- Milletin seçtiğine, üç kez üst üste İstanbul'u kazanan ve siz takdir ederseniz Türkiye'nin bundan sonraki Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu'na darbeye giriştiler. Tayyip Bey'e buradan sesleneyim. Kırşehir'de, Anadolu'nun ortasındayız. Koca bir meydan 'İstifa' diye inliyor. 23 yılın sonunda bu şehir, İstanbul, Türkiye başka bir tercihte bulunmuş. Tarihe, yıllarca iktidar kalmış birisi olarak geçmek varken, darbeci olarak geçmek, milletle inatlaşarak geçmek, siyasi hayatının sonuna bir darbenin başı olarak geçmenin sonu budur işte. Meydan 'İstifa, istifa' diye inliyor.
- Türkiye, ancak ve ancak kayıtsız ve şartsız adaletin hakim olduğu bir ülke olursa, berekete, refaha ve bolluğa kavuşur. Biz, Türkiye’yi sadece yönetmek için değil, onarmak, iyileştirmek, kalkındırmak için yola çıktık. Bu yolun adı adalettir. Bizim davamız, milletin yüreğinde hissettiği işte bu adalet davasıdır.
- Siyaset fena halde futbola benzetiliyor. Son maçı yıllar sonra büyük bir farkla biz kazandık, Reis'iniz topu almış koltuğunun altına koymuş eve doğru gidiyor. Soruyorsun 'Ben kaybettim topu keseceğim' diyor 'Reis, kaybettiniz yaşlandınız, yoruldunuz ama topu kesmeyin verin biz maça çıkacağız' deyin. Korkakların, hazımsızların partisi olarak tarihe geçeceksiniz, reisin peşinden gidin AK Partililer, yok siyaset yapacaksınız topu alın elinden, gelin sahaya. Hodri meydan, kim kazanacak, millet karar versin!
- Bu ülkede herkes kendine göre bir beka tanımı yapıyor. Esas beka sorunu yabancı ülkelerin Türkiye'de hayal kurması değil, esas beka sorunu bu ülkenin gençlerinin dünyanın diğer ülkelerinde hayal kurmasıdır. Tüm gençlere söz veriyorum; iktidar değişecek, Avrupa'ya vizesiz girilecek. Tarımda da geçimde de adalet gelecek, kısa çöp uzun çöpten, bu meydan uzun adamdan, vatan evlatları bakan evlatlarından hakkını alacak, söz veriyorum.
- Erdoğan, Ekrem Başkan'ın 31 yıl önce alnının teriyle aldığı diplomayı sırf kendisine rakip olacak diye iptal ettirdi ya gençler de Erdoğan'ın olmayan diplomasını soruyorlar. Diyorlar ki, 'Diplomasız Erdoğan.' Gençler bu diplomasızı ilk seferde göndermeyi, diplomasını elinden aldığını Cumhurbaşkanı yapmaya var mıyız?
- Senin Filistin hassasiyetin yok, Trump korkusu var. Hem bu Erdoğan hem de bunu Dışişleri Bakanı TikTok'çu Hakan. İsrail Filistin'in canına okudu, tık yok. Trump Netanyahu'ya gaz veriyor, !Gazze'yi otel yapacağım, Filistinlileri süreceğim! diyor, bunlarda tık yok! Neden, Erdoğan'dan sonra Cumhurbaşkanı olacak TikTok'çu Hakan. Kendi döneminde MİT'in bütün verilerini çaldırandan, devletin bütün bilgilerini, vatandaşın TC numaralarını çaldırandan, sıkışınca 'Suriye'ye geçer, iki bomba Türkiye'ye atar, savaş çıkarırız' deriz adamdan Cumhurbaşkanı olmaz. Hadi orada, pabucumun TikTok'çusu Hakan.
- Gençler, Erdoğan sizi sevmiyor. Niye, fakirsiniz de ondan. Erdoğan zengin sever, zengini destekler, fakiri, yoksulu, emekliyi, emekçiyi asla desteklemez.
EKREM İMAMOĞLU'DAN ÇARPICI İFADELER
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da Kırşehir Cacabey Meydanı’nı hınca hınç dolduran on binlere Silivri’deki hücresinden seslendi.
