Tabii ki mutlu olmalı insan…

Okumuş, mücadele etmiş, büyük adam olmuş…

İdealleri uğruna (!) siyasete girmiş…

Sonra bir de bakmış belediye başkan adayı…

Bir anda bir kalabalık basmış sağını solunu…

Hele İzmir’deysen, bir de CHP'liysen kesin gibi makam…

Mutluluğunu anlamamak ahmaklık olur…

Da..

Her köşe başında kapı gıcırtısına hoplayıp zıplamak?

Halaya durup, şarkılar türküler söylemek…

Hele hele çeri başının düğün köçeği gibi göbekler atmayı, anlayamıyorum…

Anlayabildiğim şu:

Birçok ilçe belediye başkanının belediyesi borç batağında…

Oturur oturmaz, kucaklarında “Izdırap tenceresi” bulacaklar.

Neyin düğününde göbek atılıyor anlamış değilim…

….

Belediyelerimiz genel bütçe vergi gelirlerinden pay alırlar…

İlçeler atık su bedeli ve çöp toplamadan büyükşehir payı/desteği alırlar.

Bir de verdiğimiz emlak vergileri…

28 Kasım 2018'de Cumhurbaşkanlığı seçimi ön görerek, belediyelerin borçlarında Mart sonuna kadar kesinti yapmama kararı aldı.

Sadece SGK paylarını keserek, belediyelere paralarını yolladı.

Çünkü aşağı yukarı tüm belediyeler borçlu. Bunu biliyorlar.

Her an bir AKP belediyesi de patlayabilirdi, önlem aldılar…

Mart ayı sonunda seçim bitecek.

Nisan’dan itibaren kesintiler ayyuka çıkarak başlayacak.

Misal söyleyeyim; Türkiye’nin başarılı finans yönetimi olduğu söylenen İzmir’de bile sıkıntı var.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 bütçesi 5.5 milyar TL (katrilyon)

Belediyemizin borcu ise 3 milyar TL (katrilyon)

Ha, vade uzun ama, borç da sağlam…

Belediyemizin sadece borç faizi 296 milyon (trilyon)…

….

İlçe belediyelerin de durum farklı mı?

Hayır…

Belediye Başkanlarının sempatisinden, ya da durumu idare etmek için gösterdikleri çabadan ötürü, bugün bir çok ilçe belediyesinde eylem ya da grev olmadı…

Oysa birçoğunda maaşları verebilmek, ödemeleri yapabilmek gerçekten cambazlık gerektiriyor.

Birçok ilçe belediyesi borç batağının da batağında…

100 tirilyon, 200 trilyon, 250 trilyon diye dillendirilenler var.

Yani “Izdırap tenceresi” kaynamış durumda.

Birçok yeni belediye başkanı “Veresiye satan” fotoğrafı veriyor.

Emin olun, devri sabık olmaması kurtaracak bir çoğunu…

….

Tahminen birçok adayın bu tablodan haberi yok…

Kucaklarında patlayacak dinamitler kapıdayken, sorulması gereken “Nasıl kurtaracaksın başkan?” sorusu dilimizde dururken, sokak düğünü köçeği gibi oynamak, hoplamak, ya bi haberlikten kaynaklanıyor, ya buldumcuktan…

Korkarım, bomba elde patlayınca akıl başa gelecektir de…

Hala düşünüyorum; “Baş edeceğiz, düzelteceğiz, biliyoruz tabloyu” demek kenarda dururken, kimin düğününde neyin göbeğini atıyorsunuz arkadaş?

Dersinizi acilen çalışmaz iseniz, zaten eğreti duran “Çakma Che” maskesi düşüverecek…


***

Bilemiyorum Altan

Baştan içimden geçeni söyleyeyim…

Sadece İslam'a değil, insana kalkan her el kırılsın…

Aşağılık, şerefsiz, onursuz bir eylem…

Yeni Zelanda’da yapılan, insanlık katliamı…

Hayat bana her şeyin 3 boyutlu olduğunu öğretti.

Hiçbir şeyi 1. Boyutta irdelemiyorum.

Mutlaka bir sebebi, bir kumpası, bir projesi vardır…

Bu olay bana, katliamcının, sıradan bir manyak olduğunu düşündürmüyor.

Bu teröristin izini sürdüklerinde; Türkiye, Kuzey Kore ve Pakistan başta olmak üzere birçok ülkeyi gezdiği sonucu çıkıyor…

Ne dersiniz Sultan Ahmet’i ziyaret edip boğazda rakı yudumlamaya mı geldi acaba?

Tam Netanyahu ile Cumhurbaşkanı atışması tazelenmiş ve bizim seçimlerin tam üstünde.

Üstelik bizim insanlarımız ölmüşler…

“Bilemiyorum Altan?”

Bu tren CİA, KGB, Mossad, Kore liderinin kardeşini dahi öldüren Kore istihbaratı, BND Almanya), KGB (Rusya), DGSE (Fransa) MI6 (İngiltere), Mois (İran) istihbaratlarının herhangi birinin istasyonundan geçmemiş midir?

“Bilemiyorum Altan?”

“Dur ben çok faşistim, bi katliam yapayım durumu mudur?”

Bence böyle düşünülürse çok iyi niyetli bir durum oluşur…

Bu dünya düzeninde, bu saydığım istihbarat örgütleri “Gak” demeden “Guk” yapmak mümkün müdür?

Ya da ben paranoyakımdır…

“Bilemiyorum Altan?”

***

Durum ve sorun

Kıbrıs’tan kırmızı biber, Kırgızistan’dan kuru fasulye, Meksika’dan nohut, Çin’den sarımsak

Çekya, Brezilya, Fransa’dan et, İran’dan soğan, Moldova’dan domuz eti, İngiltere, Almanya Irak’tan yumurta, Rusya, Kazakistan, ABD, Meksika’dan buğday,, Peru’dan Nar, Ukrayna ve Çin’den kabak...

Liste hayli uzun…

Özetle 126 ülkeden 133 çeşit sebze meyve ithal ediyoruz…

Bilmiyorsan, durum bu,..

Biliyor da susuyorsan, sorun bu…

***

Aferin Melek

Cumhur ittifakının AK Parti'li Konak Adayı Melek Eroğlu.

Adı gibi bir kardeşimizdir…

Yıllardır aynı kampanya yöntemlerinden sıkıldıydık.

Nefis bir klip yapmış…

Tek kelime ile harika…

Gönlündeki güzellik, yüzüne, hayata bakışı, klibe yansımış…

AK Parti’nin Konak’ta işi zor olsa da, Tanıtım klibi, İzmir’de bugüne kadar yapılmış en iyi seçim işi…

Kadın eli deymiş belli…

Aferin Melek kardeş. Başarılar.

***

Zeybekci Abi

Nihat Zeybekci abinin bir projesi var.

Ad ; Kent Enstitüsü…

Bir de iddiası var; “İstanbul adayı projemizi çaldı..,.”

Yapma Nihat abi…

Köy enstitüleri, bu işin temelidir…

Kuruluş tarihi de 1940’tır.

Hatta temel olarak da o projenin kendisidir…

Neyse; “Suyu İzmir’e kim getirdi?”yi duyduktan sonra

Çok da dert değil…

***

DELİ ZİYA; “Rüşvetçileri, düzenbazları, hırsızları ve hainleri seçen kurban değil suç ortağıdır”