi hatırlasam 256 bin milyon Dolar'ın yarısı mıydı o neydi?

***

Reza bülbül gibi ötmüş, sanık sandalyesindeki yerini, Halkbank Genel Müdürü Hakan Atilla’ya bırakmış, kendisi bir güzel tanık oluvermişti…

Bir el yağda, bil el balda yaşamaya devam ediyor.

Papaz takası konusunda da perde arkasında Amerikan istihbaratına verdiği bilgiler ile Türkiye’ye öcü gibi gösteriliyordu.

Coştu Zarrab, zamanın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a da 45-50 milyon Euro rüşvet verdiğini belgelerini sunarak, bilgileri Amerikalılara özgürlüğü karşısında vermişti.

Artık özgürdü ve Amerika’da bir hayatı vardı.

Ha bu arada burada Ebru Gündeş ile destansı aşkı, evlatları olmasına rağmen görüşmemecesine sürüyordu…

Ebru Hanım burada, Reza Zarrab efendinin yalısında, Zarrab Bey Amerika’da…

Ülkemizin  soruşturmacı gazetecileri (!) olayın üstüne pek fazla gidemediler ne hikmetse…

Unutulur gibi oldu, hatta unutturuldu, unutuldu…

Unutmak deyince; nerdeydi o 128 bin milyon Dolar mıydı, TL miydi? Neydi o? Ha işte o kadar Dolar…?

***

Derken, bomba patladı…

Sanatçı Ebru Gündeş, 11 yıllık kocası Reza Zarrab efendiye boşanma davası açtı…

Sebep “Şiddetli geçimsizlik”…

Bir araya gelmeden yıllardır yaşayan iki insan nasıl geçimsiz oluyor demeyin, ben demiyorum çünkü.

Ama büyük bomba, dilekçede Gündeş’in ”Aldatılıyorum hakim bey” demesiydi…

İddiaya göre, aldattığı kadın ise yakın arkadaşı Hadise…

Aşka bak aşka… Rabbim nelere kadirsin… Kızımız Hadise ile oğlumuz Reza Efendi…

Naif, sıradan, parayla kirlenmemiş, güzel bir gelecek için yola çıkan iki güzel isim…

“Seninle bir baş soğan yirim” misali… Di mi?

Vay arkadaş vay… Olaya bak…

128 milyar Dolar bunun neresinde diyeceksiniz?

Ben de onu soruyorum işte...

Hiç bi alakası yokken şimdi?

***

Geldiğimiz noktaya bakın…

Bu ülkenin onurunu, geleceğini sarsan skandallar zincirinin baş rol oyuncusu Reza Efendi ve Ebru Hanım'ın aşk üçgeni sardı şimdi de dert olarak…

Rüşvet skandalları, uçuşan milyarlarca dolar para, kepazelik, rezillik rafa, Ebru - Reza - Hadise üçgeni ortaya…

Ben ne anlarım magazin yazmaktan…

Aha elimden bu kadarı çıktı…

Ama  hala çözemedim, bu “128 milyar nerede?” sözü ile bu işin de bir alakası var mı?

Yoksa bile; “Nerede bu 128 milyar Dolar?” yazdığı için toplatılan, halkı kin ve nefrete bulaştırma riski olan pankartlar?

Hocam bu nasıl yasak?

Tanrı,  aklımıza, sabrımıza, mantığımıza güç versin…

Kovid, yasağına bak Allah aşkına…

“Saat 19.00'da herkes evde olsun…”

Olsun da nasıl olsun…

Fotoğraflara bir bakın…

Metro kuyrukları, toplu ulaşım, trafik…

Herkes üst üste…

Sanki virüs saat 19.00'da aktif olacak.

Kaçın, kaçın… 19.00’a kadar bulaşmıyor, 19.00’dan sonra bulaşıyor sanki…

Bu şekliyle virüs azalmaz çoğalır kardeşim çoğalır…

Ne toplu ulaşım planlaması yapılır, ne virüsle mücadele…

Allah akıl, fikir versin kardeşim…

Bu skandalın ağababası değil mi?

Şu Bergama Belediyesi'nde patlayan iddia, bir CHP belediyesi tarafından yapılsaydı ne olurdu?

Adam asmaca olurdu…

Anında görüntü kayyum…

Olacak iş değil…

30 Ekim 2020 İzmir depreminde İzmir Valiliği’ne Türkiye’nin dört bir yanından yardım yağıyor.

Valilik bir bölümünü Bergama Belediyesi’ne yolluyor.

Koliler depolarda bekletiliyor.

Ramazan gelince de Belediye Başkanı üzerine kendi adını yazıp Ramazan kolisi diye dağıtıyor.

Ajans Bakırçay’ın haberine göre, onlarca koli Ramazanda bu yolla ortaya çıkıyor.

Bu olacak iş mi?

Bayraklı’da o kadar mağdur var ki.

Bakınız hala konteynırlarda yaşayanlar bulunuyor.

Hatta elektriği kesilen bir teyzenin imdadına Başkan Tunç Soyer’in yetiştiğini okumuşsunuzdur.

Bu insan hakkına, insanın rızkına girmek değil mi?

Bu skandalın ağababası değil mi?

Astronot kursu

Bu astronot işlerini pek seviyorum…

Hemen dikkatimi çekiyor…

Hatırlarsınız Sn. Cumhurbaşkanı bir boşlukta “Uzaya gidiyoruz” falan dediydi.

Ağzımız açık bu lansmanı seyrettiydik.

AKP’li Fatih Belediyesi, mesajı en hızlı alanlardan biriydi.

Fatih Belediyesi, hemen ”Astronomi, Uzay ve Havacılık Atölyesi” kurdu.

İlk kurs içeriği de şöyle olmuştu:

“Fatih Belediyesi Astronot Kursu”

Vay arkadaş…

Ne gülüyorsunuz?

Aksine utanın CeHaPe zihniyeti…

Ülke Astronot Kursu’nda, siz halka ücretsiz dağıtılan patates soğan meselesindesiniz.

Ne var yani adamcağız patatesleri dağıtırken fotoğraf çektirdiyse.

Ne var yani, tören yaptılarsa…

Sen astronota bak astronota…

Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…

Hayatımız digital

Urla Enginar Festivali bu yıl dijital ortamda yapılıyor.

Sayın Kaymakam Bey'e teşekkür etmek lazım.

Bir şekilde enginar üreticisinin sesini duyurmak için çabalıyor.

Her yıl eğlenceli, şenlikli kutlanan festival ara vermek yerine, dijital ortamda devam etme kararı aldı.

Bizim de nacizane katkılarımız oldu.

Urla Enginar Festivali, 22-25 Nisan arasında sosyal medya platformlarında olacak…

DELİ ZİYA

“Urlalı bunlar, üç kardeş, Müjde, Mehtap, Engin AR”