İzleyenler bilir, Steven Spielberg'in "Terminal" filminde Tom Hanks'in canlandırdığı Viktor karakteri, havaalanından dışarı çıkamayacağını idrak ettiğinde kalabalık arasında şaşkınlıktan öylece kalakalır bir süre. Bir yerden başka bir yere gidenler, gelenler ya da görevliler etrafından telaşlı bir şekilde geçmektedir. Ve kimse sanki onun farkında değildir ve durmak için tek bir saniyeleri bile yoktur.

Bugünlerde Viktor'un bu modundan bir türlü çıkamıyoruz. Yaşanan kimi olaylar karşısında öylece kalakalıyor ve şimdi ne olacak diye düşüncelere dalıyoruz.

***

Dünyanın Kovid-19 ile mücadelesinde en etkili silah aşı... Aşıya erişim gelişmiş ülkelerde dahi kolay değilken, ülkemizde BionTech için randevu almasına rağmen aşı olmaya gitmeyen vatandaşlar, kendilerine ayrılan aşıların çöpe gitmesine neden oluyor. Ve bu rakamın gelen aşıların yüzde 25'ini oluşturduğu söyleniyor.

Milyonlarca kişi sıranın kendisine gelmesini beklerken randevu alanlar aşı olmaya gitmiyor. Sağlık Bakanlığı ve hastane yöneticileri de bu durumu izliyor. Diğer ülkelerde bu durum şöyle çözülüyor: Randevu alan kişi belli bir saate kadar bekleniyor. Saatinde hastanede olmazsa aşı olmayan herhangi biri aşılanıyor.

Kullanılması için belli bir süresi olan aşılar da böylece çöpe gitmiyor.

***

İngiltere ve İsrail gibi ülkeler aşılamayı tamamlayarak normale döndü. Biz onları uzaktan izler ve kıskanır duruma geldik. Doktorlarımız ve sağlık personelimız çalışmaktan yorgun düştü. Kısıtlanan haklarından, canlarını ortaya koymaktan dolayı rahatsızlar. Paylaşılan vaka ve ölüm sayları verilerinin hatalı olduğunu iddia ediyorlar. Yoğun bakım ünitelerimiz doldu, vaka sayıları arttı... Çevremde görüyorum, koronavirüse yakalananlar çoğaldığı gibi bulaşanların bir kısmı ikinci tura geçti.

Neden? Çünkü yeterince aşımız yok.

Neden? Çünkü aşı alımı için hızlı davranmadık.

Neden? Çünkü yeterince paramız da yok.

Neden? Çünkü...

Bundan sonrasını siz doldurun... Elimizde aşı yok ama 'çünkü'müz çok...

Kimi yasaklarla önlem alıyormuş gibi yapıyoruz....

Kapanmaları 2 saat erkene çekerek salgını önleyecekmiş gibi duruyoruz...

Kapanmadan dolayı zarar görenlere destek oluyormuş gibi davranıyoruz...

Anlayacağınız elimizde aşı yok ama çok sayıda -miş, -muş da var...

Bir savaşın içindeyiz. Her gün en az 250 insanımızı kaybediyoruz ve -miş'le -muş'la besleniyoruz.

***

Terminal filmi gerçek bir hikayeden alınmış. Araştırdığınız zaman havaalanlarında yıllarca yaşayan farklı ülkelerden pek çok insan olduğunu görüyorsunuz. Türkiye'de de var... Adı da Bayram Tepeli... Atatürk Havalimanı kapanınca Sabiha Gökçen'e yerleşmiş. Ve kendisi havalimanlarında yaşayanlar arasında 27 yıl ile bir rekortmen... Bu insanların pek çoğu Viktor gibi ülkelerinde darbe olduğu için değil de maddi durumları kötü olduğu için ya da en iyi seçenek olarak gördükleri için havalimanlarında yaşamayı tercih etmişler. Hatta Kovid-19 olmaktan korktuğu için Chicago O'Hare Uluslararası Havalimanı'nda kalan bir Amerikalı da var... Ve biz onları görmesek de kalabalıkların içinde varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar.

İşte gün geliyor, yaşananlar karşısında insan, aynı kalabalıklar içinde kendini yalnız ve ne yapacağını bilemez bir halde bulabiliyor.

Tanrı hepimize Viktor'un; sabrını, azmini, hümanistliğini, dürüstlüğünü ve sözünü sahip çıkma gücünü versin.