Hazırlayan/ Saadet ERCİYAS

2019 yılının Ekim ayında yaşama veda eden Özakman'ın dostları, sanatçının bir süre sonra boşaltılması gereken Hatay semtindeki evinde bulunan arşivinin, eşya ve objelerinin onun adını taşıyacak bir anı evinde derlenip toplanması ve ilgilenenlere açılması için çaba harcıyor.

Özakman'ın yazı ve şiirlerinin yayımlandığı, meraklıları için bir hazine değerindeki Akbaba dergilerinin tüm sayıları, Pardon, Gırgır, Ustura, Çivi, Gıcık gibi mizah ve başta Varlık, Diyojen olmak üzere edebiyat dergileri, uzun yıllar çalıştığı Karayolları Genel Müdürlüğü'nün kurumsal dergilerinin de aralarında bulunduğu zengin arşivi, şimdi poşetler içinde değerlendirilmeyi bekliyor.

Taşlamalarıyla ünlü bir usta

Üyesi olduğu İnşaat Mühendisleri Grubu Etkinlikleri Topluluğu'nun (SİMGE) web sitesinde yer alan bilgilere göre, Mukadder Özakman 1932 yılında İzmir'de doğmuş. İzmir Kocatepe İlkokulu, Mithatpasa Erkek Sanat Enstitüsü’nden sonra, İstanbul Yıldız Teknik Okulu Teknikerlik Bolümü’nde, Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulu İnşaat Mühendisliği Bolümü’nde öğrenim görmüş. 1954-1988 yılları arasında İzmir Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü'nde proje mühendisi ve başmühendis olarak görev yapmış ve 1992'de emekliye ayrılmış ve tamamen edebiyat çalışmalarına yönelmiş.

Mukadder Özakman’ın ilk şiiri "Yalnızlığım" 1964 yılında Varlık Dergisi'nde yayımlanmış. Onu edebiyat dünyasında tanınır kılan ise taşlamaları olmuş. İlk taşlaması "Kendime Hicviye" 1965 yılında Pardon'da yayımlanmış. Dönemin Akbaba, Ustura, Gırgır, Çivi, Gıcık gibi ünlü mizah dergilerinin yanı sıra Demokrat İzmir, Ekspres, Dünya ve Yeni Asır gazetelerinde de yazmayı sürdürmüş.

Akbaba Derisi'nde on yıl boyunca yazıları yayımlanan Mukadder Özakman'ın üzerinde titizlikle çalıştığı alanlardan biri de gölge oyunu olmuş. Milletlerarası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNIMA) tarafından basılan Karagöz Kitabı'nda Özakman oyunları, dönemin siyasal, toplumsal, ekonomik konularını ele alarak yazmış. “Karagöz'ün Bankerliği”, “Karagöz'ün Köfteciliği”, “Karagöz'ün Postacılığı” adlı oyunları normal Karagöz oyunları kalıbına uydurarak kaleme almış.

Manzum şeklinde yazılan bu oyunlarda pahallılık, memur maaşlarının azlığı, sık sık yapılan zamlar, halkın alım gücünün azalması, ücretliden çok vergi alınması, vergi kaçakçılığı, haksız kazanç, halkın çektiği sıkıntılar, kuyrukta beklemeler, bütün bunlara karşın politikacıların duyarsızlığı, parti liderlerinin çekişmeleri gibi konuları işlemiş. Oyunlardaki perde gazellerini, semaileri, anlaşılır ve hicivli bir dille yazan Mukadder Özakman, kanto ve şiirlerle oyunları daha ilgi çekici hale dönüştürmüş, Karagöz sanatçılarına, Karagöz metni yazacak genç yazarlara ve ilgi duyan herkese örnek olacak bir eser bırakmış bu kitabıyla. Kitaptaki Karagöz 1971-1976 oyunları manzum olarak Akbaba Dergisi'nde, 1984'tekiler ise düzyazı şeklinde Yeni Asır Gazetesi'nde yayımlanmış.

