İzmir’in ilçeleri arasında yerel araştırmalar, tarih çalışmaları ve kent belleğine yönelik birikimin açığa çıkarılarak sakinleri tarafından içselleştirilerek yerel kültüre dönüşmesini sağlayacak etkinlikler maalesef istenen düzeyde değildir. Bunun böyle olmasında yazılı kaynakların yeterli olmaması ve önceki kuşaklar tarafından aktarılan kaynak bulunmaması başat sorundur. Bergama, Selçuk ve son zamanlarda Aliağa bu anlamda yapılan araştırmalar ve yayınlar bakımından öne çıkan ilçelerimiz.

1990’lı yılların sonunda Güzelbahçe’ye yerleştiğimde de durum yukarıda sözünü ettiğim durumdan farklı değildi. Bir yandan evimde sahip olduğum arşiv üzerinden İzmir ile ilgili araştırmalarımı yaparken bir yandan da hazırladığım dosyaların içine başlıklar halinde rastladığım bilgileri aktarıyordum. Bu dosyalardan birinin başlığı da “Güzelbahçe”idi.

ENVER SAATÇIGİL

Tek yazılı kaynak: Enver Saatçıgil... 27 Aralık 1938’de o zamanlarki Kızılbahçe’ye bucak müdürü olarak gelen Enver Saatçıgil, “Geçen Günlerim, Olaylar ve Hatıralar” adlı kitabında biraz söz eder. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra bir süre İzmir Valiliği ve Belediye Başkanlığını birlikte üstlenen Saatçıgil ilk göz ağrısını unutmaz…

Çok sıkı ilişkiler kurduğum yöre insanlarıyla yaptığım sohbetler, onlardan edindiğim bazı görseller ve bilgiler benim dosyamın gittikçe kalınlaşmasını sağlıyordu. Bu arada edindiğim bilgileri bana aktaran ve bu arada rahmetli olan Balıkçı Erdinç, Erdoğan Köseoğlu, Küçükkaya Muhtarı Tufan Arslan, Hasan Bakıcı ve daha birçok ismi burada yâd etmek isterim…

TARİH İÇİNDE GÜZELBAHÇE

2000’li yılların başında belediyenin web sayfasında rastladığım ve yakın zamana kadar orada insanlara bilgi verme bağlamında duran akıl almaz yanlışlıklarla dolu saçma sapan bilgileri görünce (yok 93 harbi 1893 yılındaymış da, yok mübadele 1913 yılında yapılmış da… Daha neler neler…) Artık Güzelbahçe dosyasını ele alıp kitap haline getirmenin zamanının da geldiği kendiliğinden anlaşılmıştı. Zaten Güzelbahçe’nin 600 yıllık adını alan Kilizman Yayınevi’ni de kurmuştum. 2012’de ilk yayın olarak da “Kilizman’dan Kızılbahçe’ye Tarih İçinde Güzelbahçe” başlığıyla ilçenin ilk tarih araştırması kitabını yayınlamıştım.

Osmanlı’nın 15. Yüzyıl erken dönem kayıtlarında rastladığımız Kilizman’da Türk yerleşimi muhtemelen daha eski tarihlere geriye gitmektedir. Zira Himmet Akın “Aydınoğulları Tarihi” adlı kitabında Urla’daki Aydınoğulları eserlerinin vakıf malı olarak Kilizman’da zeytinlik ve incirliklere sahip olduğunu aktarır.

KİLİZMAN VE KÖYLERİ

Tarihi bu kadar eskiye dayanan Güzelbahçe’nin isim tarihi dahi başlı başına bir araştırma konusu olabilecek zenginliktedir; hele de “Gülzaman” adı… Kilizman ile başlayan süreç günümüzde Güzelbahçe olarak devam etmektedir. Gelin bu iki isim arasında geçen sürece ve isimlere şöyle bir göz atalım. Cumhuriyet’in erken dönemlerinde Türkçe olmayan isimlerin değiştirilmesi bir politika olarak benimsenmiştir. Bu bağlamda da Kilizman adı Kızılbahçe yapılmıştır.