“Adaletin terazisi bu topraklarda çok uzun zamandır dengede değil,” diyen İmamoğlu şunları söyledi: “Hayatımızın her alanında adalet arıyoruz. Mahkemelerde adaletin terazisi eşit tartmıyor. Elde ettiğiniz gelirde, ödediğiniz vergide adalet yok. Hayatımızın her alanında bir yangın var. İktidar sahipleri, orman yangınlarını söndüremiyor. Mutfaktaki yangını söndüremiyor. Adalet sistemindeki yangını söndüremiyor. Gençlerin, kadınların, emeklinin, işçinin yüreğindeki yangını söndüremiyor. İktidar sahipleri, milletin yüreğindeki yangını söndüremiyor. Çürümüş bir sistemin esiri olmuş, sorumluluk almayan, her hatasında suçlu arayan bir iktidarla karşı karşıyayız.”
“Türkiye böyle büyüyemez, böyle güçlenemez” diyen İmamoğlu, “Türkiye, ancak ve ancak kayıtsız ve şartsız adaletin hâkim olduğu bir ülke olursa, berekete, refaha ve bolluğa kavuşur. Biz, Türkiye’yi sadece yönetmek için değil; onarmak, iyileştirmek, kalkındırmak için yola çıktık. Bu yolun adı adalettir. Bizim davamız, milletin yüreğinde hissettiği işte bu adalet davasıdır. Bizim davamız, yalnızca bir kişinin özgürlük hakkını değil; Türkiye’nin tüm vatandaşlarının adil, eşit, özgür ve onurlu bir hayat sürdürebilmesini kapsar. Beni dört duvar arasına da koysalar; fikirlerimi, umutlarımı, Kırşehir’e olan sevgimi hapsedemezler. Sizlerle birlikte kurduğumuz güzel yarınların hayali hâlâ ayakta. Adil bir Türkiye’ye ulaştığımızda, birbirimize bakacağız ve ‘biz başardık’ diyeceğiz. Ve işte o zaman her şey çok güzel olacak” ifadelerini kullandı.
Alana üzerinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ve Ekrem İmamoğlu'nun fotoğrafının yer aldığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" yazılı afişin yanı sıra hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in fotoğrafının yer aldığı "Unutmayacağız" ve "İmamoğlu'na Özgürlük" yazılı afişler asıldı.
BEYOĞLU BELEDİYESİNE OPERASYON
Bu sabah Beyoğlu Belediyesi'ne yönelik düzenlenen operasyonda Belediye Başkanı İnan Güney'in de aralarında bulunduğu 44 kişinin gözaltına alındı.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mektubu Kırşehir İl Başkanı Şeref Baran Genç tarafından alanı dolduran on binlere okundu.
EKREM İMAMOĞLU: SİZLERE ÖZGÜRLÜĞÜN HASRETİYLE SESLENİYORUM
İmamoğlu mektubunda şu ifadelere yer verdi:
“İç Anadolu’nun kadim kenti güzel Kırşehir, benim güzel hemşerilerim, sevgili vatandaşlarım, kıymetli hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler, canım çocuklar… Bozkırın tezenesi rahmetli Neşet Ertaş’ın güzel memleketi Kırşehir’e Silivri’den selam olsun. Hepinizi özlemle kucaklıyorum. Merhaba. Kırşehir, tam 39 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin sosyal belediyecilik anlayışına kavuştu. Tam 39 yıl sonra icraatçı ve halkçı belediyecilikle tanıştı. 2019 yılından bu yana Kırşehir için canla başa çalışan Selahattin Ekicioğlu Başkanıma yürekten teşekkür ediyorum.
Sizlere özgürlüğün hasretiyle sesleniyorum. Yüz yüze olamasak da her birinizin sesini duyuyorum. Kalbinizdeki, yüreğinizdeki adalet arayışını hissediyorum. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, adaletin terazisi bu topraklarda çok uzun zamandır dengede değil. Hayatımızın her alanında adalet arıyoruz.
"MAHKEMELERDE ADALETİN TERAZİSİ EŞİT TARTMIYOR"
Adaletsizlik, yalnızca bana, millet iradesinin seçtiği CHP’li belediye başkanlarına ve yol arkadaşlarıma yapılmıyor. Bir büyük adaletsizlik emeği çalınan işçiye, alın terinin karşılığını alamayan çiftçiye, hayatını çalışmakla geçirmiş emekliye, düşüncelerini özgürce ifade etmek isteyen gence, iş hayatında yer almak isteyen, sokaklarda korkmadan dolaşmak isteyen kadınlara da yapılıyor.
