Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

(Ataol BEHRAMOĞLU)

Ali Uçar, İzmir’de bir fabrika işçisiydi. Fabrikaya gelip giderken metroyu kullanırdı genellikle.

Yolculuğu boyunca kitap okumaktan büyük keyif alırdı. Bundan beş yıl önceydi… Fabrika dönüşü yine kitabını açtı, okumaya başladı. Uçar, bir kadın tarafından gizlice fotoğraflandı. Fotoğraf, “Entel olacağım, kız tavlayacağım diye kendini yırtan İZBAN kekosu, terliklerine bayıldım” sözleri ile sosyal medyada paylaşıldı!

***

Arkadaşlarının uyarısıyla paylaşımdan haberdar oldu Ali Uçar. Çok düşündü yanıt verip vermemekte. Sonra, paylaşıma şu yanıtı verdi facebook hesabından: "Arkadaşlar fotoğraftaki şahıs benim ve hiç utanmıyorum. Karşımda oturmuş olan kıza veya çevremde hiç kimsenin namusuna bakmadığım için. Evet ben cebi çok zengin bir insan değilim. Hatta 6. sınıftan terkim. Annem babam ayrı. Toplumun huzurunu kaçıran soytarı olmadım. Çalmıyorum. Çalışarak kazanıyor, param yettiğince kitap almaya, kütüphaneye gitmeye çalışıyorum. Çok utanç duyuyorum, böyle bir insan olduğum için. Elbisem kirli, terliğim bindiğim metroya uygun değil. İşte zihnimi kirletmiyorum. Utanıyorum. Ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti. İnsan olmayı. Hayvanlaşıp çevremi kirletmiyorum. Üzgünüm, utanıyorum.”

***

Giyimi kuşamıyla “Terlikli İzban kekosu” diye alaya alınan o Ali Uçar şimdi kitap yazdı!

Adını da “Kitap Yüreğe Dokununca” koydu. Dr. Ebru Candar bu girişimini Twitter’dan duyurdu. Muhteşem bir destek yağdı Ali Uçar’a. 33 yaşındaki Ali Uçar, “Beyaz Show”a katıldı. Beyazıt Öztürk’e trajik hayat hikayesini anlattı. Okumayı asla bırakmadığını, hep kitap aldığını, kitaplardan, hayattan bir şeyler öğrenmeye çalıştığını ifade etti.

“Kitapları sevin, hepiniz birer kütüphane kurun” dedi uzatılan mikrofona, konuklardan büyük alkış aldı. Kendisine kitap hediye etmek isteyenler oldu. Uçar ise, “Terliğim değil, kitap okumam örnek olsun. Ben cebimdeki parayı kitapçıya vererek mutlu oluyorum” cevabıyla teşekkür etti.

***

Ali Uçar’ın yazarı olduğu kitabın tanıtımına da yer verelim yazıda: “Acı doğru kalpte edebiyata, doğru kafada felsefeye dönüşür. ‘Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar.’

Alduos Huxley'nin bu sözü, yaşanmışlıktan alıntıdır, aslında ve insanlık yok olmadığı müddetçe geçerliliğini koruyacaktır. Çünkü insanlardaki farklılıklar hep bir ön yargıyı da beraberinde getirmiştir. İnsan, kendine benzemeyene, kendinden olmayana ve farklılıklarıyla yaşayanlara karşı hep bir acımasızlık içerisindedir ve bu nedenledir ki hep yanılır. Bu kitap belki de bir yanılgının en güzel cevabıdır okurlara. Umutsuzluğun, ürkekliğin, dostluğun, inancın ve en çok da aşkın en güzel haliyle örneklendiği bu kitap, yüreğimize dokunacak cinsten...”

***

Benjamin Franklin ne güzel söylemiştir: “Öldükten sonra unutulmak istemiyorsanız ya okumaya değer birşeyler yazın ya da yazılmaya değer bir şeyler yapın."

Ali Uçar da, bir kitap yazdı; “Kitap Yüreğe Dokununca”

O yüreğine dokunan yürekler çok olsun!

Unutma Rıfaz Ilgaz Hoca’nın “Karartma Geceleri”ndeki şu sözünü;

“Sen küçülmezsin kitapları sevdiğin sürece!..”

Kitap yüreğe dokundu!..