Yıl 1857.

Günlerden 8 Mart. Yer Newyork.

40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve gidiyor.

Polis müdahalesiyle çıkan yangında 129 kadın işçi yanarak can veriyor.
Yıl 1910. Kopenhag'da toplanan Uluslararası Sosyalist Konferansı 8 Mart'ı Dünya Kadınlar Günü olarak ilan ediyor.
Yıl 1921. Henüz Cumhuriyet'in bile henüz kurulmadığı ülkemizde 8 Mart Emekçi Kadınlar günü olarak kabul ediliyor.
Sonrası... 12 Eylül Faşist darbesinde Kadınlar Günü yasaklanıyor.

Tam 4 yıl, 1984'e kadar Kadınlar Günü diye birşey yok.
Peki bugün 21. yüzyılda? Var olmasına var da, nasıl var?
Her türlü sapık düşüncenin ortalıkta kol gezdiği bir ortamda var.

Kadının kahkaha atmasından, hamile kadının sokağa çıkmasına kadar her türlü kadın davranışlarını aşağılayan ruh hastalarının her gün medyada boy gösterdiği bir ülkede var.

Artık çocuk gelinlerin önlenemediği, çok eşliliğin yadırganmadığı bir ortamda var...
Gün geçmiyor ki bir sapık, bir ruh hastası, bir yobaz kadınları aşağılamasın.
Yobazın akademisyeni bakın ne diyor;
''28 Şubat bitmedi. Çünkü valiler hala kadınların elini sıkıyor.''
Bitmedi. İktidarın bir ilçe başkanı kadın doktora çemkiriyor;
''Seni kadın halinle öyle bir döverim ki elimden kimse alamaz. Sen benim kim olduğumu biliyor musun?''
Doktor hanım bilmiyor olabilir ama.

Biz çok iyi biliyoruz kadın düşmanı ilçe başkanı...
Bir grup yobaz da bula bula 8 Mart'ı bulmuş.

Dokuz camide dua edip, basın açıklaması yapacaklarmış.

''Aile yıkan yasalar kalksın, genç evlilik yasağı kalksın'' diyeceklermiş. Minnacık çocuklarla evlenmenin yasallaştırılmasını isteyen bir avuç sapık...
İşte 21. yüzyıl Türkiyesi...

Yerel seçimler geliyor.

Kadın adaylara bakın. İllerde CHP 5, AKP 1 aday göstermiş.

MHP'de hiç yok. Yerel meclislerdeki oran da yüzde 7 buçuk.

İşte partilerin kadınlara bakış açısı bu.
Ya Erdoğan ne diyor seçim öncesi kadınlara;
''Kadın kolları... Kapı kapı dolaşmaya hazır mıyız? Sandıkları patlatmaya hazır mısınız?''
İşte bu. Bunun Türkçesi; 'Kapı kapı dolaşın, erkeklere oy toplayın.'
144 ülke arasında Türkiye cinsiyet eşitliğinde 131. sırada. Çok bile.

Bu zihniyetle 144.cü olmamak bile başarı...
Büyük şair Nazım'la noktalayalım;
Kimi der ki kadın, uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın, yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir, boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran, kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu.

Ne döşek, ne köçek, ne ayal ne vebal.

O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim.

Hayat arkadaşımdır.