ÖZEL/ Didar DEMİRCİ

İEÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar ve Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Mert Kalaycı, 9 Eylül Web TV’de Gazeteci Didar Demirci’nin hazırlayıp sunduğu Can Suyu programının konuğu oldular. Programda, geliştirdikleri tarım sistemine ilişkin bilgi veren Prof. Dr. Aşkar ve Kalaycı, hiçbir zirai ilaç kullanmadan, yüzde 95 daha az su ve daha az elektrik kullanarak; istenilen kalite ve aromada tarımsal üretim yaptıklarını söylediler.

105 TÜR BİTKİ BU SİSTEMDE BÜYÜDÜ

Projenin doğuşu hakkında bilgi veren Rektör Aşkar, 2016-2017 yılında dünya ile paralel olarak projenin çalışmalarının başladığını söyledi. Aşkar, “O dönemde led ışıklarının bitkiyi büyütebilecek güçte bir enerji verebileceği saptandı. Bununla ilgili çalışmalar başlandı. Biz de son sınıf öğrencileri olarak Mert ve arkadaşlarıyla bu projeye başladık” dedi. İlk olarak masa üstü sistemlerle yola çıktıklarını dile getiren Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Kalaycı ise küresel ısınma ve artan nüfus verileri karşısında ortaya koydukları sistemi daha da geliştirme kararı aldıklarını belirtti. TÜBİTAK destekleri ve melek yatırımcılar ile büyüyen projeye ‘Smart Garden’ (Akıllı Bahçe) adını verdiklerini dile getiren Kalaycı, ilk olarak 10 metrekare bir alanda 4 raflı bir sistemle deneme çalışmalarına başladıklarını belirtti. Projenin 17 aylık ilk sürecinde 75 farklı tür bitkinin gelişme verisini elde ettiklerini aktaran Kalaycı, “Şu anda 105 tür bitki üretebiliyoruz. Aklınıza gelebilecek her şey var. Havucundan salatalığına, patatesine, tıbbı aromatik bitkilerden aynısefa bitkisine… bir çok bitki var. En son dağ çileği eklendi ve bunu masaüstü sistemlerde gerçekleştirdik. 4-5 farklı tür de var. Onlar da tamamlanırsa bir aksilik çıkmazsa yıl sonunda 115 bitkiye ulaşacağız” dedi.

BİTKİLER IŞIKLA TATLANIYOR

Geliştirilen led aydınlatma sistemi ile bitkilerin büyümesinin yanı sıra tadına da müdahale edildiğini aktaran Rektör Aşkar, “Bitkilerin tadına müdahale etmek biraz da tesadüf oldu. Normalde bir bitkinin yaprağının yeşil olmasının sebebi bitkilerin yeşil ışığı yansıtıyor olması. Diğer renkleri emiyor. Yeşili yansıttığı için biz onu yeşil görüyoruz. Yeşil ışık dışında bitkilerin farklı renklerle özellikle kırmızı ve mavi ile beslenmesi gerektiğini çıkardık ve o ışıklarla besledik. Bitkilerin büyümesini gözledik ancak onu yeterli görmedik, ona başka bir takım renkler de ekledik ve gelişmelerini daha da kontrol altına alabildik. Farklı renklerde bitkilerin farklı aromalarının ve tatlarının oluştuğunu gördük ve onun da üzerine gittik ve bir sürü problemi açığa çıkardık. Biraz da kuramsal bilgilerle bu durumu destekledik. Farklı ışık renklerinde fotosentezin de farklı olduğunu gördük. Biz bunları yaparken de hiç ilaç kullanmadık” diye konuştu.

SİSTEM TAMAMEN YERLİ

Geliştirdikleri sistemin aydınlatma sistemi olduğunu açıklayan Kalaycı, “Bu sistemin yazılımını ve tasarımlarını biz geliştirdik. Bizim burada raf sistemlerimizin hepsi birbiriyle konuşuyor. Hepsi birbiriyle haberleşiyor. Sınırsız kontrol imkanımız var. Ölçümler yaparak anlık bunu kontrol edebiliyoruz. Bitkinin ihtiyacı olan foton miktarlarını biz 15 saatte ve istenilen spektrumda verebiliyoruz. Aynı besin solüsyonunda aynı tohum ama biri daha sulu oluyor biri daha kuru oluyor biri daha aromatik oluyor” şeklinde konuştu. Konuya ilişkin Rektör Aşkar ise, “Şu andaki tüm yazılımları kendimiz geliştirdiğimiz yazılımlar. Sadece bazı elektronik malzemeleri yurt dışından alıyoruz. Onların üzerine programlamayı biz buradan yapıyoruz” dedi.

MALİYETLER TARİH OLACAK

Sistemin gelişmesiyle en başta lojistik maliyetlerin ortadan kalkacağına dikkat çeken Kalaycı, “Yeni TÜBİTAK projemizde de şu an değerlendirme aşamasındayız. Mesela Madagaskar’dan tedarik edilen argan türü var. Biz diyoruz ki firmalar, arganı kendi bodrum katında istediği aromada üretebilsin. Bunu düşündüğünüzde bütün o lojistik süreçlerini ortadan kaldırıyor. 3 farklı iş modelimiz var. Asıl lisans tezi bu ev sistemleriydi. Ev sistemlerinde bizim 20 tane prototipimiz vardı. Yaklaşık 6 watt elektrik harcıyor ve 25-30 günde bitkiyi tohumdan büyütüyor ve hiçbir müdahaleye gerek kalmıyor. Ama asıl sistemler mega üretim tesisleri. Bu da 2020’de ticarileşti” diye konuştu. Kalaycı, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bu sayede otellere restoranların da tedariğini de sağlamış olacağız. Taze taze olacak ve bitki ölmüyor. Bu sistem her eve girsin herkes burada üretim yapsın, tadına baksın ve besin maliyetlerimiz çok daha uygun. Tohum çalıştığı sürece bizim sistemimizde üretim yapabiliyorsunuz. Biz ata tohumu da hibrit tohumu da kullandık. Mesela aynısefa portakal bitkisi tıbbi aromatik bir bitkidir krem yapımında kullanılır. Biz ondan nesil nesil büyüttük. Bu sistemlerde aslında ıslah çalışmaları da yapılabilir. Neden çok daha hızlı sürede büyütüyorsunuz ve sonucu daha hızlı görebildiğiniz için ıslah çalışmaları da kontrollü ortamda yapılabilir.”