Osmanlı Dönemi boyunca kayıtlarda Kilizman olarak yer verilen yerleşim, çok sayıda köyün merkez köyü olarak önemli bir idari işlev üstlenmiştir. Uzun yıllar, şimdi var olmayan Saip Fakıh, Gökbel, Demirci, Buladan, Kızıldağ gibi köylerin idari merkezi, Efemçukuru, Kavacık, Bademler, Çamtepe, Zeytinalanı gibi bugün başka ilçelere bağlı olan köylerin Urla kazasına bağlı nahiyesi ve bucağı olmuştur. Bir dönem de Balçova ve Narlıdere’nin de içinde olduğu Ayasefid/Ayasefud olarak anılan kazanın merkezi konumunda karşımıza çıkmıştır. Uzun yüzyıllar Kilizman yerleşimiyle büyüklük bakımından boy ölçüşen ve hatta zaman zaman Kilizman’dan büyük bir nüfusa sahip olan Yelki (/Seki) bugün artık iki mahalle olarak Güzelbahçe ilçesine bağlanmıştır.

KİLİZMAN’DAN GÜZELBAHÇE’YE

Kilizman adı Ekim 1929 içinde gerçekleşen yazışmalarla Kızılbahçe’ye dönüştürülmüştür. Düzenlemenin adı şöyle, “İzmir Vilayeti dâhilinde bazı tahvili irtibat muamelelerine ve bir nahiye lağvına ve diğer bir nahiye teşkiline dair.” Düzenleme, Seydiköy nahiyesindeki Rum nüfusun ayrılmasından dolayı nüfus azaldığı için nahiye merkezi nakledilerek Cumaovası’na (günümüzde Menderes) alınmasıyla birlikte; Kilizman adı da Kızılbahçe’ye dönüştürülerek aynı adla yeni bir nahiye teşkil edilmesi şeklinde yapılmıştır. Aslında Kilizman adı değişikliği Ekim1929’da gerçekleşmiş olsa da daha 1928 yılında yayınlanan vilayet istatistiğinde Kızılbahçe adı fiili olarak resmi yazışmalarda kullanılmaya başlamıştır.

Kızılbahçe adının ömrü de sınırlı olmuştur; sadece o döneme ilişkin yazışmalarda ve Güzelbahçe Mezarlığı’ndaki dönemin mezar taşlarında kalmıştır.

KIZILBAHÇE BELEDİYESİ

DP iktidarında Mart 1953’te yenilenmesi gereken mahalli seçimler, Aralık 1954’e ertelenir (tekrar ertelenerek 13 Kasım 1955’te yapılabildi). 1954 yılının başlarında Ocak ve Şubat ayında yapılan yazışmalarda da görüleceği üzere; Kızılbahçe Köyü (nüfus 2029) ile Büyükkaya Köyü (nüfus 116) birleştirilerek Kızılbahçe Belediyesi kurulmuştur. Bu tarih Güzelbahçe’de ilk belediye teşkilatının kurulduğu tarih olmuştur.

KIZILBAHÇE GÜZELBAHÇE OLUYOR

Osmanlı Dönemi’nden Erken Cumhuriyet Dönemi’ne kadar –her ne kadar bir dönem Ayasefid adıyla müstakil kaza olsa da- Urla kazasına bağlı köy veya nahiye olarak varlığını sürdüren ve 1929’dan itibaren Kızılbahçe olarak anılan Kilizman, Mayıs 1957 yazışmalarında görüleceği üzere Urla kazasından alınarak merkez kazaya bağlanmış ve bu idari değişiklik isim değişikliği ile birlikte gerçekleşmiş ve Kızılbahçe adı Güzelbahçe yapılmıştır.

Ancak bazı isimler kâğıt üzerinde değiştirilmiş olsa da toplumların belleğinde değiştirmek pek kolay olmamaktadır. Örneğin, Kilizman adı yakın zamanlara kadar kullanılmaya devam etmiştir. Hatta ilçedeki bazı yaşı ilerlemiş insanlar hâlâ Kilizman demeye devam etmektedir.

PAYAMLI’NIN BARDACIĞI

Evet, Kilizman Güzelbahçe’ye dönüşürken, (15. yüzyılın) Kızıldağ köyü de Payamlı’ya dönüşmüştür. Payamlı yörenin en güzel bardacıklarını yetiştiren köydür ve bugünler tam da bardacık zamanıdır. Zamanı çok kısa süren bu meyvenin tadından mahrum kalmamak için bugünlerde Payamlı’yı ziyaret etmenin tam zamanıdır.