ROJDA DOLGUN/İzmir’de kamu emekçileri, ağırlaşan ekonomik koşullar ve hak gasplarına karşı bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Konak YKM önünde toplanan kitle, sloganlarla SGK binasına yürüyerek taleplerini haykırdı.
İzmir’de kamu emekçileri, hükümeti verdiği zam teklifinden sonra iş bırakma eylemi kapsamında sabahın erken saatlerinde Konak YKM önünde bir araya geldi. Ellerinde pankartlar, dillerinde sloganlarla toplanan emekçiler, hükümetin politikalarını eleştiren dövizler taşıdı. Eylem boyunca sık sık “İnsanca yaşamak istiyoruz” ve “Emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız”, "Bıçak kemikte" sloganları atıldı.
YKM önünde toplanan kalabalık, kortejler halinde SGK binasına yürüdü. Yürüyüş sırasında sendika temsilcileri, yaşanan ekonomik krizin bedelinin çalışanlara ödetilemeyeceğini vurguladı. Emekçilerin talepleri arasında insanca yaşam koşulları, güvenceli çalışma ve adil ücret politikası öne çıktı.
Emekçiler: “Bıçak Kemikte "
İzmir’de faaliyet gösteren birçok sendika eyleme destek verdi. Eğitim-Sen, Sağlık-Sen, Birleşik Yerel Sen ve KESK bileşenleri kortejde yer aldı. Sendika temsilcileri, iş bırakma kararının sadece bir günlük olmadığını, talepler karşılanmazsa mücadeleyi büyüteceklerini açıkladı.
ASİM SEN, BASK, HAK SEN, KESK ve YURT SEN adına ortak bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını okuyan Kültür Sanat Sen İzmir Şube Başkanı Nesrin Tatlıoğlu "Bugünlerde tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecini yakından takip ediyor. Ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubittiye getirilmek isteniyor. Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir" dedi.
"İtirazımızı yükseltiyoruz"
Tatlıoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Yoksulluk sınırının 2026 Ocak itibari ile en az 100 bin TL olacağı koşullarda bizlere sefalet oranları dayatıyorlar. 'Talep ettiğiniz rakamları verirsek ekonominin, bütçenin dengesi bozulur' diye nutuk atıyorlar. Ülkenin tüm dengelerini bozanların bu nutuklarına 'Artık Yeter' diyoruz! Hepimiz biliyoruz ki bu durum ilk defa yaşanan bir durum değil. Biz kamu emekçileri en başından beri altını çizdiğimiz üzere 13 yılda tam 7 kez aynı tablo ile karşılaştık.
Dolayısıyla buradan masada “yetkili” sıfatı ile oturan konfederasyona ve sendikalara sesleniyoruz: Kamu emekçilerinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır.
Bu nedenle:
· Hiç kimse hepimizle dalga geçilen bu teklife değer yüklemeye çalışmasın.
· Milyonların maaş artışı talebinin dörtte birine bile denk gelmeyen rakamları görmezden gelerek “Üzerine bir, iki puan ilave edilirse çözülür” yaklaşımı sergilemeye kalkışmasın.
· Kamu emekçilerinden gizli, kapalı kapılar ardında pazarlıklar yürütmeyi, kamu emekçilerinin temel hiçbir sorununu çözmeyen teklifleri kabul etmeyi aklından bile geçirmesin.
· İktidar uyuşmazlık durumunda başvurulan Hakem Kurulu’nun objektif ve bağımsız kararlar verdiğine inanmamızı bekliyor. Oysa hepimiz biliyoruz ki toplam 11 üyesinden 6’sı doğrudan, 1’i dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan Hakem Kurulu her seferinde hükümetin noterliğini yapmıştır. Artık yeter. Bu sefer hiç kimse uyuşmazlıkta topu iktidarın noterliğini yapmanın ötesine geçmeyen Hakem Kuruluna atmaya kalkmasın.
Geldiğimiz nokta ortadadır. Hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir. Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan müzakere değil, mücadeledir.
Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu; Yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor.
Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu, ‘Hepimiz aynı gemideyiz” diyenlere karşı “Geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı, emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz” diyerek tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor. Bugün bunun ilk adımını atıyoruz. Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz."