Köprüler yaptırdım gelip geçmeye

Çeşmeler yaptırdım suyun içmeye

Kavli karar ettim alıp kaçmaya...

(Türkü)

Bugün de köprü (ler) den tutasım geldi yükümü.

Akarsular, ırmaklar üzerine gökkuşağı, deve kervanı, tren katarı gibi konulan köprülerden.

Ama uzak Kwai, Drina, Mostar'dan değil; derdim ilacım Anadolu'nun bazı köprülerinden.

Güzel Anadolu haritamızın kuzeydoğu köşesinde gezindiğimizde Fırtına, Solaklı derelerinde, Arhavi yöresinde üst geçitleri alır gözümüzü. Ne taşçısı belli, ne ustası. Ama iki-üç yüz yıldır sürdürüyorlar işlevlerini.

Dikkat ettiniz mi ya da rehberiniz dikkatini çekti mi?

Doğu Karadeniz yarım ay köprülerin çoğunda, kilit taşından aşağı, şöyle bir kulaç kadar uzunluğunda zincir sarkmaktadır. Nedir acaba o uzantının işi, işlevi?

Efendim, malum: Rize dolayları, gündüz bile alacakaranlık. Hele akşamları, geceleri, köprünün görülebilmesi için, o zincirin ucuna gemici feneri asılıyor; gündüz söndürülüp geceleri yakılıyor. İşte bu !

Yine aklınıza gelir miydi; “köprü” sözcüğü, Uygur türkçesinde, “dereden geçilecek yer” anlamındaki “köprüg” sözünden türeyip gelmede. İnsanın aklına bu sözün “köpük”le ilgili olduğu geliyor. Her yapıda olduğu gibi, “köprü” denilince de akla ilk düşen isim, yapının şairi Mimar Koca Sinan. Nasıl olmasın ki; öğrencilerinin inşa ettiği köprüler bile mimarlık tarihine geçmiştir. Sinan'ın köprüleri arasında Büyükçekmece, Silivri, Sokullu Mehmet Paşa, Odabaşı, Kapıağası, Mehmet Paşa, Vezir-i Azam Mehmet Paşa ve öğrencisi Mimar Hayrettin'in eseri olan Mostar Köprüsü öncelikle akla gelir. Türkiye, Roma dönemi köprüleri açısından, dünyanın diğer ülkelerini kıskandıracak zenginliktedir. Ülkemizdeki Roma çağı köprüleri arasında ilk akla gelenler Cendere ve Köprüçay üzerinde olanlardır. Cendere Köprüsü, Kahta'dan Nemrut'a giden yol üzerinde Kommagene kentleri halkı tarafından, zamanın Roma İmparatoru Semtimius Severus ve ailesi onuruna inşa ettirilmiş. İki yakasında Severus ile eşi Julia Domna, öbür yakasında, bu çiftin oğulları Karakalla ve Geta için birer sütun dikilmiş. Severus ölünce Karakalla, kardeşi Geta'yı öldürüp, onun adına dikilmiş olan sütunu yıktırmış. Bugün üç sütun ayakta. Köprünün iki kenarındaki duvarlarda, S. Severus'un yaşam ve başarılarını anlatan kabartma ve yazıtlar okunuyor.

Köprüçay ( Euremedon) üzerindeki köprü ise, yerli ve yabancı ziyaretçi ve raftingcilerin gözde yerlerinin başında geliyor. Buradan geçen yol, yaklaşık 15 km sonra, Torosların 1000 metre yüksek tepesinde kurulan şaşırtıcı antik kent Selge'ye kavuşuyor. Kanyona adını veren köprüye gelmişken Selge'ye uğramayı ihmal etmeyin. Prof. Dr. Bilge Umar ile ben gittiğimizde, oranın ören bekçisi Yunus bizim, buraya gelen 353 ve 354'üncü turistler olduğunuzu söylemişti. (!)

