Cemal Nadir Güler, Türk karikatürünün efsanelerindendir. Çağdaş karikatürümüzün doğuşunda imzası olan sanatçılarımızdandır. "Amcabey", "Efruz Bey", "Dalkavuk" ve "Yeni Zengin" tiplemelerini karikatürseverlerle tanıştıran öncü isim Cemal Nadir Güler, 74 yıl önce bir Şubat sonu aramızdan ayrılmıştı. Onunla ilgili anıları incelerken, büyük yokluk çektiğini, bir dönem tabelacılık yaparak geçimini sürdürdüğünü, daha sonra Akşam Gazetesi’nde toplumsal içerikli günlük karikatürler çizmeye başladığını, “Amcabey’’ tiplemesinin böyle doğduğunu okudum.

Karikatürle ilgili, “Ben karikatürü bir güzel koku gibi, insana bir an zevk verdikten sonra elde bir boş şişe veya sarı bir leke bırakıp havaya karışan bir marifet olmaktan başka türlü anlıyorum. O ne palyaçoluktur, ne de göbek attıran çeneleri ağrıtan kahkahadır. Bence karikatür, insan beyninin muhtaç olduğu tebessüm ve tefekkürü temin eden bir güzel sanat olmalıdır” tanımını yaptığını, bir sergisinde yanına yaklaşan kadın ziyaretçinin “Ama siz hiç gülmüyorsunuz” sözüne, “Hanımefendi! Benim adım Cemal Nadir Güler!” yanıtını verdiğini, adının, İstanbul, Ankara ve Bursa’da sokak ve caddelere verildiğini, Özdemir Asaf’ın ölümünün ardından, “bir adam geçti kendi çizgilerinden/ katmalı katmalı günlere dolan./ gitmenin kalmaya açılan kapısından/bir adam geçti, kırk beş yılı da adam” dizelerini yazdığını öğrendim.

***

Sonra aklıma geliverdi…

Bir başka karikatür sanatçısı Öznur Kalender!

İstanbul’da adliyede mahkeme önünde fotoğraflarıyla!..

“Çarşaf” gibi efsane derginin kapak fotoğraflarını onun çizgileri süslerdi.

Tam yarım asırdır karikatür çizen usta, Cübbeli Ahmet’i çizdiği bir karikatürü nedeniyle hakim önüne çıktı geçtiğimiz hafta. Haberini de -sadece- Sözcü’den Değerli Kardeşim Gökmen Ulu yaptı! Kalender, meslek yaşamında birçok siyasi lideri eleştiren karikatürler çizdiğini belirtti duruşmada. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Erdal İnönü gibi pek çok lideri hicvettiğini anlattı. Bunlara ilişkin bazı örnekler gösterdi.

Hakimin, “Bunlara dava açılmadı mı” sorusuna, Kalender, “Açılmadı. Hepsi hoşgörülü ve tahammüllüydü, düşünce ve ifade özgürlüğüne saygılıydı. Hatta 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, hakkındaki karikatürleri istetti, çerçeveletip Çankaya Köşkü'nün duvarlarına asmıştı” diye yanıt verdi.

O gün muhteşem denilebilecek bu savunmayı yaptı Öznur Kalender: “Size 1970’li yılları kısaca anlatabilir miyim Hakime Hanım? Siz çok gençsiniz. Ama sizin anne ve babalarınız bizim esprilerimize ve bizim çıkardığımız Çarşaf ve Gırgır mizah dergileriyle büyüdüler ve mutlu oldular. Her hafta çıkaracağımız dergilerin yolunu gözlerlerdi ve siz onların çocukları bugün onların hayranı biz sanatçıları, bugün burada yargılıyorsunuz. İşte bu benim içimi çok acıtıyor!”

***

Nerdeeen nereye?

İsimleri cadde ve sokaklara verilen, adlarına her yıl yarışmalar düzenlenen, siyasi liderlerin hoşgörüyle karşıladıkları karikatürcülerden, Bedri Koraman’lardan, Nehar Tüblek’lerden, Semih Balcıoğlu’lardan, Oğuz-Tekin Aral kardeşlerden, Turhan Selçuk’lardan, bugün mahkemelerde süründürülen karikatürcülere. Oysa evrensel bir dile sahip karikatür sanatında, eleştiri vardır, çizeri de muhaliftir. Karikatürist Sefer Selvi’nin benzetimiyle; “Karikatür, muhalefet partisi gibidir. Muhalefet partisinden farkı; hep muhalefette kalmaktır!”

Yazıyı, son yılların açık ara satan dergisi LeMan’ın çizerlerinden Tuncay Akgün’ün sözüyle bağlayalım: “Türkiye’nin çizgi ve çizer dünyasında önemli bir yere sahip Öznur Kalender’e de 'geçmiş olsun' diyelim. Mizah iyileştirir, hoşgörü eşiğini yükseltir!”