“Ayrılık mevsimidir bu aylar... Aklında bir hüzzam şarkı... Bir de ayrılıkların sızısı kalır... Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık Sonbahar..." Bu dizeleri yazarken sanki öleceğini hissetmişti usta kalem. Yüreğimizi burkarcasına ayrıldı aramızdan...
Kalemini hiç satmadı, yüreğinde ne varsa korkusuzca yazdı bütün duygularını. Cumhuriyetimizin yılmaz savunucusuydu. Mustafa Kemal Atatürk'e söz söylendiğinde kaleminden akardı mürekkebin gözyaşları. Onurundan hiç taviz vermedi, kimseye boyun eğmedi, kelimelerin efendisi.
Kuşun, kurdun, köpeğin, kedinin, sesi ve soluğuydu. Yazıyla ayakta kalmak, yazarak yaşamını sürdürebilmek çok zordur ülkemizde. O yazıyla var olmanın duayen örneğiydi. Sanatın ve sanatçının sesiydi. Yazdığını okutturmanın usta kalemiydi o. İnsanca yaşamak için, din, dil, ırk ve mezhep ayrılıkları yapanlara yazılarıyla karşılık verirdi. Konuşmalarında: "Alevi de biziz, Sunni de biziz, Kürt de biziz... Millet olabilmek bir renk, bir ses, bir seda ve bir sevdadır” derdi.
Alevileri ötekileştiren zihniyetlere karşı, 28 Ağustos 2015'de yazdığı o muhteşem köşe yazısı o yıl okunma ve paylaşma rekoru kırmıştı. Bekir Coşkun'un o yazısı tam bir manifesto niteliğindeydi.
Bakın ne diyordu Bekir Coşkun:
“Aleviler'i çek al, Türkiye yarım kalır…
Sazın olmaz, zurna ile söylersin türkünü…
‘Osmanlı’ diye tutturmuş, Osmanlı varlığını Aleviler'e borçludur…
En büyük Osmanlı anası Alevidir; Malhun Sultan, Alevi şeyhi Edebali'nin kızı, Osman Gazi'nin eşi, Orhan Gazi'nin annesi…
Bu sülale…
Askeri düzen:
Osmanlı'yı Osmanlı yapan yeniçeriler Bektaşi idi…
94'üncü Alay'da “mürşit” olarak bir Alevi babası otururdu. Ölünce yenisini Hacıbektaş'tan seçip gönderirlerdi…
Aleviler'i çek al…
Kilimindeki renk gider…
Kemal Sunal ile kahkahan, Yılmaz Güney ile isyanın biter…
Pir Sultan'ı, Yunus'u, Fuzuli'yi, Kul Himmet'i, Aşık Veysel'i, Mahsuni Şerif'i çıkart, bak Anadolu'dan geriye ne kalır?..
Mevana'yı çek al, ha Haymana, ha Konya…
Aleviler laik, çağdaş Türkiye'yi isterler…
Aydınlık yüzümüzdür Aleviler...
Ama şehit cenazeleri geldikçe, Alevi olanlara tören yapılamıyor…
Çünkü senin için şehit olsa bile Alevi olmak suç…
Oradan oraya kaçırılan tabutları… Törenlere katılmak istemeyen valileri, kaymakamları, komutanları…
Kılınmayan cenaze namazlarını izliyor Türkiye…”
Evet, “Ayrılık mevsimidir bu aylar... Aklında bir hüzzam şarkı... Bir de ayrılıkların sızısı kalır..." demişti Türk basınının duayeni Bekir Coşkun.
75 yaşında hayata veda etti. Onu sonsuzluğa uğurladık. Vefatı sevenlerini ve okurlarını derinden yaraladı. Onun ölümü benim için bir yürek yarası... Cumhuriyetimiz’in kuruluşunun 97. yılını onsuz kutluyoruz.
Ulusumuzun Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
Sensiz içimiz buruk ama... Seni asla unutmayacağız usta kalem.