Keşke koruyabilsek!

Abone Ol

Bugün 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü.
Ülkemizde hayvanların çektiği sıkıntıları düşünüyorum da, mevcut şartlar altında böyle bir günün kendine hayvan sever diyen insanlarca kutlanabilmesi imkansız.
Korumak fiilinin anlamına bakarsak; bir şeyi veya birini tehlike ve tehditlere karşı savunmak, muhafaza etmek, gerektiğinde onun önünde kalkan olabilmek demek.
Peki, bu ülkede hayvanlar korunuyor mu? HAYIR.
Öyle bir noktaya gelindi ki; sokak hayvanlarının sokakta yaşaması istenmiyor. Her gün yüzlerce köpek kontrolsüzce atılan uyuşturucu iğnelerle bir çöp poşeti gibi toplanıp, adı “rehabilitasyon merkezi” olan ama aslında korkunç koşullarda hayvanların hapsedildiği barınaklara götürülüyor.
Hayvanları Koruma Günü’nde kim bilir kaç zavallı can bu barınaklarda can verecek. Kimi açlıktan, kimi hastalıktan, kimi de yer kalmadığı için bizzat personel tarafından öldürülecek. Ya da pardon, “uyutulacak” diyeyim de daha şirin olsun!

*

Sadece sokak hayvanları mı yaşamı tehdit altında olan? HAYIR.
Mesela yaban hayvanlarına da nefes aldırmıyoruz çok şükür!
Nesli hızla azalan türler de dahil olmak üzere her yıl belli dönemlerde para karşılığı yaban hayvanlarının avlanmalarına izin veriliyor. Halbuki doğal alanlarımız yangınlar, maden sahaları, ormansızlaşma gibi nedenlerle hızla daralıyor; yaban hayvanlarının sayısı da buna paralel olarak azalıyor. Ve biz bunun üstüne bir de onları avlıyoruz!

*
İnsan eğlencesi için esir tutulan hayvanlar var bir de. 21. yüzyılda, artık her türlü bilgiye, görsele, videoya rahat rahat erişebildiğimiz, bilinç olarak ilerlememiz gereken bir çağda hala daha hayvanat bahçeleri ve su parkları hizmette.
Hayvanları Koruma Günü’nde ve diğer bütün günlerde, yeri ormanlar, savanlar, dağlar, okyanuslar olması gereken canlılar minicik, sınırlı alanlarda insanlar gelsin de yakından görsün diye tutuluyor. Böyle bir şeyin mantıklı, insani bir açıklaması olabilir mi?

*

Suçlu sadece sokak hayvanlarının sonunu getiren yasaları yapan meclis, bunları uygulayan belediyeler, hayvanat bahçelerine ve ava izin veren devlet kurumları değil!
Bireysel olarak da hayvan düşmanları ortalıkta cirit atar oldu. Yasalardan, onları yapanların hayvanları zerre umursamamasından cesaret alan vicdansız insanlar çok rahat bir şekilde hayvanları öldürebiliyor artık. Toplu olarak zehirliyor mesela. Hayvan severleri açık açık tehdit ediyor.
Şiddet ve vahşet dürtülerini zavallı hayvanların üzerinde tatmin eden psikopatlar çoğaldıkça çoğalıyor. Bugün hayvana şiddet uygulayan yarın insana yöneliyor.
Toplumumuzda giderek artan şiddetin bir nedeni de devletin hayvanını, çocuğunu ve kadınını yeterince korumamasıdır. Bu tip suçların gerektiği gibi cezalandırılmamasıdır. Verilen cezaların iyi hal indirimleriyle, aflarla kuşa çevrilmesi ve suç işleyenlerin birkaç yılda topluma geri salınmasıdır. Suçlular işte bu cezasızlıktan cesaret alarak palazlanmaktadır.
Ülke olarak, toplum olarak insani, vicdani ve ahlaki değerlerimizi geri kazanmamızın vakti geldi de geçiyor. Bunu yapamazsak ne hayvanımızı, ne insanımızı, ne de doğamızı korumak mümkün olacak.

