27 Ekim 2006 tarihinde yitirdiğimiz değerli çizerimiz Semih Balcıoğlu’nu sevgi ve özlemle anarken, onu; bizleri izlediği gökyüzünde mutlu kılma adına “mizahın tadıyla” ;anmanın doğru olacağını düşündüm ve ders çalışmaya koyuldum. Öyle ya; 1930’lardan günümüze görüp geçirdiklerini mizahçı gözüyle çizip yazan, bileğinin hakkıyla elde ettiği ününe karşın şatafatı, kayrılmayı hiç sevmeyen Balcıoğlu’nu, mizahla birlikte anmak işin doğrusu. Yoksa karşımdaki şimdiye değin nice erk sahibi siyasetçiyi fırçasına dolamış bir kişi. Her ne denli en çok karikatürünü çizdiği dönemin başbakanı, ardından cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından sevilip sayıldıysa da, meslektaşı gazeteci bir diğer başbakan Bülent Ecevit’in küsüverdiği mizahçı. Tüm bunları anlatırım. ;

Semih Balcıoğlu, 1970’li yıllardan, benim Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanım. Bu aslında başlıbaşına bir ironi; mizahçıdan sendika genel başkanı! O aralar ben de sendikanın İzmir Şube Başkanıyım. Dolayısıyla aramızda ast üst ilişkisi söz konusu. Ama aradan yıllar geçtikten sonra artık etle tırnağız, Balcıoğlu benim Semih Ağabeyim. Aslında rahmetli babamın kendisine sevgisinden dolayı doğduğumda adımı Semih koymayı düşündüğü örnek kişi. Son dakika kazası adım Semih değil, o sıra vefat eden baba dedem nedeniyle Lütfü olmuş amma benden dört yaş küçük kardeşime yine ondan hareketle “Semih” ;adı konulmuş. Bu konu başlıbaşına ayrı hikâye. ;

Semih Ağabey ile etle tırnak olduğumuz uzun yıllar boyunca elbet çok anım, arşivimde kitapları başta olmak üzere belgeler var fakat anmaya koyulduğumda bunlarla yetinmeyip dışa açılırsam ne olur, diye düşündüm ve ders çalışırken yoğunlaştım. İyi ki yoğunlaştım, karşıma bu kez bir tıp profesörü, Prof. Dr. Yücel Tanyeri çıktı. KBB Uzmanı Sayın Yücel Tanyeri ile de tanışıklığımız hayli eskilere gidiyor, ikimiz de İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) üyesiyiz. Fotoğraf tutkusu yaşamımızın büyük bölümünde baskın geliyor. Bu arada hemen vurgulayayım; Yücel Hocamızın fotoğraf uğruna yerkürenin beş kıtasında ayak basmadığı toprak parçası kalmadı gibi. Dolayısıyla şu düşüncemi hemen başta siz değerli okurlarımla paylaşmalıyım: Hani ıvır zıvırla gün geçiren tv ekranlarında Yücel Hocamıza yayın saati tayin edilse var ya; bize dünyayı kendi gözüyle gezdirir, dolayısıyla çok şey öğrenmiş oluruz. ;

KBB Uzmanı Prof. Dr. Yücel Tanyeri Hocamızın, Hacettepe Tıp Fakültesi öğrenciliği sırasında, İngiltere’ye maç yapmaya giden güzide kulübümüz Göztepe ve onun unutulmaz çalıştırıcısı, sir unvanlı Adnan Süvari ile bir anısı var ki, denk gelse de araya sıkıştırsam; o da ayrı hikâye. ;

Evet, Semih Balcıoğlu ile ilgili anmalık yazı için yola çıktığımda kapısını çaldığım kişi oldu Yücel Hocam ve bana içenlikle sandığını, pardon arşivini açtı; gözlerime inanamadım. Neler mi çıktı? Onu sizlerle  paylaşacağım. ;