Mahkemelerde adaletin terazisi eşit tartmıyor. Elde ettiğiniz gelirde, ödediğiniz vergide adalet yok. Kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine herkes eşit olarak ulaşamıyor. Devletin kaynaklarından, bir avuç ayrıcalıklı zümre hariç kimse yararlanamıyor.
Güzel ülkemizin her yanında adaletsizlik kol geziyor. Güzel ülkemizin her hanesinde adaletsizliklerin acısı yaşanıyor. Hayatımızın her alanında bir yangın var. İktidar sahipleri, orman yangınlarını söndüremiyor. Mutfaktaki yangını söndüremiyor.
"ÇÜRÜMÜŞ BİR SİSTEMİN ESİRİ OLMUŞ BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Adalet sistemindeki yangını söndüremiyor. Gençlerin, kadınların, emeklinin, işçinin yüreğindeki yangını söndüremiyor. İktidar sahipleri, milletin yüreğindeki yangını söndüremiyor. Çürümüş bir sistemin esiri olmuş, sorumluluk almayan, her hatasında suçlu arayan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Türkiye böyle büyüyemez, böyle güçlenemez. Türkiye, ancak ve ancak kayıtsız ve şartsız adaletin hâkim olduğu bir ülke olursa, berekete, refaha ve bolluğa kavuşur. Biz, Türkiye’yi sadece yönetmek için değil; onarmak, iyileştirmek, kalkındırmak için yola çıktık.
Bu yolun adı adalettir. Bizim davamız, milletin yüreğinde hissettiği işte bu adalet davasıdır. Bizim davamız, yalnızca bir kişinin özgürlük hakkını değil; Türkiye’nin tüm vatandaşlarının adil, eşit, özgür ve onurlu bir hayat sürdürebilmesini kapsar.
Biz, bu haklı adalet ve hürriyet davasının neferleri olarak biliyoruz ki, herkes için ve her yerde önce adalet önce hürriyet demeden hayalimizdeki Türkiye’ye ulaşamayız. Bu yüzden hep birlikte, hep bir ağızdan ve daima şu parolayı söyleyeceğiz: Herkes için, her yerde; önce adalet, önce hürriyet.
"BENİ DÖRT DUVAR ARASINA DA KOYSALAR..."
Sizinle birlikte hayal ettiğimiz Türkiye, sadece adaletli bir yargı sistemine değil, aynı zamanda dengeli bir kalkınmaya, üreten ve refahı adil paylaşan bir düzene sahip olacak. Milletimizle birlikte demokrasinin, adaletin, refahın, istikrarın ve barışın hüküm sürdüğü bir Türkiye hayali için gece gündüz çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz.
Yıllardır çektiğimiz acılara tuz basan değil, merhem olan bir siyaseti yürütmeye devam edeceğiz. Beni dört duvar arasına da koysalar; fikirlerimi, umutlarımı, Kırşehir’e olan sevgimi hapsedemezler.
Sizlerle birlikte kurduğumuz güzel yarınların hayali hâlâ ayakta. Adil bir Türkiye’ye ulaştığımızda, birbirimize bakacağız ve ‘biz başardık’ diyeceğiz. Ve işte o zaman her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."
ÖZGÜR ÖZEL KIRŞEHİRLİLERE SESLENDİ: SİZE MİNNETTARIM
Hafızaları tazeleyelim, nerede olduğumuzu bilelim. Burası Kırşehir. Burası 1954 seçimlerinde Osman Bölükbaşı iktidara karşı 4 milletvekilinin dördünü de kazandığında cezalandırılan, ilçe yapılan, bir başka ile bağlanan ve iradesine kafa tutulan bir şehirdir. Ama Kırşehir, tüm Türkiye’ye göstermiştir ki irade milletindir, millet ne derse o olur. 2019’da Kırşehir’i kazandığımızda herkes şaşırdı. Oysa ki biz Kırşehir’e, Kırşehir bize yabancı değildi.
