Korona virüs salgını ile beraber şu ortaya çıktı ki kapitalizim “batırdı”. Özellikle ABD. Öyle böyle değil tam anlamı ile “batırdı”. Uzmanlar için bu durum normal. Çünkü bu tür salgınlar ancak istinasız halkın her bireyinin sağlıklı kalması ile aşılabilir. Sağlığı yüksek ücretlere alınan satılan bir meta haline getirmiş ABD’nin bu salgında duvara toslaması da bu sebeple normal kabul ediliyor. Doğa bir kez daha, insanlığa, sağlığın ticari bir mal değil bir yaşam hakkı olduğunu çok sert bir şekilde göstermiş oldu. Özellikle kapitalizmin savunucusu ve pazarlayıcısı da olan ABD’de karantina günleri uzadıkça ekonomik olarak en çok zararı patronlara göre oldukça fakir olan işçiler ve emekçiler gördü. Sağlığa dahi çok yüksek paralar ile kavuşabilen bir ülkede yaşıyorsanız biraz dahi parasızlık, kesin panik demek oluyor. Panik ise saçmalamaya neden oluyor. ABD’de olan “karantina kaldırılsın” gösterileri kesinlikle sağlıklı bir kafanın eseri değil.
Bu ön girişi yaptıktan sonra kaotik ülkemize geri dönersek biz neredeyiz? Bu analiz yakın zamanda hayatımızı “normale” ne zaman döner sorusuna cevapta vermiş olacak.
Madde madde durumu yazalım;
1) Gözlemlerimize göre, neredeyse yüzyıl ve özellikle son on yıllarda sürekli olarak her gün ama her gün başına bir şey gelen bir ülke olarak “facia aşılı” bir topluma dönüşmüşüz. Bu sebeple çoğumuz paranoyaları gerçekleşmiş ruh hastaları gibi mutlu bir sakinlik içindeyiz.
2) Her zamanki gibi ilk başta dini bahane ederek kişisel dogmalarını bilimin önüne koyan bazı cahil idareciler yüzünden ülkede aslında hiçte bu kadar yayılmayacak bir salgın ülkenin her köşesine yayıldı. Sonrasında salgının cahil kişileri çok daha fazla etkilediğini fark edince hepsi birden aydınlanma yaşayıp itiraz ve olay çıkarmadan anında bilimin önerilerine geri döndüler. 
3) Virüsün her eve ve hatta her “saraya” yakın olabileceği gerçeği de işin ciddiyetini anlatma konusunda çok yardım etti.
4) Kim ne derse desin, Sağlık Bakanı’mız nihayet tüm toplumun fikir birliği yapacak biri çıktı. Bir politikacının her hafta basın toplantısı yapması ve yandaş veya değil her kesimden gazetecinin sorusunu kabul etmesi de güven verdi. Toplum, Sağlık Bakanlığı’na üzerinde hala çok tartışma olsa da genel olarak güveniyor. Bu kuralların uyulmasına büyük katkı yaptı. Liderlik yönetimi ile ve ilaç stoklarını sağlayarak ta Bakanlık gerçekten harika bir iş çıkardı.
5) Sağlık sektörümüz kapitalist bir anlayışına evrilirken neyse ki tek ayaküstünde yakalandı. Ülkemizde uzun zamandır sağlığın iyi maddi gelir getireceği inancı ile özel hastaneler köşe bucak açılmışken, hasta garantili şehir hastaneleri köşe bucak kuruluyorken bu salgına yakalandık. Her ne kadar yakın zaman da sağlığın da her noktasını paralı hale getirmek için can atan yöneticiler olsa da daha kanun olarak dönüşüm tam sağlanamamışken salgının gelmesi de bir şans oldu. Her bir hastane bir gecede parasız olarak pandemi hastanesi ilan edilebildi.
6) Aynı sebeple hastane sayımız ve sağlık personel yetkinliğimiz gerçekten iyi durumda.
7) En son 4.5 milyon Suriyeli vatandaşın gelmesi dahi salgın yönetimine büyük katkıda bulundu. Suriyeli vatandaşlar sayesinde “aniden gelen devasa sağlık talepleri” ile baş etmek için yakın zamanda zorunlu eğitim almış hatta “hastanelerde kaos nasıl yönetilir?” isimli kitap serisi yazacak kadar deneyimli bir sağlık ordumuz var.
8) Salgında, makarna ve kömür karşılığı oyunu dahi veren milletimizin aza kanaat etmeye alıştırılmış ruh hali de toplumsal huzuru korumak için kullanıldı. Bedava maske veriyoruz dedikten sonra bir büyük kesim “bakın gördünüz mü nasıl çalışıyorlar” deyip rahatladı. Bu arada maskelere hala ulaşamıyoruz ama olsun gönlümüz rahat.
9)  İktidarın belediyeleri kaybetmesi de çok yararlı oldu. Rekabet bundan daha iyi bir zamanda olamazdı.
10) Uzmanların da tedavi bilgisinin de arttığını izliyoruz. Daha etkili tedaviler yapmanın da hasta olmayan insanlar üzerinde psikolojik etkisi de olumlu oldu. Devletine ve çevresine güven duyan bir toplumun çalışma isteği ve kararlılığı da yüksek olacaktır. Salgın sonrası ekonomik açığı kapamak için herkes çok daha fazlasını sarf edecektir.
11) Ekonomik sıkıntılar ile gerçekten berbat. Neredeyse her sektör durdu. Soru işaretleri ise çok fazla. Ama başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin tecrübelerinden de görünen o ki ne kadar güçlü bir bütçeniz olsa dahi etrafta bir “pandemi” dolaşırken zaten hayat duruyor. Bunun alternatifi veya kaçışı yok. En hızlı şekilde salgını bitirmenin veya hafifletmenin dışında başka bir alternatif yok.
Genel olarak durumda iyileşme olduğunu görebiliyoruz. Yeni bir dalga yaşanmaz ise Haziran içinde hayatı normale alma bölge bölge gerçekleşecek. İlçe ilçe, il il tedbirlerin yumuşatılacağı yeni bir döneme gireceğimizi öngörebiliyorum. Fakat bu normale dönme tamamen salgından önceye dönme şeklinde olmayacak. Toplum olarak yeni bir “normal” anlayışı geliştirerek olacak. Sağlıklı günler dilerim.