YAĞMUR KARADAĞ/Manisa Turgutlu’da ortaokul müdürünün otizmli öğrenciyi merdivenlerden ittiği ve ardından bir grup insanın müdürün davranışını aklayan ve kaynaştırma öğrencisini suçlayan video görüntüleri gündem olmuştu. Otistik bireyler ve aileleri yaşanan durumun ardından derinden sarsılmıştı. Savcılığa konuya dair dilekçe veren Kedi Otizm Derneği, bugün İGC Uluslararası Basın Merkezi’nde basın açıklaması düzenledi.
Açıklamaya; İzmir Kent Konseyi Başkanı Özgür Topaç, İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli İşleri Müdürü Arzu Ütaş, İzmir Barosu Engelli Hakları Komisyonu, Türkiye Sakatlar Derneği İzmir Şubesi Üyeleri, 365 Gün Engelliyiz Platformu Üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Konak İlçe Engelli Komisyonu, CHP Konak İlçe Sosyal İşleri Daire Başkanlığı, Otizm Konfederasyonu, Karşıyaka Akademi Zihinsel Engelliler Derneği, çok sayıda engelli vatandaş ve gazeteciler katıldı.
ÇOCUK HAKLARI İHLAL EDİLDİ
T.C. Anayasası, BM Engelli Bireylerin Hakları Sözleşmesi ve ilgili yasa ve yönetmelikler ışığında gerçekleştirdikleri durum değerlendirmesini ve çağrılarını ileten Kedi Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen, “Şiddet iddialarının yalnızca idari değil, çocuk hakları ve insan hakları bakımından da titizlikle incelenmesi gerekiyor. Kapsayıcı eğitim haktır. ‘Huzur’ adı altında dışlama ve şiddete bahane üretilemez. ‘Huzur bozuluyor” gerekçesiyle bir öğrencinin hedef gösterilmesi kabul edilemez. Ayrıca, çocuğun iddia edilen davranışlarının kamuya açıklanması hem kişisel verilerin korunması hem de çocuk hakları açısından ihlal niteliği taşıyor” dedi.
MASUMİYET KARİNESİ KORUNARAK SORUŞTURULMALI
Kedi Otizm Derneği, olayın ardından avukatları Suna Ağı tarafından hazırlanan dilekçeyle savcılığa başvurduklarını ve hem şiddet iddiasının hem de çocuğu hedef alan açıklamanın sorumluları hakkında soruşturma talep ettiklerini de duyurdu. Başkan Dikmen, yayımlanan görüntülerin açık bir fiziksel müdahale ihlali olduğuna işaret ederek, hiçbir koşulda merdivenlerden itme ya da fırlatma gibi hareketlerin pedagojik veya hukuksal bir karşılığı olamayacağını söyledi. Öğrencinin üstün yararının her şeyin üzerinde olduğunu kaydeden Dikmen, iddiaların masumiyet karinesi korunarak fakat çocuğun güvenliği esas alınarak ivedilikle soruşturulması gerektiğini ifade etti.
KAYNAŞTIRMA EĞİTİM TEMEL BİR HAK
Çocuğun görünmez kılınmasına ya da “normal okul” gibi damgalayıcı söylemlerle ayrıştırılmasının da hiçbir hukuki dayanağın olmadığını vurgulayan Dikmen, kaynaştırma eğitiminin bir tercih değil, uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatla güvence altına alınmış temel bir hak olduğunu hatırlattı.
MEVCUT MEVZUAT UYGULANMALI
Dernek, okul yönetimi ve ilgili kurumların mevcut mevzuatı uygulamakla yükümlü olduğunu anımsatarak, çocuğun güvenliğinin sağlanması, psikososyal destek sunulması, okulun kapsayıcı eğitim kapasitesinin güçlendirilmesi ve gerekli bütün düzenlemelerin yapılması çağrısında bulundu. Okul ikliminin şiddetsiz, güvenli ve kapsayıcı bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirten Dikmen, BEP’in güncellenmesinden, destek eğitim odasının etkin kullanımına, personelin kriz yönetimi eğitiminden duyusal düzenlemelere kadar geniş bir çerçevede değerlendirme yapılmasını istedi.
BAKAN TEKİN’E ÇAĞRI
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e de seslenen Dikmen, Türkiye’deki tüm okullarda özel gereksinimli öğrencilerin eğitim hakkının eksiksiz biçimde uygulanmasının devletin asli sorumluluğu olduğunu söyledi. “Kapsayıcı eğitim sessizlikle değil, adalet ve makul düzenlemelerle mümkündür. Şiddet iddiaları ‘huzur’ gerekçesiyle hafifletilemez; çocukların üstün yararı her koşulda önce gelir” diyen Dikmen, tüm ilgili kurumları hukukun ve bilimin gereğini yerine getirmeye, kamuoyunu da hak temelli dil ve tutumla dayanışmaya davet etti.