Geçtiğimiz yıl Türk spor tarihinde unutulmaz bir ilk yaşandı. Henüz genç yaşında olan Tuna Tunca, Manş Denizi’ni geçerek bu başarıya imza atan ilk otizmli sporcu oldu. Sekiz saat boyunca soğuk sularda verdiği mücadele yalnızca spor otoritelerinin değil, toplumun her kesiminin ilgisini çekti. Tuna’nın bu başarısı, otizm farkındalığına da yeni bir boyut kazandırdı. Manş Denizi’ni geçerek tarihe geçen otizmli sporcu Tuna Tunca, 9 Eylül TV'de Gazeteci Sadık Uçar'ın programına konuk oldu. Tunca Tunca, dünyaya “Otizm engel değil, farklı bir gelişimdir" mesajı verdi.
Yeni hedef: Avrupa’dan Afrika’ya
Tuna Tunca’nın yolculuğu Manş’la sınırlı kalmadı. Genç sporcu şimdi gözünü çok daha büyük bir hedefe dikti. Eylül ayında İspanya’dan Fas’a uzanan Cebelitarık Boğazı’nı yüzerek geçmeye hazırlanıyor. Avrupa ile Afrika kıtalarını birbirine bağlayacak bu tarihi yolculuk, yalnızca spor dünyasında değil, otizmin görünürlüğünde de yankı uyandıracak.
“Yıkılmak yerine çözüm ürettim”
Tuna’nın hikâyesinde en az onun kadar güçlü bir kahraman daha var: annesi Gülnur Tunca. Eğitim danışmanı olan anne, oğlunun otizm tanısı aldığı gün yaşadığı şoku şöyle anlatıyor:
“Psikiyatr ‘Oğlunuz atipik otizmli’ dediğinde dünyam başıma yıkıldı. Ama ağlamak yerine çözüm üretmeye karar verdim. Çocuğumun yapamadıklarına değil, yapabildiklerine odaklandım.”
Gülnur Tunca, otizmi bir engel olarak değil, farklı bir nörolojik gelişim biçimi olarak görmeyi seçmişti. “Hayalimdeki çocuğu değil, sahip olduğum çocuğu tanımaya karar verdim. Ve gördüm ki olağanüstü bir çocuk var karşımda” sözleri, aslında tüm ailelere ders niteliğinde.
Denize atılan ilk kulaç
Tuna’nın suyla bağı daha çocukken başladı. Henüz 3,5 yaşındayken kolluksuz şekilde denize atlamış, suda kendini güvende hissetmişti. Annesi bu doğal yatkınlığı fark etti. Yıllar sonra 12 yaşında antrenör Mert Onaran ile tanışması, bu ilgiyi profesyonel bir spor kariyerine dönüştürdü. Önce havuz yarışlarında derece aldı, ardından Çanakkale ve İstanbul Boğazı geçişleri geldi. Uluslararası açık su yarışlarına katılmasıyla birlikte Tuna’nın soğuk suya dayanıklılığı ve doğuştan gelen direnci ön plana çıktı.
Manş geçişi: Otizmin zaferi
Manş Denizi’ni geçmek, yıllarca süren hazırlıkların bir sonucuydu. 13-14 derece sıcaklıktaki sularda saatlerce yüzebilmek için kış boyunca antrenmanlar yaptı, evinde buz küvetlerinde saatlerce kaldı. Annesi bu zorlu süreci şöyle anlatıyor:
“Türkiye’de denizler en fazla 19 dereceye kadar düşüyor. Tuna farkı kapatmak için buz küvetine girdi. 2,5 saat boyunca 14 derecede oturdu. Ben de yanında girdim, onun ne yaşadığını anlamak için. Ama Tuna hiç ‘üşüyorum’ demedi. Otizmli bireylerin kaygısızlığı burada avantaja dönüştü.”
Geçiş tamamlandığında yalnızca ailesi değil, tüm otizm camiası için bir gurur anı yaşandı. Gülnur Tunca, “Manş’ı geçen çok sporcu var. Ama otizmli olup buna cesaret eden çok az. Bu, otizmin de Manş’ı geçtiği andı” sözleriyle duygularını paylaştı.
Eğitimde ailelerin rolü
Gülnur Tunca, oğlunun sporculuk yolculuğunu anlatırken aynı zamanda otizmle yaşamın zorluklarına da dikkat çekiyor. “Otizmli çocukların aileleri çoğu zaman yalnız bırakılıyor. Kağıt üzerinde imkanlar var gibi görünse de uygulamada büyük eksikler var. Eğitimciler arasında çok iyiler olduğu gibi, otizmi bilmeyenler de çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebiliyor” diyor.
Özellikle 0-6 yaş arasındaki kritik döneme vurgu yapan Tunca, “Bu dönemde yoğun bireysel eğitim şart. Ancak sadece öğretmenle değil, anne-babanın da sürece aktif katılımı gerekiyor. Eğitim yalnızca sınıfta değil, hayatın her anında devam ediyor” ifadelerini kullanıyor.
Doğru alanı keşfetmenin önemi
Tuna’nın başarısı, otizmli bireylerin potansiyelinin doğru alanlarda nasıl parlayabileceğini gösteriyor. Annesi, “Herkes yüzücü olmak zorunda değil. Ama herkesin mutlaka güçlü bir yanı var. Çocuğun ilgisini keşfetmek gerekiyor. Biz Tuna’da suya olan sevgiyi gördük ve oradan ilerledik” diyor.
Bugün Tuna, Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü sporcusu olarak dünya çapında yarışlara hazırlanıyor. Ancak annesi hâlâ en önemli mesajı tekrar ediyor: “Otizmli çocukların yapamadıklarına değil, yapabildiklerine odaklanın. Onları olduğu gibi kabul edin. Onların motivasyonuna uyum sağlayın. İşte o zaman size de uyum sağlıyorlar.”
Yeni bir destan için gün sayıyor
Tuna Tunca, şimdi gözlerini Cebelitarık Boğazı geçişine çevirmiş durumda. 1-9 Eylül tarihleri arasında açılacak fırsat penceresinde Avrupa kıyılarından Afrika’ya kulaç atacak. Uzmanlar, Tuna’nın soğuk suya alışkın yapısının ve yüksek dayanıklılığının bu zorlu parkurda ona avantaj sağlayacağını belirtiyor.
Türkiye’nin gururu Tuna, Manş’tan sonra Cebelitarık’ta da tarih yazmaya hazırlanıyor. Onun yolculuğu, yalnızca bir spor başarısı değil, aynı zamanda otizmin görünürlüğünü artıran küresel bir farkındalık hikâyesi olarak hafızalara kazınıyor.
