Hazırlayan/ Serdar ÇELENK

Gerçi Turizm Bakanımız bu yılki fuarlarda oldukça kısıtlamaya gitti. Bence çok da yanlış yapmadı. Çünkü tanıtım ve satış mantığı artık farklı işliyor. Son kullanıcıya broşür dağıtmakla tanıtım olmuyor. Fuarda dağıtılan o broşürlerin tümü çıkıştaki çöp konteynerlerine atılıyor. Hediyelikler cebe atılıyor, broşürler çöpe..

Gerçekten işini doğru yapanları tenzih ederek şöyle bir saptama yapmak istiyorum. Kurumlar kamu bütçelerinden bir çok insanı oraya götürüp gezdiriyorlar. Bilgi ve görgülerini artırmaları fena değil ama, bu kişilerin pek çoğunun turizmle hiç ilgileri olmuyor. Bir de iki kelime lisan bilseler, canım yanmayacak...

Üzgünüm ama, istisnalar dışında gerçek bu. Üç maymunu oynamaya gerek yok. Tekrar vurgulamak istiyorum, görevini yapanlara hiçbir sözüm yok. İşi bitince tabii ki gezecek, eylenecek. Bu başka bir şey.

Turizm Bakanlığı bile enformasyon elemanlarını seçerken yanlış yapıyor. Almancası mükemmel gurbetçi çocuklarına stantlarda görev veriyor. Lisan mükemmel ama, ne Türkiye’yi tanıyorlar, ne de turizmi biliyorlar. Bu pırıl pırıl kardeşlerimiz maalesef amaca hizmet edemiyorlar.

“Not alayım, size mail ile cevap veririz” sözleri profesyonelleri tatmin etmiyor. Hani, “Bana bir koca lazım, ama bu gece lazım.” şeklinde, anında cevap istiyor acenteciler. Alternatif tur olanaklarını soruyorlar. Otelinden tur güzergahına, ören yerinden yürüyüş yollarına her şeyi bilmek istiyorlar.

Onun yerine gerçek anlamda, lisan bilen, turizm konusunda deneyimli, ülkemizi iyi tanıyan ve anlatabilecek olan kişiler gitse fuarlara. Örneğin rehberler. İnanın ücret de almazlar. Sadece masraflarını karşılayın yeter. Stantta da durur, acenteciye tur güzergahlarını da anlatır, ayak üstü alternatif tur programı da yazar. Daha önce böyle deneyimler yaşadık da, onun için net ifade edebiliyorum.

“Peki başka ne yapmak lazım?” Fuara gitip tezgaha ürün koymak lazım. Başkalarında benzeri olmayan ürünler, ki ilgi çeksin, alıcısı olsun. Ama ham malzeme değil, gerçek anlamda işlenmiş, alınabilecek durumda, satışa hazır ürünler. Yani şuyumuz çok güzel, buyumuz acayip şahane diye anlatınca, bir Alman hiçbir şey anlamaz. Kafası farklı çalışır çünkü.

Koş vatandaş, koş! Batan geminin malları bunlar, her şeyin en güzeli burada. En güzel yemekler, tarihi eserler, doğa, hepsi burada! Ja schön, ama program nasıl, ne zaman, içeriği ne, fiyatı ne kadar, nerede kalacağım, ne göreceğim, kim bana rehberlik yapacak ve ne yiyip ne içeceğim, muhatabım kim olacak?

Otelci de gitsin ürününü tanıtsın tabii ki. Ama vurucu güç seyahat acenteleri, onların bu fuarlara somut, alternatif tur programları ile katılmaları. Önceden bağlantılar kurup, randevularını ayarlamaları. Sonra masanın iki tarafına oturup ciddi ciddi iş konuşmaları. Somut işler bağlamaları.

Bu da lisan bilerek, turizmi bilerek, ülkeyi tanıyarak olur. Yani fuar işi ciddi bir iş. Fuardan en az üç ay önce çalışmaya başlamak lazım. Rehberlerin bu amaçla kullanılması lazım. Akıllı çalışma, tanıtım lazım. Her yönüyle tanımlanmış, beklentilere, günün trentine cevap verebilen alternatif ürünlerle pazara gitmek lazım.

"Ne olacak bu bizim turizmimizin hali?" dememek için, fuarlardan çok iyi faydalanmamız lazım. Burada aracı kurum olan seyahat acenteleri ile B2B karşılıklı oturup konuşuyorsunuz. Gözlerinin içine bakarak. Eğer siz acenteciyi inandırır, ikna ederseniz, o kendi müşterisini haydi haydi ikna eder.

Profesyonellere yönelik tanıtım sadece broşürle yapılamaz, tur programı ve kendinizden emin olarak aktardığınız bilgi ile yapılır. Tanıtım, bilgi, deneyim ve çok iyi yabancı dil hakimiyeti gerektirir.

Ülkemiz için en önemli turizm fuarlarının başında gelen ITB Turizm Fuarı (Borsası) bu sene umarım verimli geçer. Gastronomi, yerel kültürler, arkeolojik hazinelerimiz gibi eşsiz değerlerimiz ön plana çıkartılır. Ama dediğim gibi genel tanıtım yetmez. İlla ki somuta indirgenmiş programlar önemli.

Bir de dünya globalizm balonunu çoktan patlattı. Yerel değerler, sağlıklı yaşlanma, otantik yeme-içme, gastronomik değerler öne fırladı. Bizde de bunların hazinesi var. Ama bunları satılabilir hale getirmek ustalık ve çalışma gerektiriyor. Bunu başarabilirsek, kitle turizmi, herşey dahil sistemi gibi zararlı alışkanlıklardan uzaklaşırız.

Sürdürülebilir bir turizm yaratamazsak, sadece turizm yok olmaz, kendimizi de patlatırız. İnşallah bunun kısa zamanda farkına varır, gereğini yapmaya başlarız.