İzmirli meslektaşım Durmuş Odabaşı’nın, haftanın ilk günü facebook'tan geçtiği “ful esinti”

başlıklı ve de resimli şu mesajı dikkatimi çekti: “Yılda 5 milyon Euro alan futbolcular değil, Nobel ödülü alan profesör Aziz Sancar’ı havaalanında karşıladığımızda adam oluruz.”

Doğru söze ne denilir ki?

Ancak bunun üzerine “takdir sözleri” edilir ya da “yıldızlı beğeni” işareti eklenir… Düşündüm, taşındım bende sevgili Odabaşı’nın bu gönderisini, süper lig takımlarımızın trilyonlar sarf ederek “içi boş yıldızlarla” doldurulan futbolumuzdaki hovardalığımız ile üç gün önce “içi tatil yorgunu vekillerle” işbaşı yapan TBMM’nin fotoğraflarını yan yana getirdim.

***

Ligin 6 haftası geride kaldı. Üç ya da dört büyüklere baktığımızda takımlardan bazıları sahaya adeta tam kadro yabancı ve sözde şöhretli oyuncularla çıktı. Milli Marşımızı söyleyecek futbolcu bile yok denilecek kadar az! Bazı teknik adamlar da tam kadro “çatıya” çıktı! Başka deyimle Sibel Can’ın “çatıya saklanmış aşk” görüntüsünde idi! Anlayacağınız “Lale Devri çocukları” gibiydiler! Urla’da komşum Işık Ersan’la birlikte yabancısı bol bir maçı izlerken sağ olsun bir arkadaşım da Sibel Can’ın meşhur ettiği o şarkıyı mırıldanmaya başladı: “Lale devri çocuklarıyız biz, zamanımız geçmiş/ Aşk şarabından kim bilir en son hangi şanslı içmiş?”

Bakalım mahzende yıllanan şarap misali yedekte bekletilen yerli oyuncularımızla ne zaman doya doya bir lig ve lig maçlarını seyredeceğiz?

***

Evet, vekillerimiz 72 günlük tatilden Ankara’ya döndü. Bu tatilde kimler “Beş karış bostan, yan gel yat Osman” demiş, kimler bölgelerinde oy aldıkları seçmenlerinin dilek ve şikayetleriyle dolu dosyaları tatil yolunda düşürmeden getirebilmiş!” bekleyip göreceğiz… Tabii ki, “futbolcunun kıvırtanı mı, yoksa siyasilerin kıvırtanlarının” boyunu postunu, kazancını, kazanç lideri olduğunu vicdan terazisine çıkarıp tartma fırsatını bulacağız; sonra da afişe edeceğiz…

Bu konuda, yani “Kıvırtmak” üzerine yine benim fıkra dosyama bir göz attım. Sizlerle yine 80’lerden kalma şu fıkrayı paylaşmak istiyorum:

Ünlü bir futbolcu büyük paralarla transfer edilmişti. Televizyonda kendisiyle bir konuşma yapılıyordu: Edindiğimiz bilgilerden, rakamlardan anlaşıldığına göre başbakandan daha çok kazanıyorsunuz.

“Tabii kazanacağım” dedi futbolcu; “başka türlü düşünülemez, çünkü ben başbakandan

daha iyi kıvırtıyorum!”

***

Hoş! Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemimizde, yani AK Parti Genel Başkanı'nın liderliğinde,

Başbakansız bir şekilde TBMM yoluna devam ediyor! Yukarıdaki fıkrada “Varsa izahı, işte mizahı”, daha doğrusu “İzahı olmayan şeyin mizahı” yapılırmış! İsterseniz ciddiye alın, isterseniz “fıkra bu!” deyip ekranlara koşup, yazılı basınımızdan da yorumlarımıza takılın!

***

Bu arada memleket son 1 yılda yapılan zamların üstüne yapılan yeni değerlendirmelerle

gelen zamların hesabı ile uğraşırken, İstanbul’daki 5.8’lik deprem hepimizi kendimize

getirdi. Millet olarak uykudan uyandık. İstanbul’daki toplanma alanlarının komikliği

ortaya çıktı. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin bir üyesi olarak Genel Başkanımız Oğuz

Tongsir’in Levent’teki tam teşekküllü TSYD tesislerimizin afet durumunda halkımıza açık

olacağını bildirmesinin de beni mutlu ettiğini söylemeden geçemem…

***

Üç gündür meclisimizin çatısı altında yükselen Adalet Yasası, hak-hukuk , yol, yolsuzluk, soylu-

luk, soysuzluk, vatan hainliği konulu tartışmaları arasında yükselen sesler de evlerimize kadar gelmeye başladı. ABD’nin Güney Sınırlarımızdaki iki yüzlülüğü ise kabuk tutan yaramızı kanattı!..

***

Bu haftaki son notum da İzmir Milletvekilimiz, sevgili meslektaşım Atila Sertel için olacak. Sertel tatil döneminde boş durmadı. Bölgemizdeki tüm sorunları dinledi; vatandaşın düğün, sünnet,

cenaze ve toplantılarına giderek gönül aldı, moral dağıttı… Dinlenmek hakkı idi. O’da, Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz’un da bulunduğu Rusya’daki bir etkinliğe gitti. “Nazım Hikmet memleket, Memleket Nazım Hikmet” diyerek Moskova’ya uzandı. Ünlü kişilerin gömülü olduğu mezarlıkta, sevgili eşi Ziynet Sertel ile birlikte Nazım Hikmet’i andı…Çok duygusal anlar yaşadığını, bu anılarını da bize resimleriyle birlikte göndermeyi ihmal etmedi… Gelecek hafta yine Gazete 9 Eylül’de ve bu köşemde buluşmak üzere sevgilerimi sunuyorum.