Daha başından şu ayrıntıyı da aktarmalıyım ki; Yücel Hoca, huzurlarınızda sadece bizlere sağlık veren bir hekim olarak canlanmasın. Kendisi iyi bir fotoğrafçı olmanın ötesinde grafiker, karikatürcü ve yine tıp mesleğini sürdürdüğü sırada mizah dergisi, evet mizah dergisi yayımlamış bir ad. Yücel Hocamızın grafikerliğini kanıtlama adına, Hacettepe Üniversitesi’nin ambleminin, daha öğrencilik yıllarında, onun mürekkebinden çıkma olduğunu belirtmem sanırım yeterli. ;

Gelelim tıp mesleğini sürdürürken yayımladığını belirttiğim mizah dergisine. Derginin adı Kılçık. Kılçık, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin yıllık, geleneksel gülmece dergisi olarak, “Kıldan İnce Kılıçdan Keskin” üst başlığıyla, 1980’li yıllarda yayımlanmış. İşe bakar mısınız; 12 Eylül askeri darbesinin dumanının tüttüğü sıra. Zaten hep böyle değil midir, baskı rejimlerinde mizahın yükselişe geçmesi, sesi kısılmış topluluklar adına muhalefet bayrağını dalgalandırması?.. ; ;

Künyede Derginin sahibi olarak, aynı zamanda o dönem fakülte dekanlığı görevini sürdüren Prof. Dr. Gürler İliçin, Sorumlu ve Teknik Yönetmenlikte de Doç. Dr. Yücel Tanyeri adları yer alıyor. Yayın Kurulu’nda ise dört ad var: Stj. Dr. Ö. Faysal Çadır, Stj. Dr. Mehmet Öztürk, Stj. Dr. Atilla Sezgin, Stj. Dr. Ender Telli. ;

Dergi, yerel olmasına karşın kabuğunu kırmış ve yine mizah başta olmak üzere kültür ve basın dünyamızdan bir çok ünlü adla iletişim kurmuş, onlardan karikatür, yazı, şiir gibi ürünler alarak yayımlamış. Hemen başta bu adlardan bazılarını sıralamakta yarar var: Çetin Altan, Mete Akyol, Semih Balcıoğlu, Salah Birsel, Orhan Boran, İsmet Çelik, Yavuz Donat, Oktay Ekşi, Altan Erbulak, Teoman Erel, Aziz Nesin, Hasan Pulur, Rauf Tamer, Atıf Taşpınar, Refik Erduran, Oğuz Aral. ;

İletişim başlıyor
Semih Balcıoğlu, Kılçık Dergisi Yayın Sorumlusu Prof. Dr. Yücel Tanyeri’ye, 18 Şubat 1982 tarihli mektubundan hareketle, hemen ertesi ay, 4 Mart 1982 tarihinde, tam bir İstanbul Beyefendisi inceliğiyle, şu yanıtı göndermiş; dolayısıyla aralarında iletişim başlamış: ;

“Sayın Tanyeri, ;

18 Şubat 1982 tarihli mektubunuz elime geç geçtiği için yanıtım biraz gecikti bağışlayın lütfen. Size ekte iki tane yayımlanmamış karikatür yolluyorum. Bunun dışında istediğiniz konularda yayımlanmış karikatürümü bulamadım. Muhakkak ki vardır ama, ben bulamadım. Eğer siz bulabilirseniz kullanmanızı rica ederim. ;

İlginize teşekkür eder, Kılçık’a uzun ve sağlıklı bir yaşam diler, selâm sevgi ve saygılar sunarım. ;

Semih Balcıoğlu” ;

Semih Ağabey’e, İstanbul-İzmir arası telefon görüşmelerimizde ya da karşı karşıya gelişlerimizde, neşeli bir anını kollar, önerimi patlatırdım: ;

- Semih Ağabey! ;

- Efendim? ;

- Senin çizgine çok uygun; şu Karadeniz takalarını çizsene! ;

- Olmaz! ;

Aradan süre geçer, ben önerimi yinelerdim. Aldığım yanıt: ;

- Olmaz! ;

Ama aralarındaki yazışmalara bakıyorum, Kılçık Dergisi Yayım Sorumlusu Yücel Hocamızın önerisi hiç ikiletmeden olurlanmış! Bunu yine İstanbul’dan, 29 Mart 1982 tarihinde Balcıoğlu tarafından Yücel Tanyeri’ye yazılmış şu mektuptan anlıyoruz: ;