1973’te, 1977’de, 1989’da burayı kazandık. Kırşehir’de kente dokunan, iz bırakan ne varsa Kırşehir’deki Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanlarının eseridir. Ama şunu söyleyelim. Hangi partiden olursa olsun, değil mi ya? Bu milletin oylarıyla, sizin oylarınızla seçilmiş, Kırşehir için taş üstüne taş koyandan, Kırşehir’e emek verenden, hangi siyasetten olursa olsun hepsinden Allah razı olsun. Sonra 2019’da doğru bir adayla, Kırşehir’in bir evladıyla, duruşuyla, sevgisiyle, şivesiyle sizden olan, Selahattin Başkanımızı sizlere emanet ettik.
Yüzde 44 ile göreve geldi. 5 yıl arı gibi çalıştı, sağlığını hiçe saydı, bir yandan hastalıkla boğuştu ama bir yandan sizin için çalıştı. Bu dönem siz onu yüzde 53 rekor oyla seçtiniz. Size minnettarım, başkanıma minnettarım.
Elbette başkanın en zor zamanında partinin birlik, beraberlik içinde, onun arkasında durması gerektiği zaman inisiyatif alan, görevi kabul eden, sahip çıkan, değerli kardeşim, meslektaşım Şeref Baran Genç’e teşekkür ediyorum. Onunla omuz omuza Meclis’te hep birlikte çalıştığım çalışkan Metin İlhan’a teşekkür ediyorum.
"47 GÜN BİLE DAYANAMADILAR"
Biz kazanıyoruz, kaybediyoruz ama öyle ya padişahlıktan gelen bir düzenden Cumhuriyet’e geçmişiz. ‘Milli irade’ demişiz. ‘Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir’ demişiz. İşte o vakit millet ne derse o olur. 47 yıl Türkiye’de birinci parti olamadık. Suçu başkasına atmadık. Başka yollara sapmadık, darbeden, muhtıradan medet ummadık.
Ne zamanki bu iktidara karşı bile darbeye kalkıştılar, ‘Sandık ne derse o olur. Fırsatçılık yok, darbenin karşısında, milletin seçtiğinin arkasındayız’ dedik. Bizim 47 yıl sonunda sizler sayesinde, milletimiz sayesinde, sizlerin takdiriyle 47 yıllık özlemimiz, 31 Mart günü sona erdi. Artık kurulduğu gün gibi o gün de bugün de Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi oldu.
Ama maalesef bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, demokrasiye inancı, birileri 47 ay gösterecekti. Cumhurbaşkanlığı seçim takvimine 47 ay vardı, bırakın 47 ay, 47 gün bile dayanamadılar. Çünkü onlar demokrasiyi işlerine gelince binilecek, işlerine gelince inilecek bir tren, bir tramvay diye gördüler. Milletin seçtiğine, biraz önce mektubunu dinlediğiniz, 3 kez üst üste İstanbul’u kazanan ve siz takdir ederseniz Türkiye’nin bundan sonraki Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’na darbeye giriştiler.
AKP’Lİ GENÇLERE SESLENDİ: “TOPU ELİNİZE ALIN"
Tayyip Bey’e buradan sesleneyim, Kırşehir’deyiz, Kırşehir’de Anadolu’nun ortasındayız. Yazın ortasındayız. Koca bir meydan ‘istifa’ diye inliyor. 23 yılın sonunda birçok seçim kazanılmış. Bu meydanlar sizin için dolmuş. Bu şehir günü gelmiş seni de bağrına basmış ama şimdi bu şehir başka bir tercihte bulunmuş. İstanbul başka bir tercihte bulunmuş, Türkiye başka bir tercihte bulunmuş. Tarihe yıllarca iktidarda kalmış birisi olarak geçmek varken, darbeci olarak geçmek, milletle inatlaşarak geçmek, siyasi hayatın sonuna bir darbenin başı olarak geçmenin sonu budur işte. Meydan ‘istifa, istifa’ diye inliyor.
Buradan, Kırşehir’den, Kırşehir’deki AK Partililere, Kırşehir’in AK Gençliği’ne, Türkiye’deki AK Parti’nin gençlik kollarına sesleniyorum. Siyaset fena halde futbola benzetiliyor. Yıllarca Genel Başkanınızla, reisinizle top oynadık. Kazandı. Biz de saygı duyduk. O yönetti, siz de o partideydiniz. Son maçı yıllar sonra büyük bir farkla biz kazandık. Her seferinde siz kazandığınızda bunun keyfini çatarken, keyfini sürerken, bu sefer biz kazandık. Reisiniz, Genel Başkanınız topu almış, koltuğunun altına koymuş eve doğru gidiyor.
