Çok zor günler yaşıyoruz. Siyaset dünyamız karışık. Toplum karpuz gibi ikiye bölünmüş, kutuplaşma hakim!

Cumhurbaşkanı Erdoğan şu sözlerle muhalefeti uyardı; “Ülkeyi yönetmeye talip olmaktan vazgeçmeleri kendileri için daha iyi olur.”

Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, “Zor bir döneminin eşiğindeyiz halkım. Önümüz kara kış, ayaz. Zam fırtınası geliyor” uyarısında bulunup, halkı mücadeleye çağırdı.

Bir iktidar vekili, “2023 seçimlerinde verilecek oyun, kılınmamış namazdan, tutulmayan oruçtan, gidilmeyen hacdan daha değerli olduğunu” açıkladı, Diyanet’ten çıt yok!

Enerji krizi dünyayı kasıp kavuruyor. Dolar tavanda, yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız ne varsa zam şampiyonu! Pahalılık inanılmaz boyutlarda. Geçim sıkıntısı, işsizlik had safhada.

Ama “fakirlik erdem, asıl refah öbür dünyada aranmalı” söylemi!

***

Dünya pandemide dördüncü dalga ile sarsılmakta. Bir önceki dalgadan çok daha yüksek vaka sayıları. Ölüm artışlarındaki keskin tırmanış ürkütücü.

Korona belasından her gün en az 200 canımız aramızdan ayrılıyor. Kanıksandı artık vefatları. Kimsenin umurunda değil! Ölümlerde altıncıyız! 112 milyon doz ile nüfusumuzun yüzde 54’ü bağışık durumda.

Bu paylaşım Sağlık Bakanı Dr. Koca’dan; “Benim bir gram sıkılma, bir gram yorulma hakkım yok. Sizlerinse, artık uyarılardan bile yorulduğunuzu biliyorum. Haklısınız. Günün sonunda tüm kaygıların yerini sağlık alacak. Emin olun. Ve şartları göz ardı etmeyin. Bu yeter. Bizler, mücadelenin gereğini yapmaya devam edeceğiz.”

***

Esin Şenol Hoca, enfeksiyon uzmanı. Yerinde tespit ve uyarılarıyla aylardır toplumu bilgilendirmeye çabalıyor. Zaman zaman aşı karşıtlarının, gerici çevrelerin hedefinde de!

Prof. Dr. Şenol, tam 22 aydır bir gün kendiliğinden geçip gidecekmiş gibi davranılan salgının etkeni olan virüsün kapalı ortamlarda, aşısız, hatta maskesiz olunması durumunda doğal enfeksiyonu geçirmiş ve aşılı kişilere dahi kolaylıkla bulaşabildiğini anımsatıyor T24’teki yazısında ve ekliyor;

“Ya Delta ya aşı olacaksınız cümlesi yerini ‘bu kış herkes Delta olacak’ cümlesine bırakmakta. Yeterince kişi aşılanmadığı için, girdiğimiz kapalı ve havasız tüm ortamlar riskli. Okullar, çalışma ortamları, hastaneler, toplu taşıma gibi yaşamsal alanlar ile konser, sinema, tiyatro, maç gibi nefesimizi biraz olsun dinlendireceğimiz tüm alanlar risk taşıyor. İki yıldır hayatımızı iş-güç ve hastalık-sağ kalım çıkmazındaki çaresiz sıkışmışlığın elinden kurtaramıyoruz bir türlü. Bunun nedeni, bir türlü geçmediği gibi artık kendi geçmişi ile kesintisiz bir hikâye yazmakta olan bir salgını anlamamakta direnen ve bilimden, gerçeklerden hoşlanmayıp bildiğini okuyan iktidar sahipleri. Aşı, havalandırma, maske gibi kolay önlemler ile kolayca aşılabilecek bir pandeminin yalnızca kontrolünü elimizden kaçırmış olmakla kalmadık, yakın ve hatta uzak gelecek de öngörülemez oldu. (…) Her gün 200-300 kişi ölüyor, aşılama durma noktasında ve aşı kararsızlığını giderecek hiçbir iletişim kampanyası yürütülmediği gibi, aşı karşıtlarının ölümcül ‘bilgi kirliliği’ ve ‘yalanları’ ve bilim insanlarını hedef alan örgütlü kampanyaları, başka hiçbir demokratik hak için gösterilmeyen bir hoşgörü ile izleniliyor. On binlerle ifade edilen vaka sayılarına rağmen henüz taşmayan sağlık sistemlerini ise yeterli düzeyde olmasa da aşılamaya borçluyuz.”

***

Önümüzde çok zor bir kış var. Aşılı olsak dahi kapalı ortamlarda maske ve mesafe önlemlerini sürdürmeli. Girilen ortamda da herkesin aşılı olması ve hastalık belirtisi bulunmaması, en önemli koruyucu yaklaşım!

“Virüsün bir aklı, bir stratejisi olmadığını, tek derdinin bulaşmak olduğunu sürekli anımsamalıyız.”

Esin Hoca, yazını şu ifadeyle bitirmiş; “Pandemiyi biz bitiremeyeceğiz artık ama pandemi kendisi bitene kadar ‘nefes’imizden hastalanmamak çabamızı sürdürmek durumundayız.”

Ne güzel demiş Ömer Hayyam;

“Aldığın her nefesi fırsat bil, ot değilsin yeniden bitmezsin!”

Şu çok zor günlerde 'nefes'imize özen gösterelim!..