Haber/ Didar DEMİRCİ

Yaklaşık 10 yıldır çini sanatıyla ilgilenen ve bu konuda eğitim veren Çini Sanatları Eğitmeni Özlem Alkan, 20. Devlet Türk Sanatları Yarışması’nda başarı ödülüne layık görüldü ve 1071 adlı seri sergilendi. Anadolu’da Türklerin varlığını göstermesi nedeniyle 1071 tarihini isim olarak eserine uygun görmesinin nedenini anlatan Alkan, “1071 de Türklerin Anadolu’ya girmesiyle birlikte Anadolu’da Türk izlerini görmekteyiz. Özellikle Selçuklu döneminde çok sayıda döneminmimari eserlerde karakteristik bir tarz yaratan çini süslemeleri yer almaktadır. Aslına bakarsanız sadece çini süslemeler değil, ahşap ve taş isçiliği de muazzamdır. Çininin sadece bir sıraltı dekor tekniğinden ibaret olmadığını; mozaik, rölyef ve renkli sır gibi tekniklerin de kullanıldığını eserimde ifade etmek istedim. Faydalana bilinecek en zengin kaynaklar da Selçuklu dönemine ait eserlerdir. O sebeple eserime de 1071 ismini uygun buldum” dedi.

SANATIMIZI KORUMALIYIZ

Geleneksel Türk Sanatları'nın, önemine değinen Alkan, “Kendi sanat tarihimize, eserlerimize sahip çıkmalıyız. Toplumumuzun geçmişten bu güne kıymetli değerlerinden biri de geleneksel sanatlarıdır. O nedenle ben Kültür ve Turizm Bakanlığı'mıza bu tarz organizasyonlarıyla tarihimizi ve bu önemli sanatları hatırlatıp farkındalık oluşturduğu için teşekkür etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

Çini sanatını sadece sır altı dekoru olarak görmediğini dile getiren Alkan, çini hakkında şu tanımı yaptı: “Çini için Türk Seramik Sanatı demek gayet doğru olur. Bir tür killi topraktan yapılan ve fırında pişirilen, yüzeyi sırlanmış çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş seramik üründür. Geleneksel Türk Süsleme Sanatları'ndan biri olan çini,dünya sanat tarihinde Semerkant’tan Endülüs’e uzanan geniş bir İslam coğrafyasını kapsamaktadır. Özellikle mimaride çok zengin ve nitelikli örneklerine rastlamaktayız.”

20. Devlet Türk Sanatları Yarışması Sergisi, Ekim ayı sonuna kadar Ankara’da Milli Kütüphane Sergi Salonu’nda ziyaretçilere sunulacak.