Soruyorsun, ‘Ben kaybettim, topu keseceğim’ diyor. Soruyorsun, ‘Daha maç yok’ diyor, ‘Sahayı kapattım’ diyor. Bu hem kendisinin yaptığı bir ayıptır ama bu AK Parti’nin gençlik kollarına da AK Parti’deki siyasetçilere karşı da bir güvensizliktir. Şunu deyin, deyin ki ‘Reis’ deyin, ‘Genel başkanım’ deyin, ‘Olabilir, kaybettiniz, yaşlandınız, yoruldunuz. Ama topu kesmeyin, verin biz maça çıkacağız’ deyin. AK Parti’nin gençleri, belki bu seçimi kaybedersiniz. Belki bundan sonra birkaç seçim kaybedersiniz.
Ama tarihe kazanınca oynayan, kaybedince topu alıp kaçan, topu kesenler olarak geçmezsiniz. Bu utancı Türkiye’ye yaşatmayın. Var mısınız, çıkın karşımıza. Korkakların partisi, hazımsızların partisi, oyun bozanların partisi olarak tarihe geçecekseniz, reisin peşinden gidin. Yok gerçekten siz siyaset yapacaksanız, topu alın elinden, gelin sahaya. Hodri meydan. Kim kazanacak millet karar versin.
"AK PARTİ MİLLETVEKİLİ ŞİMDİ DE KIRŞEHİR’E DADANMIŞ"
Şimdi bu Kırşehir’in bir derdi daha var. O da aşağıdan da seslendi. Belediye Başkanım hem geçen gün geldi anlattı, hem bugün ben çağırdım, tekrar konuştuk. Burada büyük bir sorun var. Dört yanını madenlerle sarmışlar. Koza Altın burada, Cengiz burada, Rönesans burada. Maşallah, maşallah... Bu Beşli Çete denen 40 Haramiler’in de Kırşehir’de büyük itibarı var hakikaten.
Adınızı duyunca millet deliye dönüyor, ne yaptıysanız? Şimdi her tarafı sarmışlar. Bir de bizim Somalı madenciler vardı. İki asgari ücret verecek, fazla mesaiyi ona sayıyor. Her türlü hakkını ona sayıyor. Çocukları perişan ediyor. Yalınayak yürüdüler ya Ankara’ya kadar, gördünüz değil mi? Gittiler; yerlerde yattılar, parklarda yattılar. Onların hakkını vermeyen bir Fernas vardı, Fernas. Neymiş? Ferhat Nasıroğlu, AK Parti’nin Milletvekili.
O dadanmış şimdi Kırşehir’e. Şimdi bu Fernas’la birlikte Demir Export ortaklık yaptılar. Kırşehir’e gelmişler. Başkan ve İl Başkanı, Milletvekili bütün bu sorunları dile getirdiler. Ama buradan bir kez daha söylemek, sizin bildiğiniz Türkiye’ye duyurmak çok önemli. Şimdi bunlar 8 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda altın arayacaklar.
ÇED süreci devam ediyor. Yılda 37 milyon ton kazı yapmanın, 1,5 milyon kamyonun tur atmasının yılda 552 patlama… Toplam ne kadardı Başkanım sen bugün söyledin patlayıcı? 7 milyon ton patlayıcı… Kırşehir’in dibinde patlatacaklar. Tabii 17 yıl boyunca toplam yüzde 99’u mera vasfında bu arazinin ve 2 bin aile hayvancılık yapıyor.
Şimdi buna karşı Seyfe Gölü zaten kurudu, canlanma umudu kalmayacak. Göle gelen kuşlar, gölü bulamayıp gidip oradaki onların yapacağı suni göletlere, atık göletlerine konacak. Göçmen kuşlar da zarar görecek. Öyle olunca doğanın yanında olan, insanın, kurduğun, kuşun yanında olan, çevrenin yanında olan, sonuçta bu altının üstünde oturanlar bizleriz. Gelecekte biliyorsunuz bunlar devlet hakkı yüzde 2. Bir çizelge ile altında ortalama yüzde 15’i burada kalıyor, yüzde 85’i yurt dışına gidiyor.
