İzmir’de 16- 25 Mart arasında Çaka Bey Kitap Günleri gerçekleştirildi. Her meraklı okur gibi şehirde kitap fuarı açıldığında en az bir defa uğramaya çalışıyorum. Çaka Bey Kitap Günleri’ne de iki defa uğrama şansım oldu. Ancak bu sayıda size Çaka Bey Kitap Günleri’nden değil, bu fuarın bana bir defa hatırlattığı başka bir şeyden bahsedeceğim.

Normal zamanlarda bir kitap fuarında özel yayınevleri kadar devletin kültür ve sanat alanında varlığının etkisi olarak Kültür Bakanlığı ve TDK’nın geniş stantlarının olmasını bekleriz. Ancak yaşadığımız şu dönemde Kültür Bakanlığı’nın kendisine ait bir standı göremezken, Türk Dil Kurumu’nun standının ise ne kadar edebiyat dünyasından uzak olduğunu görüyoruz. Anlatmak istediğim sadece bir stantlarının olmaması ya da olan stantta az sayıda kitabın olması değil. Bu iki kurumun fuarlarda bu şekilde görülmesinin nedeni aslında özellikle edebiyat alanında bu iki kurumun tamamen elini çekmesinden kaynaklanıyor.

Aslında anlatmak istediğim şudur: Kültür Bakanlığı ve Türk Dil Kurumu, ülkenin edebiyatında söz sahibi olmalıdır. Yani bu iki kurum romanlar, öykü ve şiir kitapları basmalı, yeni yazarları teşvik etmeli, okurun da çok daha ucuza bu eserlere ulaşmasını sağlamalıdır. Bir dil olarak Türkçe’nin yaşaması, korunması ve gelişmesi, ülkede yaşayan halkların kültürlerinin de yaşaması ancak bu şekilde olacaktır. Kültür Bakanlığı’nın diğer görevlerinin yanında bu da önemli görevlerinden biri olmalıdır. TDK’nın ise ana görevlerinden biri olmalıdır.

Şimdi ise durum bu iki kurum için çok daha farklı. Türk Dili Kurumu, dil üzerine yaptığı çalışmaları sözlükler düzeyinde kısıtlı tutuyor görünüyor. Bir taraftan çıkardığı “Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi”’nde ise ülkenin edebiyatının maalesef ki kenarından geçmiyor.

Kültür Bakanlığı’nın durumu ise bundan biraz daha vahim. 2003 yılında “Turizm Bakanlığı” ile birleştirilen bakanlıkta kültür işleri içinde edebiyat bir külfet olarak görüldüğü için bir kenara kaldırılmış. Kültür Bakanlığı’nın kendi sitesinde yayınlanmış kitaplar için hazırlanmış katalogta sadece 2013- 2015 senelerine ait kitaplar varken, bu kitaplarında edebiyatla ilişkisi önemli birkaç yazarımızın biyografisinin kitaplaştırılması.

Görünen o ki, devletin dil ve kültürle ilgilenmesi gereken kurumları oyalanma alanlarına dönüşmüş. İki kurumda edebiyat dünyası ile uzaktan bile olsa ilgilenmek istemiyor. Olması gerekense bunun tam tersi olmalıdır. Kültür Bakanlığı ve TDK bütün imkanları ile edebiyat dünyasının desteklemelidir. Kitaplar basmalı, kültür günleri düzenlemeli, kütüphaneleri geliştirmeli, basılan her kitabın ülkenin bütün okullarının kütüphanelerine ulaşmasını sağlamalı, sansüre karşı çıkmalı ve her şeyden önemlisi devletin imkanları ile halkın ucuz kitaba ulaşımını sağlamalıdır. Bu sayede bizlerde kitapların ne kadar pahalı olduğunu konuşmak zorunda kalmayız.