“Sayın Tanyeri, ;

Tiyatrocular günlerinde buruktu: Artık yaşamak istiyoruz Tiyatrocular günlerinde buruktu: Artık yaşamak istiyoruz

Mektubunuzu birkaç gün önce aldım, ilginize teşekkür ederim. “Yazısız Çizgiler”i iyi düşünmüşsünüz, benim aklıma gelmedi. Oradaki “insan kılçığı” olan karikatürleri kullanırsanız sevinirim. Bu arada boş bir vakit bulup size birkaç tane daha çizdim. Belki işinize yarar. Onlar da ektedir. Mektubu aldığınıza dair bana iki satır yazmak lutfunda bulunursanız memnun olurum. ;

Başarı dileklerimle selâm ve sevgiler sunarım. ;

Semih Balcıoğlu.” ;

Aslında Semih Ağabey’e niye haksızlık ediyorum ki, takaları çizmesine dönük önerime “hayır” yanıtı vermesinden dolayı. Genel Yayın Sorumlusu olduğum Ünlem’e, ilk sayısı için “kitap” konulu siparişim üzerine hemen çizip göndermemiş miydi? Ya da bizim İzmir’in ünlü Kemeraltı’nı çizmesi önerimi hiç ikiletmeden, “güzel öneri, çizerim” ;diye yanıtlamamış mıydı? İstanbul’da yollara düşüp de, onun çizgilerine konu ettiği simge yerlerde birlikte fotoğraf çekimlerine başlamamış mıydık. Neyse, Semih Ağabey beni bağışlayacaktır. Çünkü kedisine Cim Bom adı verecek ölçüde hasta Galatasaraylı olmasından hareketle, FB’li olarak ne zaman bir Galatasaray fıkrası anlatsam, “pek güzelmiş” diyerek hoşgörüşle karşılamaz mıydı? ;

Süreç içerisinde epey karikatürü yayımlanır Kılçık’ta Semih Balcıoğlu’nun. O artık Kılçık’ın adeta kadrolu çizeridir. ;

Dergiyi pek sevdiğini ise yine İstanbul’dan 5 Haziran 1982 tarihinde postaya verilmiş şu mektubundan anlarız: ;

“Sayın Tanyeri, ;

Kılçık elime battı. Yürekten tebrikler. Kusura bakmayın ama, ben bu kadar güzel olabileceğini sanmamıştım. Ellerinize sağlık. ;

Şahsınızda tüm emeği geçen kurulunuzu kutlar, selâm ve saygılar sunar, esenlikler dilerim. ;

Sevgilerimle, ;

Semih Balcıoğlu.” ;

Yaşamı boyunca Akbaba, Taş, Taş-Karikatür, Çarşaf, Özgür İnsan, Yankı ve Çivi gibi dergilerle Akşam, Vatan, Hürriyet, Dünya, Tercüman, Politika, Yeni Yüzyıl gibi günlük gazetelerde durmaksızın çizen, Karikatürcüler Derneği kurucularından olan Semih Balcıoğlu, bir çizerin albümünün ya da kitabının olması gereğine sıklıkla vurgu yapar, “genç karikatürcü arkadaşlarıma bunu hep söylüyorum” ;derdi. Peki, Balcıoğlu’nun yayımlanmış karikatür kitaplarının adları neydi, şimdi ona bakalım: ;

Yazısız Çizgiler, 50 Yılın Türk Mizah ve Karikatürü, 1. MC, Güle Güle İstanbul, Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü, Gözüm Görmesin, Karikaturgut, Galeri Çiller, Hacı Bacı, Kapodokya, Kırmızı, Mavi. ;

Prof. Dr. Yücel Tanyeri’nin “Mizah Defteri” nde izine rastladığım Semih Ağabeyi iki üç sayfaya sığdırarak anlatmak olanaksız, hatta hiç niyetlenilmemesi gereken bir iş. Bundan hareketle onun yaşamından renkli bir iki anısını burada aktarmanın iyi olacağını düşünüyorum. ; ;

DEVAM EDECEK ;

Kaynak: Lütfü Dağtaşa