Haber/Nihal ÖZKEN - Çeyrek yüzyıldır kanser hastası çocukların şifa bulması için çalışan Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfı (KİTVAK), gönüllülerin ve hayırseverlerin desteğiyle sayısız önemli projeye imza attı. Türkiye’nin ilk çocuk onkoloji hastanesini, ilk hasta yakını konuk evlerini ve bölgenin ilk hücre işleme merkezini kuran KİTVAK, binlerce hayata dokundu. Kuruluşun ilk kadın başkanı unvanını taşıyan ve halen bu görevi yürüten İklil Ulueren ile konuştuk. Başlangıçtan bu yana KİTVAK’ın içinde olan Ulueren, gönüllülük ve bağış esasıyla yürütülen çalışmaları anlattı. Hayata tutunmaya çalışan çocuklara, gençlere ve onları yaşatmak için en küçük bir umuda dahi sımsıkı sarılan anne-babalara dokunabilmenin, o umutları gerçeğe dönüştürmenin eşsiz bir duygu olduğunu belirten Ulueren, “Dünyanın en büyük hazzı yardımsever olmak. Hep birlikte, el ele tutuşarak sevgimizi büyütüyor, hasta ve hasta yakınlarının yüreğine dokunuyoruz. Hayatı paylaşıyoruz” diyor.



 

  • Pek çok okurumuz biliyor ama hala tanımayanlar için KİTVAK nedir, neler yapar?

  • Dilerseniz önce KİTVAK’ın açılımından başlayalım. Tam adımız Kemik İliği Transplantasyon ve Onkoloji Merkezi Kurma ve Geliştirme Vakfı. İzmir merkezliyiz. 1991 yılında dernek olarak (KİTDER) kurulup, beş yıl sonra daha büyük projelere imza atmak düşüncesiyle vakıf haline geldik; kanser hastaları yararına fiziksel yatırımlar gerçekleştirmek ve hastaneler kurmak amacıyla. KİTVAK’ın resmi kuruluşu 24 Mart 1996. Geçtiğimiz sene 25’inci yılımızı kutladık. İlk günden itibaren muhteşem işler yapan, muhteşem eserlere imza atan vakfımızla büyük gurur duyuyoruz. Hem kentimize hizmet etmek hem de binlerce hasta ve hasta yakınına dokunmuş olmak, bize gerçekten onur veriyor.

  • Adı KİTVAK ile bütünleşen İklil Ulueren, KİTVAK heyecanına nasıl dahil oldu?

  • KİTVAK’la tanışmam 1990’lı yıllara rastlıyor. O zamanlar Tansaş’ın basın ve halkla ilişkiler koordinatörü idim. Mağazalarımıza kumbaralar koyup, biriken paraları her ay düzenli olarak KİTVAK’a aktarıyorduk. Vakfın sosyal komitesinde de görev almıştım. Zaten genç yaşlardan itibaren sosyal faaliyetlere büyük önem veren biriyim. Türk-Amerikan Derneği’nde, Halkla İlişkiler Derneği’nde, Lions kulüplerinde çalışmalarım oldu. Sokak Çocukları Derneği yararına faydalı şeyler yapmaya gayret ettim. Ayrıca KADER’in kuruluşunda yer aldım ve ilk kurucu yönetim kurulu üyelerinden biriydim. Daha sonra KİTVAK’ta Yönetim Kurulu üyeliği teklif edildiğinde, diğer derneklerle ilişkimi bırakmak zorunda kaldım. Daha doğrusu ancak fahri destekçi olarak yardım edebildim. Çünkü KİTVAK gibi büyük bir vakıfta yönetim kurulu üyesi olmak, çok ciddi bir sorumluluk gerektiriyor. Tüm benliğinizle çalışmanız lazım. O günden itibaren ana amacım, KİTVAK çatısı altında kanser hastası çocuklarımıza destek olmaya, onlara daha iyi koşullar sağlamaya çalışmak oldu. KİTVAK’ta olmaktan her zaman mutluluk ve gurur duydum. 2018-2019 yıllarında Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev almıştım. 2020 yılından itibaren de Yönetim Kurulu Başkanı’yım. KİTVAK tarihinin ilk kadın başkanı olmaktan büyük onur ve gurur duyuyorum. Bunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır, inanın. Beni bu onurlu göreve layık görenlere sonsuz teşekkür ediyorum. Çok değerli yönetim kurulumuz, mütevelli heyetimiz, icra komitemiz, aktif komitemiz ile birlikte yeni hizmetler üretmeye devam edeceğiz. KİTVAK İzmir’e daha pek çok eser kazandıracak.