O yüzden AK Parti döneminde çıkan bu kanunlarla bu altınlar bu teknoloji ile çıkacağına Kırşehir bunun üstünde otursun, günü gelince yüksek teknoloji ile ihtiyaç olunca torunlarımız bu altınları kullanır. Kırşehir’in suyuna, kurduna, kuşuna, insanına; hepinizin sağlığına sonuna kadar sahip çıkmaya devam edeceğiz. Kırşehir’de yazın ortasında, akşamın bir vaktinde ayakta, omuz omuza bu koca meydanı dolduranlara, bu güzel eylemi yapanlara helal olsun. Hepinize yürekten helal olsun.
"TARİHİN EN BÜYÜK SKANDALI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Gençler niye kızıyor biliyor musunuz? Tarihin en büyük skandalıyla karşı karşıyayız. Bu meydanda dünya kadar diploması olan, işi olmayan genç var. Hepinizin ailesinde, yakında bu çocuklar var. Bunlar önce FETÖ'cülere soruları defalarca çaldırdılar. 2010 yılında KPSS’yi iptal ettirdiler. Bu sene yahu 14 yaşında pırıl pırıl çocuklar ya.
14 yaşında. Onların girdiği LGS sınavına şahidi karıştırdılar. Sonra Tayyip Bey bu rezillikten kendini sıyırmak için vay efendim imam hatiplere laf ettin ben. Yahu imam hatiplere laf ettirmek değil, sen imam hatiplerin geleceğini kararttin. 1 milyonun üzerinde genç var. Hepsi bizim evladımız. Ama öyle bir şey yaptı ki bütün imam hatipleri sanki sorular çalınmış da o çocuklara verilmiş gibi, bütün diyelim ki adam ak partili birinin evladı, kendi çalışsa başarsa o da şaibe altında kaldı.
Esas kötülüğü sen zaten bunlara yaptın. Ve sonra da tutup imam hatip edebiyatı yapıyorsun. Türkiye’de saflar imam hatipliler, olmayanlar değil, Türkiye’de saflar efendime söyleyeyim ak partililer, CHP’liler diye değil, Türkiye’de safları şöyle ayırdınız, şöyle ayırdınız.
Kırk Haramilerin safları, 40 milyon insanın safları. Bir taraftan ak Parti’nin kara düzeni şudur, bir tarafta yediği önünde yemediği arkasında bir eli yağda bir eli balda bakan evlatları, bir tarafta onların sırtında taşıyan vatan evlatları. Size söz veriyorum, söz veriyorum. Ak Parti’nin kara düzeni bitecek. Bu ülkede mahkemede de adalet gelecek, vergide de adalet gelecek, tarımda da adalet gelecek, geçim imde de adalet gelecek.
Bu ülkede gerçek eşitlik olacak, kısa çöp uzun çöpten, bu meydan uzun adamdan, vatan evlatları bakan evlatlarından hakkını alacak. Söz veriyorum. En son suçu birbirlerine atıyorlar ve bilgi teknolojileri kurumu imzaları çaldırmış, takdir ettirmiş böylelikle soru çalmaya gerek kalmamış. Sistemi komple çalmışlar, isteyene direk diplomayı yazmışlar.
Okula gitmeden, de üniversitenin kapısından girmeden, böyle dirsek çürütmeden, emek vermeden yemek yemeye başlamışlar. Bu milletin diplomalı evlatları işsiz gezerken yandaşına diploma basanlara yazıklar olsun. Tayyip Erdoğan bu ülkede kul hakkı yiyenleri himaye etmektedir. Haksızlık yapanları, rüşvetle diploma dağıtanlar, o diplomayla yükselenleri kayırmaktan, onları kollamak da, kara düzene sahip çıkmaktadır.
Diyorlar ki diplomasız Erdoğan… gençler, bu diplomasız ilk seçimde göndermeye, diplomasını elinden aldıklarını getirip cumhurbaşkanı yapmaya hazır mıyız? Hazır mıyız? Şimdi o sizi Silivri’de izliyor. Böyle büyük meydanlarda, büyük kalabalıklar olunca bizim bir tane de drone var, şurada uçuyor. Işıkları yakıyoruz.