Yeni yıl eskisini aratacak gibi, hızlı bir giriş yaptı. Geri sayımın ardından zam yağmuru başladı. İğneden ipliğe hemen hemen her şeye zam geldi.

Açıklanan zamlara göre elektriğe yüzde 50 ile yüzde 125 arası, konutta kullanılan doğalgaza yüzde 25, ticari kuruluşlarda kullanılan doğalgaza yüzde 50, motorine 1 lira 29 kuruş, benzine 61 kuruş, otogaza 78 kuruş, köprü ve otoyollara ortalama yüzde 25, alkollü içeceklere, sigaranın Özel Tüketim Vergisi'ne (ÖTV) yüzde 47.40, halkın temel besin kaynağı ekmeklik buğday fiyatına yüzde 23 ve arpa fiyatına ise yüzde 24 zam yapıldı.

Ben yazarken yoruldum, halk yaşarken nasıl altından kalkacak bu zamların belli değil. Sokakta, işte, markette her yerde aynı konu konuşuluyor. Ekonomik kriz bir buhrana dönüştü. İnsanlar her gün daha borçlu uyanıyor. Asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan zamlar maaş günü gelmeden eriyor.

İşin kötüsü yolun sonunda bir ışık da görünmüyor.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Hiçbir vatandaşımızı fiyat artışlarının yükü altında bırakmadık.” diyor. Muhalefet zaten erken seçim olmadan bir çözüm olmayacak diye seçim hazırlığında.

***

Öte yandan Türkiye'nin en büyük iş kollarından bir olan metal sektöründen grev hazırlığı var. Aralarında Renault, Tofaş, Ford, Man, Mercedes, Arçelik ve Bosch'un da olduğu 200'e yakın fabrikada toplam 130 bin işçiyi ilgilendiren Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Grup Toplu İş Sözleşmesi'nde anlaşma sağlanamadı. Bu durum üzerine sendikalar, grev kararını tüm iş yerlerinde uygulamak için hazırlıklara başladı.

Bir önceki sözleşme yasakların gölgesinde imzalanmıştı. 24 Ocak 2018'de grev için hazırlanan metal işçilerinin grevi Bakanlar Kurulu’nun kararı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla 60 gün ertelenmek suretiyle yasaklanmış. 130 bin işçinin anayasal hakkı görmezden gelinerek yok sayılmıştı.

***

Şimdi bu ekonomik buhranın içinde metal işçileri yine greve hazırlanıyor. Aynı senaryonun yazılması, oynanması çok muhtemel, ancak bu kez değişen bir şey var. Bu grev artık sadece metal işçisinin grevi olmaktan çıkabilir. Enflasyon rakamlarıyla oynanarak cebindeki para gasp edilen asgari ücretlinin, memur ve emeklinin grevi haline dönüşebilir. Bir gözü toprağa bakan iktidar, işçilerin grevini “milli güvenliği tehdit ettiği” gerekçesi ile iptal ettiğinde karşısında milyonları bulabilir.

O yüzden muhalefetin köprüden önce son çıkışı kaçırmaması, binlerce işçinin tek nefes olduğu fabrikaları mesken tutması gerekir. Bu olacağına inancımız 2022'nin iyi olacağına olan inancımızla eş değer olsa da umut etmekten zarar gelmez.