Hayvanları Kurtar, Gezegeni Kurtar

4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü, hayvan haklarının günden güne eridiği Türkiye’de STK’lar tarafından kutlanmıyor olsa da, küresel çapta bugüne özel birçok farkındalık etkinliği ile hayvanların yaşamı ve varlığı kutlanıyor.
Global çapta Dünya Hayvanlar Günü’nü organize eden World Animal Day ve World Animal Day International bu yılın ortak temasını “Save Animals, Save the Planet” olarak belirlemiş. Dünya Hayvanlar Günü’nün 100. yılında “Hayvanları Kurtar, Gezegeni Kurtar” teması çok önemli bir konuya dikkat çekiyor: Hayvan refahının artırılması ve hayvan haklarının korunması gezegenin sağlığı ile doğru orantılı!
Günümüzde artan habitat kaybı, çevre kirliliği, avlanma, küresel ısınma ve iklim değişikliği, endüstriyel hayvancılık gibi nedenlerle biyoçeşitlilik hızla azalıyor. Bu durum sadece hayvanları değil tüm ekosistemin geleceğini de tehdit ediyor. Dolayısıyla sağlıklı bir gezende yaşamanın başlıca yolu hayvanları korumaktan geçiyor.
Bu yıl Dünya Hayvanlar Günü’nde birçok küresel platform tarafından farkındalığın yükseltilmesi, hükümetlerin kendi ülkelerinde hayvan refahı ve yaşamını iyileştirmek adına yeni politikalar üretmesi, biyoçeşitliliği koruyacak sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi adına birçok etkinlik ve eylem düzenlenecek.

WWF Türkiye: Kanal İstanbul su kaynaklarını yok edecek!

Türkiye’de susuzluk tehlikesinin giderek artması, su kaynaklarının acil eylem planlarıyla vakit kaybedilmeden koruması gerekliliğini bir kez daha ortaya çıkardı. Bu tehlike ortadayken, İstanbul’da Kanal İstanbul Projesi’nin başlatılması meslek odalarını ve STK’ları ayağa kaldırmıştı.
Kanal İstanbul Projesi’ne verilen ÇED Olumlu raporuna karşı, meslek odaları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, çevreciler ve WWF Türkiye’nin yürüttüğü farklı dava süreçlerindeki dosyalara ilişkin bilirkişi raporu açıklandı. WWF Türkiye rapordaki kritik bilgilerle ilgili şu paylaşımı yaptı:
“Kanal İstanbul projesi İstanbul’un yaşam kaynaklarını ve iklim krizi ile mücadelede en büyük müttefikimiz olan doğamızı tehdit ediyor. Sazlıdere Barajı’nın yok olması ve Terkos Gölü’nün tuzlanma riski, kentin tatlısu krizini büyütecek. Yeni barajların artan ihtiyacı karşılaması mümkün değil. Nüfus artışı, iklim değişikliği ve yeni yerleşimler, su krizini daha da derinleştirecek.
Küçükçekmece Lagünü tuzlanarak göçmen kuşların barındığı kritik bir sulak alan olma işlevini kaybedebilir. Marmara Denizi’nin kırılgan yapısı da göz ardı edilmiş durumda. Ayrıca hava kalitesi, asbest, hafriyat, mera kaybı ve erozyon riskleri de ÇED raporunda değerlendirilmeyen diğer kritik konular arasında.
Sonuç net: Kanal İstanbul, tatlı su kaynaklarını yok edecek, sulak alanları geri dönülmez şekilde tahrip edecek ve Marmara Denizi’nin ekosistemini daha da zayıflatacak.
Çağrımız açık: İstanbul’un yaşam kaynaklarını korumak için Kanal İstanbul Projesi derhal iptal edilmeli.”

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

“Hayvan hakları, hem sayı hem de acılarının şiddeti anlamında dünyanın en çok ezilen canlılarının özgürlüğüne dair bir düşünce olarak kalmamalı sadece; toplumsal bir hareket olmalı.”

- Steven Best (Amerikalı filozof, yazar, hayvan hakları aktivisti)