Arada olumlu şeyler yazmak istiyorum. Ancak o kadar tuhaf şeyler var ki futbol dünyasında sıra gelmiyor normal şeylere... Bir süredir Denizlispor'daki komediyi izliyorum. Teknik Direktör Özcan Bizati'nin durumu, takımın önüne geçti. İşin içine siyasetten gelecek para bulaşınca neye kadir olduğunu hepimiz gördük.
Hikayenin kısası şöyle...
Denizlispor maddi olarak sıkıntılı günler geçiriyor. Bu esnada Denizlili olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, şehrin önemli tekstilcilerinden Abdülkadir Uslu'yu Denizli'ye akil adamı olarak atıyor. Uslu da ilk iş olarak Denizlispor'a el atıyor. 25 Milyon TL borcu olan yeşil siyahlıların başkanlığına uslu'nun ricasıyla Hasan Kıbrıslıoğlu geliyor. İşin bundan sonrası daha da önemli. Teknik direktörlük görevine Özcan Bizati oturuyor. Bizati, Bakan Zeybekçi'ye yakınlığı ile biliniyor. Hani özgeçmişine İngiltere South London College'de ekonomi eğitimi aldığını yazıp, bunun gerçek olmadığı anlaşılınca silen bakanımız. Gel zaman- git zaman takımda işler kötü gidiyor. Etraftan baskı geliyor. Bizati istifa ediyor. Yönetim kabul ediyor. Adam diyor ki: “ben bıraktım...” Yönetim: “Hocam hiç bir yere salmayız” Arada ajanstan her gün, her saat ayrı haber geçiyor. Bizati bırkaktı... Bizati devam ediyor... Yok yok bıraktı... İşin aslı şöyle anlaşılıyor... Bizati'nin gitmesi demek, Bakan Zeybekçi'nin yapacağı maddi yardımı kesmesi demek. O yüzden Abdülkadir Uslu yönetimi uyarıyor. Hocayı kaçırmayın. En sonunda Özcan Bizati, “Ben bu şartlarda çalışamam benim parayı verin gideyim” diyor. Gökten üç elma düşüyor, ardından Engin İpekoğlu geliyor. Bakalım Denizlispor'da önümüzdeki günlerde daha neler olacak.

***



Bir başka dikkatimi çeken konu da Göztepe'nin Buca Arena'da oynamak için yaptığı girişimdir. Sarı kırmızılı kulübün Başkanı Mehmet Sepil, yönetimi aldığı andan itibaren olumlu şeyler yaptı. Her şeyden önce sempatik ve içten tavırları ile insanların sevgisini kazandı.
Ancak bu son yapmış olduğu stat girişimi ve açıklaması işleri nedeniyle İzmir'den fazla uzak kaldığını gösteriyor. Göztepe'nin maçlarını Buca'da oynaması ile Karşıyaka'da oynaması arasında hiç fark yoktur. Stat protestolarındaki birliktelikler sanırım Mehmet Bey'i yanılttı. Kaldı ki danışmanları ve yakınında tüm maçları ve gelişmeleri takip eden, kendisini uyaracak bir kişi yok...
Bu yüzden iyi niyetiyle Bucaspor'a kira ödeyerek maddi destek sağlamak ve kendi takımını düzgün bir statda oynatma fikrini önce yöneticiler arasında halletmeye çalıştı. İzmir'de artık işler böyle yürümüyor sayın Sepil... Burada güvenlik sağlanamadığı için rahmetli Alsancak Stadı'nda derbi maçı oynatmıyorlar. Değil ki Buca'da Göztepe maçı oynatılsın... Karşıyaka'nın durumu ise tamamen taraftarların arasındaki diyalogla ilgilidir... Bu yüzden diğer kulüplerle yapacağınız girişimler öncesinde iyi bir altyapı sağlayın... Sonrasında iki takımın taraftarları arasında bir kez daha gerginliğe neden olursunuz. İyi niyet ve bir şeyleri değiştirme çabanız alkışlanmalı... Ancak malum İzmir futbolu... Daha neler göreceksiniz...