Hah, birisi aldı kalemi dediydim…

Meğer gerçek kukla günleriymiş…

Gidersiniz artık…

Ben de zannettim ki; birinin gözü açıldı, kırdı kalemi kağıdı, başladı bildiklerini yazmaya…

Misal, uyuşturucudan fuhuşa, rüşvetten, görevi suistimale kadar, hatta kaset-başkan-şantaj ilişkisine kadar.

Koltuğu kaybedenler, devam edenler ve başlayacaklar var içerisinde.

Hatta adaylık için bavulla para kullananlar dahil…

“Biri perdeyi kaldırdı” dedim…

Meğer “Kukla günleri” gerçek kuklanın, onurlu sanatçıların günleriymiş.

176 gösterimin 93 tanesi ücretsiz…

Yakalayın internetten, gerçekten hayranlık uyandıran gösteriler göreceksiniz…

Sanat bu sanat… Gidin görün kukla günlerini…(Ciddiyim kinaye aramayın)

….

Ben bizim kuklaların festivalinde olacağım.

Yoğunum…

Yıkım ruhsatından ayrı, yapım ruhsatından ayrı milyon dolar bazında arpalananlar.

Hala doymayanlar, doyamayanlar…

Kendisi aynı koltuğa aday olamadığı için, aynı partiden aday gösterilen arkadaşını kendine rakip gören, belediye işçisine “Mitinge gideni işten atarım” diyecek kadar delirmiş, seçime 25 gün kala işten atma listesini bile çıkarttıran.

Bunlardan boşalan yerlere deli gibi “Kendi adamları”nı yerleştirmeye çalışan, aslanların, “Kukla günleri Festivali” de başladı bir yandan.

….

Peki bunları bilip de sesini çıkarmayanlar.

Göğsünü gere gere “İmtiyaz sahibi” ayaklarını takınanlar.

Gerçek emekçi gazeteci, onurlu çocukları tenzih ediyorum.

Alaylı gazeteci olsun üniversiteli gazeteci olsun, emek vermiş toz yutmuşları hariç, 2 bin 3 bin liraya internet gazetesi kurup, Belediye Başkanları’nın makamlarında yalamalık, sırnaşıklık, hatta tehdit edenler dahil.

Bunları bilip de yazamayan kuklalar…

Aha tam da işte sizden utanıyorum…

Sevgili okurlar…

Ben tam zamanlı bir gazeteci değilim.

Günüm tamamen gazetede geçmiyor.

Bunlar ta benim kulağıma geliyorsa, kapı önünde kemik bekleyenler, konuları dakika dakika, saniye saniye biliyor.

Ayda 500 lirayı cebine koyup, sessiz kalan, bırak gazeteciyi adam değildir.

“Partiye zarar vermeyeyim” ayaklarına yatan, halka ihanet içerisindedir.

Daha da adam değildir.

Ne dedim şimdi ben?

Haaa…

Kukla günleri diyordum…

“Açılışı 500 kişi izledi…”

O da bir şey mi?

Bu tiyatroyu 3 milyonluk İzmir izliyor ya… Helal olsun…

Kukla günleri başladı …

Hadi bakalım hangisine gidiyoruz?

***

Teşekkürler

“Oda yok Oda yok” başlığıyla yazmıştım.

Yayın tarihi 28 Ocak 2019.

Yazı özetle; ekonomik krizin yaşandığı şu günlerde, Ticaret Odası başta olmak üzere meslek birliklerinin hareketsizliğini içeriyordu.

Bu odalar bugüne kadar gelip geçen krizleri bizle beraber seyretmişlerdi.

Aynı tepkisizliğe karşı tepki koymaya çalıştım.

Aynı tarihlerde Ticaret Odası, Vakıfbank ile anlaşmaya vardı.

Uygun faizli, 6 ay geri ödemesiz bir kredi olanağı sağlandı.

Eleştirmeyi bilen, teşekkürü de iletmeli.

En azından iyi niyetli olduklarını görmek bizi mutlu etti.

Duymayan İZTO ve Sanayi Odası üyesi KOBİler…

Krediniz açılıyor… Teşekkürler değerli başkanlar…

***

Madem öyle işte böyle

CHP yönetimini yürekten kutluyorum.

“Kedi olalı fare tutmak” buna denir.

Bazı yazar ve partili arkadaşlarla aynı fikirde değildim.

Ben bayan Çalkaya’nın adaylığından yanaydım.

Madem CHP Balçova adayı M. Ali Çalkaya’yı antin kuntin ile düşürdüler.

Buna sağlam yanıt olmalıydı.

Balçova’da bu kez bayan Çalkaya aday gösterildi.

Buna “Madem öyle işte böyle” denir…

Şimdi söz seçmenin.

Balçovalı seçmen, bu anti demokratik uygulamaya gereken okkalı yanıtı verecektir.

Başarılar Fatma Güçlü Çalkaya…

Mösyö patates

Mösyö patates

Biliyorum kendi halinde bir patatestin…

Ne güzel, ekiliyor biçiliyor, topraktan fışkırıyordun.

Ben ve bizim çizgidekiler, çok sıkıştı mı patlatıyordu kızartmasını.

Bilemedin bol suyuna patates yemeğini…

Sonra bi şey oldu…

Meğer altınmışsın, haberimiz olmadı…

Pazarda yanına yanaşamaz olduk.

Araya zaman girince özlüyor insan tabii…

Bir de gurur duyuyor…

Bizim oğlan seni üniversitede görmüş.

Kimya laboratuarının az ilerisinde…

Bir sevindim bir sevindim…

Artık bunca yıldan sonra, üniversiteli olmanla gurur duydum.

Mösyö patates; Allah doktoralarını, doçentliklerini göstersin…

Rektöre de teşekkür ederim.

Senin gibi bir cevheri keşfetmiş.

Aydın’daki akrabaların üzgün biraz mösyö patates…

Seni tanzim satışlara düşürdü diye iktidara giydiren CHP'liler var ya.

Hah onlardan birisi; Aydın Büyükşehir Belediyesi, bu kez seni bedava dağıtmaya başlamış.

Ben bu CE HA PE zihniyetini anlamadım.

Biri herrü diyor, diğeri merrü…

Neyse seni siyasete karıştırmayayım, tencere dururken…

Mösyö patates…

Umarım havalara girmez, bizi tanımamazlık etmezsin…

Ha bir kardeşin olarak tavsiyem akademisyen olarak kal…

Garanti maaş… Sonra doktorluktur, doçentliktir yürür gider.

Aman sana bu iyiliği yapan rektörü de unutma ha…

Hayırlı başarılar, saygılar

Mösyö patates…

***

DELİ ZİYA; “Nolmuş 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7,8 kilo aldıysam…”