CHP’de bir kurultay kavgası sürüyor. Gazeteciliğe başladığım ve 1959-1998 yılları arasında görev yaptığım, her kademede izlediğim, bakan ve Genel Başkan danışmanlık görevlerini de üstlendiğim CHP’deki bu kavga ne partiye ne de ülkeye bir katkı sağlamayacaktır. CHP kurultayları önemlidir. Cumhuriyetin kurulması, demokrasi adımının ilk halkası olarak değerlendirilen 1946 seçimleri, Ecevit'in genel sekreter seçildiği 1966, Demokratik Sol anlayışının deklare edildiği 1972 kurultayları hem partide hem de Türkiye’de yeni dönüşümlere yol açmıştır. 1969 seçimlerine giderken iktidarda toprak reformunu hedefleyen “Toprak işleyenin, su kullananın” sloganı ile 1973 Seçimleri için belirlenen “Hakça Düzen” sloganının benimsenmesinde parti tabanının dayandığı başta sendikalar ve öğretmenler olmak üzere tüm STK'ların büyük katkısı olmuştur. Bu katkıyı sağlayan, Turan Güneş, Deniz Baykal, Ali Topuz, Erol Çevikçe, Önder Sav, Haluk Ülman, Mahmut Türkmenoğlu, Kamil Kırıkoğlu gibi çoğu 40 yaşın altında proje üreten, vizyon sahibi dev kadroyu da unutmamak gerekir.
1980 sonrası “BUDANAN” parti dönüşüm yaratacak ivme ve kadroyu yakalayamamıştır. Bugün de değişen bir şey yoktur. İl Başkanlarına sorun kaç tanesi MYK üyelerinin sayısını ve kadroyu sayabiliyor? Parti Meclisi 1996’da Kemal Anadol'un kabul gören “ÇEVRE” olayı dışında ne üretmiştir? Evrensellikten ulusalcılığa kayan dünyada, hangi politikalar ön plana çıkacaktır? Parti hangi tabana dayanıyor? Halka umut verecek yeni bir hikayeyi hangi kadrolar yazacak? Şurası kesin bu kadrolarla bunlara yanıt bulmak zordur. Bunun için tabandan yeniden bir yapılanma gerekiyor. Üyelerin yenilenmesi, kadroların üyelerce belirlenmesi bir ilk adım olabilir. Yoksa Kemal gitmiş Muharrem veya bir başkası gelmiş hiçbir şey değişmeyecektir. Olay Haydarpaşa-Kadıköy arasında çalışan Şabanözü'lü kayıkçıların kavgasından başka bir anlam taşımamaktadır.