İZMİR GÜNCEL

Kadın kooperatiflerinden ortak talep: Vitrin değil, karar masası olmak istiyoruz!

Dünya Kooperatifçilik Günü’nde Cumhuriyet Meydanı’nda konuşan SİMURG Kadın Kooperatifleri Birliği Başkanı Sibel Uyar, kadın kooperatiflerinin yalnızca üretim değil, eşitlik ve dayanışma mücadelesi olduğunu vurguladı. Uyar, kadın emeğinin ekonominin merkezinde yer alması için sürdürülebilir politikalar çağrısı yaptı.

Abone Ol

Rojda DOLGUN/ Dünya Kooperatifçilik Günü kapsamında Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle; kadın emeğinin, yerel kalkınmanın ve örgütlü mücadelenin görünür olması gerektiği vurgulandı. Meydanı dolduran kooperatif temsilcileri, üretici kadınlar, muhtarlar ve emekçiler; dayanışmanın, ortak üretimin ve birlikte karar almanın altını çizen mesajlarla bir araya geldi. Törende konuşan SİMURG Kadın Kooperatifleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Uyar, kadın kooperatiflerinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm modeli olduğuna dikkat çekti.

Konuşmasına meydanda bulunan herkesi selamlayarak başlayan Sibel Uyar, altı bölgede örgütlenmiş yaklaşık 3 bin 500 kadının sesi olarak kürsüde olduğunu vurguladı. Tek bir kişi olarak konuşsa da bu sözlerin ardında yüzlerce kooperatif, binlerce emek ve ortak bir mücadele olduğunu dile getirdi. Kadın perspektifinden yapılan bu konuşma, meydanda toplanan kalabalık tarafından dikkatle dinlendi. Uyar, kooperatifçilik anlayışının yerel kaynakların yerinde değerlendirilmesini sağladığını, üreticiyi güçlendirdiğini ve kazancın adil paylaşımına imkân tanıdığını söyledi. Özellikle kırsal alanlarda kooperatiflerin üretimin sürdürülebilirliği ve toplumsal refahın artması açısından kritik bir rol üstlendiğini vurguladı.

Yerelden yükselen sesi büyütmek

Bu buluşmanın yalnızca bir araya gelmek için yapılmadığını belirten Uyar, asıl amacın yerelden yükselen sesi büyütmek olduğunu ifade etti. Kadınların bu meydanda sadece ürünleriyle değil; emekleriyle, dayanışmalarıyla ve gelecek hayalleriyle var olduğunu söyledi. Kooperatifçiliğin yerel kalkınmanın en güçlü yollarından biri olduğunu belirten Uyar, bu modelin demokrasinin ekonomideki karşılığı olduğunu vurguladı.

“Kooperatif söz hakkıdır, birlikte karar almaktır” diyen Uyar, emeğin örgütlenmesinin ancak bu yapılarla mümkün olduğunu dile getirdi. Bu sözler, kadın kooperatiflerinin neden yalnızca bir üretim modeli değil, aynı zamanda bir hak mücadelesi alanı olduğunu da ortaya koydu.

Kadın kooperatifleri neden hayati önemde?

Kadın kooperatiflerinin toplumsal rolüne ayıran Uyar, bu yapıların yoksulluğa karşı dayanışma, işsizliğe karşı örgütlü mücadele anlamına geldiğini söyledi. Kırsalın terk edilmesine karşı toprağa tutunmanın en güçlü yollarından birinin kadın kooperatifleri olduğunu vurguladı.

Kadın kooperatiflerinin ev içinde görünmeyen emeği ve tarladaki alın terini ekonomiye kazandırdığını belirten Uyar, “Ben yapamam” diyen bir kadının, kooperatifle birlikte “Biz birlikte yaparız” demeye başladığını ifade etti. Bu anlayışın, yalnızca üretimi değil, kadınların özgüvenini ve toplumsal konumunu da güçlendirdiğini söyledi.

Tarım, toprak ve gıda güvenliği

Kadın kooperatiflerinin tarım, toprak ve gıda ile kurduğu güçlü bağa dikkat çeken Uyar, kadınların toprağı tanıdığını, mevsimi bildiğini ve tohumuna sahip çıktığını söyledi. Özellikle tarımsal faaliyet yürüten kadın kooperatiflerinin gıda güvenliğinin sağlanması, yerel ürünlerin korunması ve sürdürülebilir modellerin geliştirilmesi açısından kritik bir rol üstlendiğini vurguladı.

