18 Mart 1915... Çanakkale Deniz Savaşı'nda büyük destanın yazıldığı gün.

Şafak saatlerinde başlayan müttefik saldırılarında Çanakkale Destanı'nın da sayfaları aralanmaya başlamıştır. Gece geç saatlere kadar devam eden saldırılarda 16 savaş gemisinden 3'ü batmış, 4'ü ağır hasar almış, diğerleri çareyi kaçmakta bulmuştu.

İngiliz Amiral Robbeck, Başkomutan İan Hamilton'a Çanakkale Boğazı'nı yalnızca donanma taaruzlarıyla geçilemeyeceğini, kara harekatının kaçınılmaz olduğunu bildirir.

Ve tarihin en kanlı ama en onurlu savaşlarından biri Çanakkale Kara Savaşları 25 Nisan 1915 tarihinde başlar...

Dünya Savaşı'nın başladığı yıllarda, Osmanlı'nın Sofya Ateşemiliterliğinde genç bir subay vardır. Mustafa Kemal...

İçi içine sığmaz. Ülke yedi düvelle savaş halindeyken orada öylesine oturmayı içine sığdıramaz. Başkomutanlık Vekaletine başvurarak cepheye gitmek istediğini söyler. Başkomutan Vekili Enver Paşa bulunduğu görevin de çok önemli olduğunu belirterek, isteği reddeder. Mustafa Kemal, bir mektup daha yazar Enver Paşa'ya;

“Vatanın savunmasına ait faal görevlerden de önemli ve yüce bir görev olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya'da ateşemiliterlik yapamam!”

Mustafa Kemal'in direnişi sonuç verir. 25 Ocak 1915'de Sofya'dan İstanbul'a gelir. Tekirdağ'da oluşturulan 19. Tümen Komutanlığı'na atanır. Tümen Eceabat'a nakledilir. Ata'nın savunmakla görevlendirildiği bölge 8 buçuk ay boyunca kara savaşlarının yapılacağı bölgedir.

İşte bu bölgede bir sel yatağında karargahını kurar Yarbay Mustafa Kemal. Burası Conkbayırı'nın 1 buçuk kilometre güneyinde bir gözetleme bölgesidir.

10 Mayıs tarihinde Kurmay Başkanı Albay Fahrettin (Altay) karargahı ziyaret eder. Mustafa Kemal, harita üzerinde araziyi incelemekte, bulunduğu yerin adını araştırmaktadır. Albay Fahrettin'in bu konudaki sorusunu şöyle yanıtlar;

“Yahu sel yatağının adı mı olur? Öylesine bir arazi işte.”

Albay Fahrettin'in önerisi tarihe not düşer;

“Madem ki buranın adını bulamadın. O zaman buranın adı 'Kemalyeri' olsun.”

Mustafa Kemal'e gönderilen mesajlarda, talimatlarda yer adı hep 'Kemalyeri' olarak geçer.

İşte Mustafa Kemal'in Kurtuluş Mücadelesi'ne adım attığı yer Çanakkale'deki bu sel yatağı, gözetleme yeridir. Bu Gelibolu'da Kemalyeri'nde başlayan oradan Arıburnu'na, Anafartalar'a, Conkbayırı'na ve nihayet Kurtuluş Mücadelesi'ne uzanan bir yolculuktur. Bir anlamda Türk Ulusu'nun kurtuluş meşalesinin yakıldığı alandır Kemalyeri...

Kemalyeri'ndeki anıtta Ulu Önder'in şu sözleri yer almakta;

“Benimle beraber burada muharebe eden askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün millletimizin sonuna kadar yoksun kalmasına neden olacağını hepinize hatırlatırım.”

Uyumadılar, dinlenmediler, şehit oldular, gazi oldular, çökmüş, çağdışı bir devletten tam bağımsız, yepyeni, saygın bir devletin temellerini attılar...

İngiliz Komutan Hamilton, Londra'ya çektiği telgrafta şöyle demektedir;

“Conkbayırı'nda Türkler çok iyi bir komutana sahipler. Durmadan baskın tarzı deniyorlar. Çok iyi komuta edilen ve ve yiğitçe dövüşen Türk Ordusu'na karşı savaşıyoruz.”

Çanakkale Destanı, Milli Mücadele ve Cumhuriyetin bir önsözü olarak tarihteki yerini aldı.

Bu topraklar uğruna hiç çekinmeden kanlarını döken, canlarını veren tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve özlemle anıyorum...