KÜÇÜLÜRKEN BÜYÜMEK

Abone Ol

KSK Başkanı Aygün Cicibaş…

“Bu gemiyi limana ben yanaştırırım” diye iddialı mesajlar verenlerin aksine adaysızlık sancısının yaşandığı bir kongrede, “Kimse yoksa, ben varım” diyerek çıktı ortaya.

Hesaba kitaba bakıp, “Bu yükün altına girilmez” demeden. Yeşil-kırmızı aşkıyla.

Elinde sihirli değnek, ardında büyük bir sermaye de yoktu.

“Ne yapacak” diye merak edenler de çoktu.

Parasızlığı dert etmeden, “enkaz devraldık” edebiyatı yapmadan sıvadı kolları.

Kimseye söz vermedi, transferi şova dönüştürmedi.

Hem futbolda, hem basketbolda.

Futbolda teknik direktör olarak “Burhanettin Basatemur” tercihi, takıma gençlik aşısı gibiydi.

Öyle oyuncular seçildi ki, geçen sezon 27.6 yaş ortalamasıyla ligde boy gösteren Karşıyaka, lige 23.4 yaş ortalamasıyla girdi.

Kadrodaki 30 yaş üstü oyuncu sayısı geçen sezon 9 iken, bu sezon 2’ye indi…

Geçen sezonki kadroda 20 yaş altı oyuncu sayısı sadece 3’tü, bu sezon 8’e yükseldi.

Yine geçen sezona göre kadrodaki 25-30 yaş arası oyuncu sayısı 6’dan 2’ye düşerken, 20-25 yaş arası oyuncu sayısı 7’den 11’ e çıktı.

Sadece zirve hesabı yapmadan, geleceğe yatırım yapıldığı açıktı.

Yani Karşıyaka’yı son durak olarak görenlerin değil, yeşil-kırmızılı vitrinde parlamak için ter dökecek gençlerin ağırlıkta olduğu bir takım oldu çıktı.

Böyle bir takımdan ilk haftalarda sahaya yansıyan görüntü, hem gelecek için, hem de şampiyonluk için umut verici.

Küçülürken, büyümek herhalde böyle bir şey olsa gerek…

Sadece futbolda da değil. Basketbol takımını Hüseyin Beşok gibi bir tecrübeye emanet eden Karşıyaka, sezona umutla bakabileceği bir kadro kurarken, Mihail Naumoski ve Murat Meriç Kunter gibi iki genç yıldız adayına kapılarını açtı. Bir de buna basketbol altyapısına yapılan çifte sponsorlu destek eklenince, “Kaf-Kaf potadaki ekolünü yeniden canlandırma” sinyali verdi.

Ayağını yorganına göre uzatınca da oluyormuş demek.

Ancak şunu düşünmeden de edemiyor insan. Son iki sezonda umut ekip, hüsran biçen, borç üstüne borç ekleyen Karşıyaka adına doğruyu bulmak bu kadar zor muydu?

Doğru adımlar daha önce atılsa, Kaf-Kaf şimdi farklı bir ekonomik tabloyla, farklı bir yerde olur muydu?

Belki de en iyisi, geçmişe sünger çekip, çizilen doğru rotada geleceğe yönelmek.