Eşyalar bizden çok yaşıyor

Mukadder Özakman’ın vefatını üyesi olduğu Kıbrıs Balkanlar Avrasya Türk Edebiyatları Kurumu'nun (KIBATEK) düzenlediği 46. Edebiyat Şöleni için İzmir'e gelen yabancı konuklara Bosna Hersek Fahri Başkonsolosu Ahmet Kemal Baysak'ın verdiği yemek sırasında öğrendim. İzmir'in kültür belgecisi, SİMGE Grubu’nun emektarı, yazar, şair, İnşaat Mühendisi Osman Akbaşak, Baysak’ın Mithatpasa Erkek Sanat Enstitüsü’nden arkadaşı Özakman'ın kültür mirasına ilişkin durumu anlattı.

Geçtiğimiz günlerde Osman Akbaşak'la evine gittiğimizde bize eşim ve meslektaşım Hüseyin Erciyas ile Özakman'ın hayattaki tek akrabası Metin Öztoprak eşlik etti. Evinden bir doktor kontrolü için çıkıp sağlık sorunları nedeniyle gittiği hastanede yatan ve bir daha geri dönemeyip hayata veda eden Özakman'ın, evinin kitaplarla dolu odalarında dolaştık. Yakın dostlarının derleyip, hazırladığı ve yeni mekanına gitmek için hazır bekleyen dergilerini, kitaplarını, gazetelerin üzerlerindeki notları gördük titizliğine imrenerek. Akbaşak'ın her daim üreten Özakman’ın, basılmaya hazır bekleyen Mukadder Divanı'ndan okuduğu ünlü şiiri “Kendime Hicviye”yi dinledik.

Kendime Hicviye

Siyaset meydanına girmekten hep sakındım

Maaşına zam yapan mebus olurum diye

Ne büyük adam oldum, ne de tavır takındım

Ya koltuktan olurum, ya kovulurum diye.

Yıllar yılı yollarda nep yerlere bakındım

Ya define ya para belki bulurum diye

Zengin de olamadım, bu halime ısındım

Ya iflas ediverir, ya soyulurum diye

Yurt dışına çıkmaktan nedense hep kaçındım

Ya bir bela bulurum, ya kaybolurum diye.

Bazen aşka uzaktım, bazen de yanıp yakıldım

Derdimin üzerine dertler bulurum diye.

Bazı şairler gibi ne ıkındım sıkındım

Hiciv yazayım derken hasta olurum diye.

Ne başkasından tındım, ne de kendimden tındım

Kendimi hicveyledim usta olurum diye

Pardon, 22 Haziran 1965

Adına bir anı evi açılsa ne güzel olur?

Osman Akbaşak, günümüzde çoğu İzmirli'nin pek tanımadığı, ama okuyanların bağımlısı olduğu taşlamanın son ustalarından Mukadder Özakman'ın eserlerin tamamının adını taşıyacak bir anı evinde bu sergilenmesini dilediklerini dile getirdi. “Evi kapandığında bu değerli hazinenin ortada kalmasını hiç istemiyoruz“ diyen Akbaşak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz dostları yaşamını verdiği bu eserler, kendisinin adını taşıyacak bir anı evinde eşyalarının bir kısmıyla sergilensin istiyoruz. Bu konuda görüşmek için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızdan randevu istedik. Böyle bir çalışmayı Konak Belediyesi de üstlenebilir. Yaşadığı semtte olması da gerekmiyor illaki. Nasıl Tarık Dursun K. için Karataş'ta bir yazar evi, anı evi açıldı, taşlamanın İzmirli bu son ustası için de böyle bir çalışma yapılabilir. Belki üniversitelerimizden de bir katkı gelebilir. Bu konuda yerel yönetimlerden, edebiyat konusunda duyarlılığı olan dostlarımızdan destek bekliyoruz. Bu konuda önerilere de açığım, ancak zamanımız kısıtlı.”