HASTANEYLE TAÇLANDI

  • KİTVAK’ın bugüne kadar yaptığı çalışmalardan bahseder misiniz?

  • Çok önemli bir ihtiyaca cevap veren Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi, KİTVAK’ın taçlanmış bir projesidir. 18 Mayıs 2004 tarihinde hizmete açıldı. İnşaatı sürecinde emekleri geçen herkesi şükranla anmak istiyorum. Başta Kurucu Mütevelli Heyet Başkanımız Prof. Dr. Suat Çağlayan olmak üzere tüm Kurucu Mütevelli Heyet üyeleri, o dönemki Belediye Başkanımız Burhan Özfatura ve Sayın Valimiz Kutlu Aktaş’ı… Hastanenin açılma aşamasında da bugün rahmetle andığımız Ahmet Piriştina’nın çok değerli destekleri oldu. Gururla söylüyorum ki, Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi, Avrupa Transplant Birliği tarafından akredite edilmiş, uluslararası akreditasyona sahip örnek bir sağlık merkezi haline gelmiş durumda.

    Hastane açıldıktan sonra her geliş gidişimizde, hasta yakınlarının soğukta, yağmurda, otopark ve park alanlarında beklediklerine şahit olduk. Kiminin gidebilecek bir yeri yok, çünkü şehir dışından gelmiş, cebinde parası yok. Zaten hastasını bırakıp gidemez. Her an çağrılabiliriz diye… Konukevi projesi işte tam da bu ihtiyaçtan doğdu. Ege Üniversitesi ile bir protokol imzaladık. 30 ayda bitirme sözümüzü 22 ayda yerine getirdik. Hastanemize birkaç dakikalık uzaklıktaki KİTVAK Hasta ve Hasta Yakınları Konukevi’nin açılışını 7 Ekim 2011’de gerçekleştirdik. Sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi’nden (DEÜ) de talep geldi. Bu vesile ile 3’üncü büyük eserimiz olan yeni konukevimizi DEÜ’de, 18 Aralık 2017 tarihinde hizmete açmanın gururunu yaşadık. 41 oda, 82 yatak kapasite ile…

300 BİN KONAKLAMA

  • Konukevlerine gösterilen ilgi nasıl?

  • Çok büyük bir taleple karşı karşıyayız. Açıldıkları günden bu yana yaklaşık 300 bin geceleme yapılmış. Üniversitelerin işletmekte olduğu konukevlerimize gösterilen bu ilgi, ne kadar doğru bir projeyi hayata geçirdiğimizin göstergesi. Tedavi süreci çok uzun ve zor olan bu hastalıkta hijyen çok önemli. O yüzden hasta ve hasta yakınlarının steril bir ortamda barınması büyük önem taşıyor. Bu da gerçekleştirdiğimiz hizmetin bir başka yönü… Özetle… Konukevlerimiz çok önemli, çok hayati bir ihtiyacı karşılıyor.

  • Ve beraberinde 'Askıda Oda' uygulaması başladı. Bu uygulama Türkiye'de ilk mi?

