Bizim meslekte, özellikle köşe yazarları için "İlk ve son" konularında kalem oynatmak oldukça risklidir. İşte son örnek; Bugün 28 Aralık 2018 Cuma, yani yeni yıla, 2019'a girmemize tam 3 gün var. Bu yazının başlığını "Son mektup" diye atsam, "Türk filmi gibi" diyeceksinz! "Son yazım- 2018" desem, ayrı bir dert! Yazı işleri ayaklanıp "Hayrola dükkanı kapatıyor musun?" diyecek. Çünkü geçmişte bunun örneğini yaşarken acı acı gülmüştüm!..

Bakıyorum da, giden yılın ardından pek iyi laf eden yok! Zamlar, sorumsuzluk, göz göre göre gelen kazalar, Yüce Meclis'in altında karşılıklı atılan sokak jargonları... Hele bunları size haber vermeye çalışan gazetelerin birer, ikişer kapanması... Ve de an itibariyle hapisteki meslektaşlar ...

Ben giden 2018 yılının nesine "Rahmetli iyi idi" diyeyim ve arkasından şu temennimi ekleyeyim: "umdumuz yeni yıla kaldı"...

* * *

Aslında geçen yıl sofradan, akaryakıta, elektriğe, doğalgaza, okuldan taşımaya kadar etiketlere yansıyan fiyatları yeni yıla girerken yüzde 10 geriye çekmek, bir "yeni yıl müjdesi mi?",  yoksa "umut ışığı mı?" pek anlamış değilim! 

Bu kararsızlığımın sebebi, şuuraltımda yatan şu klişeleşmiş söz mü? diye düşünüyorum: "Uma uma, döndük sarı muma"...

Mum deyince de aklıma hep kötü örnekler geliyor; "Mum gibi eridim! Adamı böyle muma çevirirler! Kırmızı mumla mühür vurmak!"

Bakın "kırmızı mumla" gelen "düğün davetiyesi" değil ki! Mesleğimizin olmazsa olmazı, yani "gazete kapılarına vurulan kırmızı mumlu mühürler". Ve de içerideki meslektaşlarımız!..

* * *

İsterseniz bu konudaki son sözü ve rakamları değerli meslektaşım, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şube Başkanı Halil Hüner' e bırakayım:

"Basın her açıdan zor günler geçiriyor... FETÖ bağlantısı olduğu gerekçesiyle toplam 121 televizyon, radyo ve gazete kapatıldı. 142 gazeteci cezaevinde. İzmir'den de cezaevinde olan dört gazeteciden ikisi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 12 bin 500-13 bin civarında gazeteci, radyocu, televizyoncu ile basın sektöründe çalışan insan bu süreçte işini kaybetti. Basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik 10 binin üzerinde açılmış dava var, davalar devam ediyor. Gelirleri son 3 yılda yüzde 10’dan daha az, maliyeti ise son 3 ayda yüzde 50’den daha fazla artış gösteren yerel basın kuruluşlarının bu şekilde ayakta kalması mümkün değil. 

Başta kağıt ve diğer girdilerdeki fiyat artışları yanısıra sorunu olmak üzere, iletişim teknolojisindeki gelişmeler, yaygınlaşan sosyal medyanın geleneksel medya üzerindeki olumsuz etkileri, ekonomik sorunlar, tekelleşme sorunları, istihdam sorunları, ücret dengesizliği, tiraj sorunları, hukuksal sorunlar, son dönemde artan siyasi ve mali baskılar, bugün resmi ilanla ayakta durmaya çalışan bin 200 civarındaki gazeteyi, büyük bir dar boğazın içine sürüklemiştir.

Resmi ilan ve reklam almadan yayın hayatını sürdürmeye çalışan 5 bin civarındaki yayın organının da artan maliyetler nedeniyle her geçen gün kan kaybediyor. Resmi ilan alan ve almayan yaklaşık 7 bin gazete ve dergi, sadece baskı maliyetlerine son 3 ayda gelen yüzde 50’den fazla zam nedeniyle sorunlar yaşamakta, bazı gazeteler küçülmekte ya da kapanmaktadır.  

Yalnızca gazeteler değil yerelden yayın yapan televizyonların da büyük sıkıntı içindedirler.  Yerel veya yaygın olmasına bakılmadan uydu üzerinden yayın yapan televizyonlardan aylık 15 ila 21 bin dolar para alınıyor. Televizyonlar bugün yükselen kur nedeniyle 78 bin 500 ila 110 bin 250 lira arasında ücret ödüyor."