Selge, bugün arpa ekilen agorası ile bakla ekilen stadyumu ile, çanak anteni andıran tiyatrosu, surları ve tapınakları halen ziyarete ve ibadete açık gibi...

Bileceksiniz: Yurdumuzda Taşköprü, Vezirköprü, Çakıcı Köprüsü, Mıhlı Köprü, Dalaman ve Namnam Çayı köprüleri, hele Türkiye Cumhuriyeti'nin “ümran” eserlerinden Boğaziçi köprüleri birer mühendislik harikası.

İzmir'e gelince; tarihe mal olmuş Kervan Köprüsü var(dı). İzmir'e mal getiren veya İzmir'den mal götürecek deve kervanları, bu köprü yakınındaki alanlarda konaklama yapardı. Basmane ile Tepecik arasındaki Kemer semti de adını, bu namlı köprüden alır. “Şimdi yalnız resimlerde” ve eski kart postallarda...

Malabadi Köprüsü

Malabadi Köprüsü Malabadi Köprüsü

Orda başladı bitti şu garibin öyküsü

Karşı aşiretten bir kıza gönül verdi

Aşkı uğruna her gün o köprüye giderdi

Siirt'in dağlarında uçan kuşu vururdu

Fatma'yı okşadıkça gayrı sükun bulurdu

(Selçuk Alagöz şarkısı)

**

Sanat ve kültüre verdiği önem açısından öne çıkan Anadolu beyliklerinden biri Mengücekoğulları ise, diğeri Artukoğulları. Bu ikinci beyliğin başyapıtı, Diyarbakır'ın Silvan ilçesindeki Batman Çayı üstünde kurulu Malabadi Köprüsü. (Bu adın, Molla sözünün kürtçesinden veya Mal ailesinin köprüsü anlamına geldiği görüşü yaygın) Köprü, inşa (yapımın bitişi) kitabesine (yazıtına) göre 1147 yılında tamamlanmış. Banisi (yaptıranı), Artukoğullarının büyük beylerinden Timurtaş Bin İlgazi. Köprünün uzunluğu yaklaşık 150 metre, kemer açıklığı 38.60 metre. Gezi yazarlarının piri üstadı Evliya Çelebi'ye göre, bu köprünün altına Ayasofya kubbesi sığar. 8 x 0.90 metre boyundaki yazıtında kabartma olarak aslan üstünde güneş tutan bir insan figürü yer alıyor.

UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde bulunan köprünün iki geçişinde görevli odaları var. Yine Çelebi ustamıza göre, iki taraftaki nöbetçiler, odalarından ağ ve olta ile balık tutabildikleri gibi, öbür taraftakilerle rahatça sohbet edebiliyormuş. Belki daha da ilginci; bir tarafa yaklaşan kişinin ayak sesleri, diğer taraftan işitiliyormuş. Böylece, bu harika eserin korunması kolaylaşmış, düşman saldırısı engellenebiliyormuş!

Bu satırların yazarı, nice Anadolu turumda, burada çocukların milyonlarca yıl önceye ait deniz kabuğu taşılları (fosil) sattıklarına tanık oldum. Ne dersiniz: Bir zamanlar deniz buralara kadar geliyor muydu, yoksa bunlar Nuh Tufanı'ndan izler mi ?

Taç Mahal için “görmeden ölme” denir ya: Bence Malabadi Köprsü'nü görmemek büyük bir eksiklik sayılır:

Karar hakkı şeyhteydi, Fatma'nın babasında

Katı ve insafsızdı, bu aşkın karşısında

Kararlıydı zalim şeyh onları öldürmeye

Yine bir seher vakti pusu kurdu köprüye

Tabancalar patladı, sevgililer susmuştu

Malabadi Köprüsü aşka mezar olmuştu.

(Selçuk Alagöz şarkısı)

“Geçme namart köprüsünden ko aparsın su seni,

Yarla tilki gölgesinde ko yesin aslan seni.”

Bir de Sırat Köprüsü var, kolayca geçmenizi dilediğimiz...