  • Evet ama zaten hasta yakınları konukevlerimiz de bir ilk. Askıda oda hizmetimize 2014 yılında başladık. Gücümüz yettiği sürece de devam etmesini arzulamaktayız. Bu uygulama yoksul, çok düşük geliri olan veya geliri bulunmayan onkoloji hasta ve hasta yakınlarının EÜ ve DEÜ KİTVAK konukevlerinde hiçbir ücret ödemeden kalmalarını sağlıyor. Tüm konaklama masrafları vakfımız, daha doğrusu bağışçılarımız tarafından karşılanıyor. Biz zaman zaman askıda oda etkinlikleri düzenlemekteyiz. Halkımız bu konuda son derece duyarlı. İhtiyaç sahibi insanlara el uzatıyorsunuz ve onlara dokunuyorsunuz. Öyle güzel hikayeler, öyle güzel iletişimler oluyor ki… Örneğin bir hasta yakınımız, bayramı hasta olan kızıyla birlikte konukevinde geçirecekti. Eşi ve oğlu başka bir kentteydi ve onları bir araya getirmek istedik. Bu konuda Vakıf Müdürümüz Berna Öztin büyük çaba harcadı ve o aileyi buluşturduk. Baba ve oğul, bir hafta boyunca anne ve kızının yanında misafir edildi. Bunlar anlatılmaz güzellikler, harika duygular. Askıda oda pek çok aileye dokunuyor, pek çok insana ilaç oluyor, deva oluyor ve olmaya devam edecek. Sürekliliği olan bu projeyi her yıl biraz daha geliştirmek istiyoruz.

  • Bir de Hücre İşleme Merkezi'niz var…

  • Evet. O da pandemi döneminde, daha doğrusu pandemiye rağmen gerçekleştirdiğimiz çok büyük bir yatırım. Hasta çocuklarımızın kök hücre nakli tedavilerindeki standartları yükseltmeyi amaçlayan ve bölgemizde bir ilk olarak bizim için gurur kaynağına dönüşen önemli bir hizmet. Biz bu projeye başladıktan sonra, alınan pandemi tedbirleri nedeniyle kısıtlamalar başlamıştı. Vakfımızın tüm faaliyetleri ve etkinlikleri durduruldu. Fakat bu projeyi bitirmeliydik. Gece-gündüz demeden, evlerimizden de olsa, inançla ve azimle çalışarak başarıya ulaştık. Tüm yasaklara, kısıtlı kaynaklara ve zor sürece rağmen 14 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan bu merkezimizi 26 Şubat 2021’de açmayı başardık. Bu merkez ve kavuştuğu standartlarla hastane, dünya ile entegre olarak çalışmalarını hızlandırdı. Artık bizim çocuklarımız da Amerika'da, Avrupa’da tedavi gören çocuklarla eşit kalitede hizmet alabilecekler. Ayrıca uluslararası bir kalite göstergesi olan JACIE (Joint Accreditation Committee) akreditasyon kalite belgesi almak için başvuru çalışmaları başlatıldı. Hastane, bölgemizde pediatrik tedavilerde JACIE akreditasyonuna sahip ilk hastane olacak. Bundan daha büyük bir mutluluk ve gurur düşünebiliyor musunuz?

  • KİTVAK için bağışlar çok önemli… Potansiyel bağışçılara ne söylemek istersiniz?

  • İnsanlara dokunabilmek, hasta ve hasta yakınlarımızın ihtiyaçlarını giderebilmek, onlara destek olabilmek, üzüntü ve hüzünlerini bir nebze olsun azaltabilmek, kalbinizde onlara yer açmak ve bunu onlara hissettirip hayata umutla bakmalarını sağlamak, gerçekten de dünyanın en güzel duygusu. Özellikle de hasta çocuklarımızın iyileştiği süreçlerde ve hastaneden taburcu oldukları zamanlar, bu duygu anlatılamaz bir boyuta ulaşıyor. İşte biz bu güzel duyguyu hem yaşıyor hem de çevremize yaşatmaya çabalıyoruz. Hayırsever insanların her zaman gönülden iyilik yapmalarını isterim. Bunu tavsiye eder ve öneririm. Çünkü iyilik yapmak bulaşıcıdır. Bağış yapmak, yardımsever olmak dünyanın en büyük hazzını yaşamaktır. Hayat paylaşarak güzeldir.

