İzmir, beklenen sonbahar yağışlarının bir türlü gelmemesi ve yazdan kalma sıcakların etkisiyle, su kaynaklarında büyük bir buharlaşma ve tüketim baskısı yaşıyor. İZSU Genel Müdürlüğü tarafından 22 Eylül Pazartesi sabahı açıklanan baraj doluluk oranları, kentin karşı karşıya olduğu su krizinin ciddiyetini rakamlarla ortaya koydu. Geçtiğimiz yıla kıyasla neredeyse tüm barajlarda doluluk oranlarının yarı yarıya, hatta bazı barajlarda dramatik bir şekilde daha fazla azaldığı görülüyor. Özellikle kentin en büyük su kaynakları olan Tahtalı ve Gördes barajlarındaki tablo, uzmanları ve yetkilileri endişelendiriyor. Yağışsız geçen bir yazın ardından, sonbaharın da kurak başlaması, İzmir'in su rezervlerini hiç olmadığı kadar kritik bir seviyeye düşürdü.
Gördes barajı tamamen kurudu: Aktif doluluk yüzde sıfır
İzmir'in su tablosundaki en çarpıcı ve endişe verici veri, Manisa'dan kente su takviyesi yapmak amacıyla inşa edilen Gördes Barajı'ndan geldi. İZSU'nun son ölçümlerine göre, dev barajın aktif doluluk oranı yüzde 0,00 olarak kaydedildi. Bu rakam, barajdaki su seviyesinin, suyun şehre verilebildiği minimum işletme kotu olan 204 metreye indiği ve barajda artık "kullanılabilir" nitelikte su kalmadığı anlamına geliyor. Geçtiğimiz yıl aynı tarihte yüzde 4,25 aktif doluluk oranına ve 21,5 milyon metreküp kullanılabilir suya sahip olan Gördes Barajı'nın bir yıl içinde tamamen tükenmesi, kuraklığın boyutunu gözler önüne seriyor. Bu durum, İzmir'in Manisa'dan gelen bu önemli su kaynağından artık mahrum kaldığı ve tüm yükün kentteki diğer barajlara bindiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Kentin can damarı tahtalı'da tehlike çanları
İzmir'in içme suyu ihtiyacının yarısından fazlasını tek başına karşılayan ve kentin "can damarı" olarak kabul edilen Tahtalı Barajı'ndaki durum da Gördes'ten farksız değil. Kentin en stratejik su kaynağı olan Tahtalı'da aktif doluluk oranı, yüzde 4,29 gibi son yılların en düşük seviyesine geriledi. Bu oran, 287 milyon metreküp kapasiteye sahip dev barajda sadece 12,3 milyon metreküp kullanılabilir su kaldığını gösteriyor. Geçen yıl aynı dönemde doluluk oranının yüzde 17,85 olduğu ve barajda 51,2 milyon metreküp su bulunduğu düşünüldüğünde, bir yıllık kayıp yüzde 75'i aşıyor. Barajdaki su seviyesinin 36,64 metreye düşmesi, minimum işletme kotu olan 31 metreye tehlikeli bir şekilde yaklaşıldığını gösteriyor. Önümüzdeki haftalarda beklenen yağışların gelmemesi durumunda, Tahtalı Barajı'nda da su alımının durma noktasına gelebileceği belirtiliyor.
Diğer barajlarda da durum parlak değil
İzmir genelindeki diğer barajlardaki veriler de tablonun vahametini artırıyor. Bu barajlar Tahtalı kadar büyük olmasa da, bulundukları bölgeler için hayati önem taşıyor ve genel su tablosundaki düşüşü yansıtıyor.
-
Güzelhisar Barajı: Kentin en istikrarlı kaynaklarından biri olmasına rağmen, doluluk oranı geçen yılki yüzde 69,34 seviyesinden yüzde 50,34'e gerileyerek yaklaşık 20 puanlık bir düşüş yaşadı.
-
Balçova Barajı: Şehir merkezine yakınlığıyla bilinen barajda durum daha da kritik. Geçen yıl yüzde 22,26 olan doluluk, bu yıl yüzde 7,58'e kadar düştü.
-
Ürkmez Barajı: Özellikle Seferihisar ve Menderes için önemli olan baraj, geçen yılki yüzde 13,53'lük doluluktan yüzde 3,76'ya gerileyerek alarm vermeye başladı.
-
Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı: Turizm cenneti Çeşme'yi besleyen baraj, adeta kuruma noktasına geldi. Geçen yıl yüzde 12,96 ile nispeten iyi bir durumda olan barajın aktif doluluğu, yüzde 0,31 gibi yok denecek bir seviyeye indi. Bu durum, yaz aylarında nüfusu milyonları bulan Çeşme yarımadası için büyük bir risk teşkil ediyor.
Rakamlar ne anlama geliyor? Kıtlık kapıda mı?
Baraj tablolarında yer alan "toplam hacim" ve "kullanılabilir hacim" arasındaki fark, krizin boyutunu anlamak için kritik. "Kullanılabilir hacim", barajdan şehre verilebilen net su miktarını ifade ederken, "ölü hacim" ise barajın ekolojik dengesi için tutulması gereken ve kullanılamayan su miktarını gösteriyor. Şu anki veriler, kullanılabilir su miktarının tehlikeli boyutlarda azaldığını gösteriyor. Meteorolojinin bu hafta için de yağış öngörmemesi ve sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyredecek olması, buharlaşmayı artırarak barajlardaki su kaybını hızlandıracak. Uzmanlar, acil ve etkin su tasarrufu önlemleri alınmazsa ve önümüzdeki sonbahar ve kış ayları da kurak geçerse, İzmir'in kademeli su kesintileriyle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulunuyor. Bu tablo, sadece anlık bir durumu değil, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak İzmir'in kalıcı bir kuraklık ve su kıtlığı riskiyle yüzleştiğini gösteriyor.