Akşam saatlerinde televizyonları açmaktan korkar olduk. Dünyada 60 bin kişiden fazlası virüsten hayatını kaybetti. İşte böyle bir günde 7 Nisan Dünya Sağlık Günü” dikkatimi çekti. Virüs belası ile ilgili değerli dostum gazeteci yazar Recai Şeyhoğlu bir not göndererek sorularını sıraladı: “Salgın ne zaman başladı? Vaka sayısı kaç? Şüpheli vakalara test yapıldı mı? Testin pozitif sonuç verdiği, yani virüs kapmış olduğu belirlenen hastaların karantina için evlerine yollandığı iddiaları doğru mu? Askeri hastaneler niçin yeniden açılmıyor? Sahra hastaneleri niçin kurulmuyor?Sığınmacılar arasında hastalığın yaygınlığı nedir? Hem evden çıkmayın deniliyor hem de toplu çalışma mekanları tatil edilmiyor? Belediyelerle niçin işbirliği yapılmıyor?”

Sorular çok, bitmiyor.

***

Bu arada çok önemli bir konu da sağlık çalışanları her dönem hayatları pahasına çalıştı. İşte Hiroşima örneği. 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atom bombası atıldığında yaşamını yitirenlerden en az 10 bininin bombadan hemen sonra bölgeye giden yardım ekipleri olduğunu, bunların başında da doktorların ve sağlık çalışanlarının geldiğini biliyorlar mı? İnsanı kurtarmak için hayatı pahasına çalışan bir doktorun ifadesi neden ciddiye alınmıyor?

Dokuz Eylül Üniversitesi Pandemi Servis Sorumlusu Doçent Doktor Yusuf Savran, “Her gün yüze yakın vaka geliyor, endişeliyim” diyor.

***

Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına bakalım: “7 Nisan tarihi tüm dünyada sağlık günü olarak anılıyor. Bu amaçla insanların sağlıklı yaşamlarına devam etme konusunda bilinçlendirmek amacı ile etkinlikler düzenleniyor. Sağlık; ruhen, bedenen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Sağlık kavramı hayatımızda hiç bir kavramla değiştirilemez veya ölçülemez. Sağlıklı toplumlar için öncelikle toplumun en küçük yapı taşı bireyin sağlıklı olması gerekir. Bireyler sağlıklı olduğunda toplumlarda sağlıklı olur. Bir ülkede hastaların tedavi edici kurumların başarısının yanı sıra halk sağlığı ya da koruyucu sağlık kurumlarının başarısı ve çalışmaları çok önemlidir.”

Korona virüs ile hastalananlar öksürük, ateş, nefes almada güçlük; ağır vakalarda ise organ yetmezliği görülebiliyor. Peki tedavisi var mı? Ne yazık ki yok. Ama bilim adamları kolları sıvadı, çalışıyor. Virüsün bir kişiden diğerine öksürdüğünde veya hapşırdığında, hatta konuştuğunda yayıldığını unutmayarak gerekli önlemleri alalım.

Sözün özü, el yıkamak ve kişisel temizlik ilk savunma hattı olduğunu unutmayalım.

Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.