Futbola verdiğimiz ara hazırlık maçları ile kapanmaya başlandı. Hazırlıkların ve transferlerin geçmiş yıllara göre daha düzeyli ve daha ucuz seyrettiğini düşünüyorum. UEFA’nın ve TFF’nin yaptırımları bu konuda kulüpleri de temkinli davranmaya itiyor ki bence de en doğrusu bu… Eski devir, “yağı bol bulmuş arap misali” idi. Şimdi ise “güvenme varlığa, düşersin darlığa” devri…
Neyse, 05 Ağustos günü Süper Kupa oynanacak. Hemen bir hafta sonra 12 Ağustos’ta ise Süper ve 1.Liglerimiz başlayacak. Ne de güzel olacak… Özlemimizi az da olsa Dünya Kupası biraz öteledi doğrusu… Ama kendi liglerimizin tadı bir başka…
İşte bu liglerimizden en Süper olanına, Türkiye Futbol Federasyonu, unutulmaz futbolcu Lefter Küçükandonyadis’in adını verdi. Lefter hem Fenerbahçe’nin, hem de Milli Takımımızın formasını defalarca ve layığı ile terletmiş bir futbol değeri... Fiorentina ve Nice takımlarında birer sezon geçiren büyük usta 1954 yılındaki dünya kupasında da boy gösterenlerden… “Ver Lefter’e, yazsın deftere” sözünü klişeleştiren, uzun yıllar kırılamayan gol rekorlarını elinde tutan ve belki de en önemlisi Türk Futbolunun en centilmenlerinden olan biri…
İşte böyle bir futbol büyüğümüzün adını ölümsüzleştirmek ve yeni nesillere aktarmak güzel bir vefa örneği…
Daha önce de yazdım! Yineliyorum; sadece Süper Lige değil, 1., 2. ve 3. Liglerimize de isimler verelim. İllaki hayatta olmayanları değil, hayatta olanları da övelim. Değer verdiğimizi kanıtlayalım. Amatör liglerin de isimsiz olduklarını unutmayalım!