İngiltere'de siyasi ajanda allak bullak...Tam yeni hükümet ilgi odağında iken, İngiltere tahtında en uzun süre kalan Kraliçe Elizabeth'in 96 yaşında hayatını kaybetmesi gündemi değiştirdi. Oysa herkes, geçen Temmuz ayında, kabinesinden 5 bakan ile 50'ye yakın bakan yardımcısı ve bürokrat istifa edince İngiltere'nin eski Başbakanı Boris Johnson'ın yerine geçecek adayı konuşuyordu. Johnson'un en güvendiği iki bakanın yani Maliye Bakanı Rishi Sunak ve Sağlık Bakanı Sajid Javid'in, kendisine güvenlerini kaybettiklerini belirterek, "İngiltere halkı, haklı olarak ülkelerinin düzgün, ciddi ve yetkin bir şekilde yönetilmesini arzu ediyor" tarzında bir istifa mektubunu kaleme almış olması, herhalde kendisi için elem verici olmuştur.

Neyse, Kraliçe için başsağlığı dileklerimizi İngiltere halkına iletip, yeni başbakan için bir şeyler yazmak istedim.

DÜZENİN KORUNMASI

Tarihi 1832'ye kadar giden, düzenin korunması, toprak sahiplerinin, tüccar ve sanayicilerin çıkarlarının gözetilmesini ana programına alan, 1874-1880 arasında başbakanlık yapan Benjamin Disraeli tarafından yeniden örgütlenen tarihsel bir siyasi partinin genel başkan değişiminden bahsediyoruz. Birinci Dünya Savaşı'nda Muhazafakar Parti, Lloyd George'un başbakanlığını yaptığı koalisyon hükümetinde idi, II. Dünya Savaşı sırasında Winston Churchill'in savaş kabinesinin çoğunluğu muhafazakârlardan oluşuyordu. 1975'te Margaret Thatcher'ı partinin lideri olarak gördük. Kendisi, seçimle gelen Avrupa'daki ilk kadın başbakan idi.

Sterlin'i, spekülasyonlardan korumak için Avrupa Kur Mekanizması'ndan (ERM) çıkaran başbakan John Major da bir muhafazakardı. Yakın geçmişte, 2016 yılında, yapılan referandum ile Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden çıkışını sağlayan David Cameron ve Brexit sürecini yöneten Theresa May de Muhafazakar Parti'nin lideri olarak başbakanlık görevlerini yürüttüler.

3. KADIN BAŞBAKAN

Şimdi de Downing Street 10 numarada Liz Truss, İngiltere'nin üçüncü kadın başbakanı olarak oturuyor.

Liderlik yarışının dördüncü ve son turunda Muhafazakâr Parti milletvekilleri, Maliye Bakanı Rishi Sunak, Dışişleri Bakanı Liz Truss ve Ticaret Bakan Yardımcısı Penny Mordaunt arasında seçim yaptı ve oyların 81 bin 326'sını Liz Truss, 60 bin 399'unu Sunak aldı.

Böylece Truss, Muhafazakar Parti'nin lideri ve dolayısı ile de İngiltere Başbakanı olmaya hak kazandı.

Elizabeth Mary Truss, 26 Temmuz 1975 doğumlu. Henüz 50 yaşında bile değil. Dışişleri Bakanı olmadan önce de Kadın ve Eşitlik Bakanı olarak görev yapmıştı. 12 yıldır Birleşik Krallık Parlementosu'nda South West Norfolk milletvekili olarak bulunuyor. David Cameron ve Theresa May hükümetlerinde de yer aldı. Ünlü Oxford Üniversitesi Merton College'de eğitim gördü.

Burada felsefe, politika ve ekonomi okudu. 2000 yılında Hugh O'Leary ile evlendi. Britannia Unchained: Global Lessons for Growth and Prosperity ve After the Coalition isimli iki kitabı var.

Lider olduğunun açıklandığı salonda yaptığı zafer konuşmasında Boris Johnson'ı iltifatlara boğdu. Kremlin'e kafa tuttuğu, Brexit ile İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının yolunu açtığı, Kovid aşısının geliştirilmesinde öncü olduğu ve İşçi Partisi'nin eski lideri Jeremy Corbyn'i hezimete uğrattığı için partisi ve kendisi adına teşekkür ve minnetlerini ifade etti.

VİZYONSUZ SÖYLEM

Doğrusu, göçmenlerin sınırdışı edilmesi adına geliştirilen Ruanda Modeli'ni anarken, buna Türkiye gibi ülkeleri de ekleyeceğinden ve Türkiye ile bu konuda müzakere edeceğinden bahsetmesi son derece vizyonsuz bir söylemdi! Neyse, kendisinin ve kabinesinin tüm yeteneğini İngiltere'nin derin ekonomik sorunlarına vakfetmesi ve bu amaçla oluşturduğunu ifade ettiği vergi kesintilerine gitmek ve ekonomiyi büyütmeyi temel alan "cesur planını" uygulaması, Truss için uluslararası sorunlara odaklanmasından daha hayırlı olacakmış gibi görünüyor.