İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin kurtuluşunun ve Cumhuriyet'e giden yolun en önemli kilometre taşı olan Büyük Taarruz'un 103. yıl dönümünü, hafızalardan silinmeyecek, son derece anlamlı ve özel bir etkinlikle kutlamaya hazırlanıyor. Kültür ve sanata verdiği önemle bilinen belediye, biri ekranların sivri dilli ve entelektüel şovmeni, diğeri ise tarih denince akla gelen ilk isim olan iki devi, Okan Bayülgen ve Prof. Dr. İlber Ortaylı'yı, aynı sahnede İzmirlilerle buluşturuyor. "Büyük Taarruz ve Cumhuriyet’in Kurucu Ruhuna Yolculuk" adını taşıyan bu özel söyleşi, sadece bir anma programı değil, aynı zamanda, geçmişin derslerini bugünün perspektifiyle yeniden yorumlayacak, zihin açıcı bir entelektüel yolculuk vaat ediyor. İki farklı dünyanın, iki farklı disiplinin ve iki farklı kuşağın temsilcisinin, tarihin en kritik anlarını kendi pencerelerinden nasıl değerlendireceği, şimdiden büyük bir merak konusu.
Zekâ ve bilginin randevusu: Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde
Bu büyük buluşma için adres, İzmir'in en prestijli kültür ve sanat mekânı olan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM). Etkinlik, 27 Ağustos Çarşamba günü, saat 19.00'da başlayacak ve İzmirlilerin bu entelektüel şölene tanıklık edebilmesi için ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bu jesti, bilginin ve tarihin, toplumun tüm kesimlerine ulaşması gerektiği yönündeki anlayışının da önemli bir göstergesi. Etkinliğe katılımın yoğun olması beklendiğinden, yerlerini garantilemek isteyen sanat ve tarihseverlerin, etkinlik saatinden önce salonda olmaları tavsiye ediliyor. Bu gece, AASSM'nin o görkemli sahnesi, sadece notalara ve alkışlara değil, aynı zamanda, tarihin derinliklerinden gelen bilgilere ve zekice yapılmış esprili yorumlara da ev sahipliği yapacak.
Sahnede neler konuşulacak?
Peki, Okan Bayülgen'in moderatörlüğünde ve İlber Ortaylı'nın engin bilgisiyle şekillenecek olan bu söyleşinin içeriğinde neler olacak? İki saat sürmesi planlanan etkinlikte, izleyicileri zengin ve çok katmanlı bir içerik bekliyor.
-
Büyük Taarruz'un Bilinmeyenleri: Söyleşinin ana eksenini, Türk milletinin kaderini değiştiren Büyük Taarruz oluşturacak. İlber Ortaylı, taarruzun sadece askeri boyutlarını değil, aynı zamanda o dönemin zorlu siyasi ve diplomatik koşullarını, Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri dehasını ve stratejisini, kendi özgün ve akıcı üslubuyla anlatacak. Okan Bayülgen ise, keskin zekâsı ve yerinde sorularıyla, konunun daha önce pek değinilmemiş, popüler tarih kitaplarında yer almayan ilginç detaylarını ve insani yönlerini ortaya çıkarmaya çalışacak.
-
Cumhuriyet'in Kurucu Felsefesi: Söyleşi, sadece bir savaşın anatomisini çıkarmakla kalmayacak, aynı zamanda o zaferin, nasıl Cumhuriyet'in kuruluşuna giden yolu açtığını da irdeleyecek. Cumhuriyet'in temel felsefesi, kurucu ruhu, devrimlerin anlamı ve o dönemin idealist kuşağının vizyonu, masaya yatırılacak olan diğer önemli başlıklar olacak.
-
Geçmişten Günümüze Bir Köprü: Etkinliğin en can alıcı bölümlerinden biri de, Büyük Taarruz'un ve Cumhuriyet'in kuruluş felsefesinin, günümüz gençliğine bıraktığı mirasın tartışılacağı bölüm olacak. Ortaylı ve Bayülgen, "O kurucu ruh, bugün ne kadar yaşıyor? Gençler, tarihlerinden ne gibi dersler çıkarmalı? Milli mücadele ruhu, günümüzün sorunlarına nasıl bir ışık tutabilir?" gibi kritik sorulara, kendi perspektiflerinden cevaplar arayacaklar.
İki farklı üslup, ortak bir sevda: Türkiye
Bu etkinliği bu kadar özel ve çekici kılan en önemli faktör, şüphesiz ki, sahnede olacak iki ismin birbirinden tamamen farklı olan o özgün karakterleri ve üslupları. Bir yanda, akademik ciddiyeti, derin bilgisi, yer yer kullandığı eski kelimeler ve kendine has vurgularıyla, milyonların "İlber Hoca"sı... Diğer yanda ise, hazırcevaplığı, provokatif soruları, ironik ve mizahi yaklaşımıyla, Türkiye'nin en zeki şovmenlerinden biri olan Okan Bayülgen.
İlk bakışta, bu iki ismin bir araya gelmesi bir tezat gibi görünse de, aslında onları ortak bir paydada buluşturan çok önemli bir nokta var: Her ikisinin de, Türkiye'ye, tarihine ve kültürüne olan derin sevgisi ve ilgisi. İşte bu ortak sevda, onların farklı üsluplarını, bir çatışma yerine, son derece keyifli, dinamik ve öğretici bir diyaloga dönüştürecek. Bayülgen'in sorduğu bir soruya, Ortaylı'nın vereceği tarihi bir cevap, ardından Bayülgen'in yapacağı esprili bir yorum... Bu diyalog, izleyicilere, tarihi, sıkıcı bir ders anlatımı gibi değil, adeta canlı, nefes alan ve keyifli bir sohbet dinliyormuş hissi yaşatacak. İzmir, 27 Ağustos akşamı, hem bilgileneceği hem de keyif alacağı, uzun süre hafızalardan silinmeyecek, entelektüel bir ziyafete tanıklık etmeye hazırlanıyor.