Hayatı paylaşıyoruz

  • Yakın zamanda ses getiren bir defile düzenlediniz. Getirileri neler oldu?

  • Bugüne kadar KİTVAK yararına onlarca etkinlik yaptık. Ama tüm geliri “Askıda Oda” projesine aktarılan defilemiz gerçekten müthiş ve çok sıra dışıydı. 'Zerzevan’dan Agora’ya-Doğu’dan Batı’ya Sevgi Yolu' adını taşıyan bu etkinlikte, Diyarbakır’daki üç bin yıllık Zerzevan Kalesi kazılarından çıkarılan takı ve motiflerden esinlenerek hazırlanmış antik dönem takı koleksiyonunu sergiledik. Son yılların en çok konuşulan sosyal sorumluluk projelerinden biri oldu bu defile. Bu sayede yeni bağışçılarla tanıştık. Hep birlikte, el ele tutuşarak sevgimizi büyütüyor, hasta ve hasta yakınlarının yüreğine dokunuyoruz. Hayatı paylaşıyoruz.

Pek çok öykü yaşanıyor

  • Eminim sizi etkileyen pek çok hikaye biriktirmişsinizdir. Bunlardan birkaçını bizlerle paylaşır mısınız?

Yaşadığımız pek çok anekdot, pek çok olay var. Etkilendiğimiz pek çok öykü var. Zaman zaman hastaneye gittiğimizde, oradaki hasta yakınlarıyla diyaloglarımız var. Örneğin 16-17 yaşlarında genç bir hastamız vardı. Yeni yıl kutlaması sırasında gördüm o genci. Kesinlikle kutlama yapacağımız alana gelmek istemedi. Annesi benden rica etti; “Lütfen siz gelip konuşur musunuz? Belki sizi dinler ve gelip pastasını yer, eşlik eder etkinliğe ve biraz olsun mutlu olur” diye… Gittim sevgili oğlumuzun yanına. Onunla sohbet ettim bir süre. Sonra, “Lütfen pasta keserken aramızda ol. Annenle birlikte dua edelim. Ben de senin için dilekte bulunacağım ve dua edeceğim. İyi olacağına eminim” dedim. Geldi benimle. Yanıma oturdu. Bir elini ben, bir elini annesi tuttu. Ve pasta kesilip mum üflenirken üçümüz birlikte dilekte bulunduk. Biliyor musunuz, o çocuğumuz şimdi üniversiteyi bitirdi ve çok sağlıklı. Bunlar anlatılmaz güzel duygular, böyle çok çeşitli duygular yaşıyoruz.

Bir tanesi de Afgan bir aileyle ilgiliydi. Savaş nedeniyle Afganistan’dan çocuklarıyla kaçan bir aile… Hatırladığım kadarıyla beş çocuklu bir aileydi. Bir oğulları sınırdan geçerken vurularak öldürülmüş. Baba, anne ve diğer çocuklar önce Ankara’ya, sonra İzmir’e gelmişler. İzmir’e gelme nedenleri, çocuklarının kansere yakalanması… İzmir’e geliyorlar ve Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi’nde tedaviye başlanıyor. Bu arada babaları vefat ediyor ve çok yoksul bir aile olduğu için bizim Askıda Oda hizmetimizden yararlanmak istiyorlar. Biz de derhal EÜ KİTVAK Konukevi’mize aldık onları. Askıda Oda üzerinden tüm konaklamaları KİTVAK tarafından karşılandı. Bir yıl kadar kaldılar burada. Öyküleri ta Kanada’ya kadar ulaşmış. Sonunda konukevi müdürümüzün de destekleriyle Kanada’ya iltica ettiler. Bir gün bir belgesel izliyordum televizyonda ve orada Latifa’yı gördüm. Kendilerine minik bir ev verilmiş; bir iş bulmuş. Çocukları da okula gidiyor. Bizim Askıda Oda’dan yararlanan ve hasta olan oğlu iyileşmiş. Bunu gözyaşlarıyla izledim televizyonda. O kadar mutlu oldum ki size anlatamam.