Bu noktada tarım konuşulurken iklim krizi ve su yönetimi başlıklarının ayrı ayrı ele alınamayacağını belirten Uyar, iklim değişikliği ve su kaynaklarındaki azalmanın en çok küçük ölçekli üreticileri ve kırsalda yaşayan kadınları etkilediğini ifade etti.

İklim krizi karşısında yerel çözümler

Kadın kooperatiflerinin yerel ve iklime uyumlu üretim yöntemlerini benimsediğini belirten Uyar, gıda israfını azaltan uygulamalarla yerelde çözüm üreten yapılar haline geldiklerini söyledi. Bu yaklaşımın, yalnızca bugünü değil, geleceği de korumayı hedeflediğini dile getirdi.Son yıllarda yaşanan pandemi, depremler ve diğer afetlerin, yerel ve örgütlü yapıların kriz anlarında ne kadar hayati olduğunu gösterdiğini vurgulayan Uyar, kadın kooperatiflerinin afet alanlarında hızla organize olabildiğini ve dayanışma ağları kurduğunu hatırlattı.

Afetlerde örgütlü gücün önemi

Deprem süreçlerinde farklı bölgelerden gelen kadın kooperatiflerinin bir araya gelerek depremzedelerle dayanışma içinde olduğunu anlatan Uyar, bu yapıların afet sonrasında üretimi ve yaşamı yeniden kurmaya katkı sunduğunu ifade etti. Kadın kooperatiflerinin bu yönüyle toplumun dayanıklılığını artıran önemli aktörler olduğunun altını çizdi.

Mevzuat ve vergi yükü çağrısı

Sibel Uyar, kadın kooperatiflerinin yalnızca üretim maliyetleriyle değil, aynı zamanda mevzuat ve vergi yükleriyle de mücadele etmek zorunda kaldığını dile getirdi. Kadın kooperatiflerinin ticari şirketlerle aynı yasal ve mali yükümlülüklere tabi tutulmasının ciddi sorunlar yarattığını belirtti.
Özellikle yeni kurulan, kırsalda faaliyet gösteren ve sınırlı üretim hacmine sahip kooperatiflerin bu nedenle sürdürülebilirlik sorunu yaşadığını vurgulayan Uyar, kadın kooperatifleri için destekleyici ve sadeleştirilmiş bir vergi ve mevzuat çerçevesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Sosyal fayda odaklı bir yapı

Kadın kooperatiflerinin kâr amacı gütmediğini, toplumsal fayda odaklı çalıştığını belirten Uyar, bu yapıların yerel ekonomiyi ayakta tuttuğunu ve kadın istihdamını artırdığını ifade etti. Kırsaldaki yoksulluğun azaltılmasında da önemli bir rol oynadıklarını vurguladı.
Bu nedenle kadın kooperatiflerinin ticari işletmeler gibi değil, sosyal ve ekonomik kalkınmanın özel aktörleri olarak ele alınması gerektiğini söyledi. Üretimi cesaretlendiren ve yerelde güçlenmeyi esas alan bir yasal çerçevenin mümkün olduğuna inandıklarını dile getirdi.

Cumhuriyet’in kadınlara mirası

Konuşmasında Cumhuriyet vurgusuna da geniş yer ayıran Uyar, kadın kooperatiflerinin Cumhuriyet’in kadınlara kazandırdığı hakların yerelde somutlaştığı yapılar olduğunu söyledi. Bu kooperatiflerin aynı zamanda yerel liderlik kapasitesini güçlendirdiğini ifade etti.
Kadınların üretimde, ekonomide ve toplumsal yaşamda daha güçlü yer almasının önünü açan eşit yurttaşlık anlayışının, bu kooperatiflerde hayat bulduğunu belirtti. Atatürk’ün “Dünyada her şey kadının eseridir” sözünün bugün kadın kooperatifleriyle anlam kazandığını vurguladı.

Vitrin değil, karar masası talebi

“Biz sadece tarhana, sabun, reçel üretmiyoruz” diyen Uyar, kadın kooperatiflerinin adil üretimi, temiz gıdayı ve yerel ekonomiyi savunduğunu ifade etti. Yerel yönetimlere, kamu kurumlarına ve kalkınma ajanslarına seslenen Uyar, kadın kooperatiflerinin iş birliği, sözleşme ve sürdürülebilir destek istediğini söyledi.
Geçici politikalar değil, kalıcı ve kapsayıcı çözümler talep ettiklerini vurgulayan Uyar, vitrine konmayı değil, ekonominin merkezinde ve karar masasında yer almayı istediklerini dile getirdi. Kadınların üretmeye ve birlikte büyümeye devam edeceğini belirtti.