İZMİR GÜNCEL

“İzmir’de su kesintileri 2026’ya sarkabilir” uyarısı: “Barajlar dolsa bile tablo değişmez”

TÜBA Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir’de art arda uzatılan su kesintilerinin 2026’ya kadar sürebileceğini söyledi. Tahtalı Barajı’nın yüzde 1,40’a düşen doluluk oranı ve derin kuyulardan çekilen yer altı suları, kentte su krizinin büyüdüğünü ortaya koyuyor.

Abone Ol

İzmir’de İZSU tarafından 6 Ağustos’ta başlayan planlı su kesintilerinin kasım ayı sonuna kadar uzatılması, kentte su krizi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, mevcut gidişatın daha uzun süreli bir tabloya işaret ettiğini belirterek önemli uyarılarda bulundu.

“Bu tabloya bakınca 2026’da da kesintiler sürebilir”

Prof. Dr. Yaşar, özellikle Tahtalı Barajı’ndaki doluluk seviyelerinin kritik düzeyde olduğunu vurguladı. Barajın doluluk oranının şu anda yalnızca yüzde 1,40 seviyesinde olduğunun altını çizen Yaşar, “Bu gidişata bakarsak İzmir’de su kesintileri 2026’da da sürebilir. Güzel yağışlar olsa bile barajın en fazla yüzde 15’i dolabilir” dedi. Yaşar, barajlara düşen yağışın uzun süredir ortalamanın altında kaldığını ve bunun şehrin su döngüsünü derinden etkilediğini ifade etti.

Yer altı sularındaki tehlike: “300-400 metreden su çekiyoruz”

Uzmanlara göre asıl risk yalnızca barajlardaki düşüş değil. Prof. Dr. Yaşar, yer altı sularının alarm verdiğini belirterek, “Artık 300-400 metrelere inerek su çekiyoruz. Yer altı suları normalde rezervdir, kurak yıllar için saklanır. Üst akiferler tükendiğinde alttakileri kullanmaya başlamak sürdürülebilir değil” ifadelerini kullandı. Yaşar, derin kuyuların artmasının ilerleyen dönemlerde hem su kalitesini hem de enerji tüketimini olumsuz etkileyeceğini söyledi.

“İzmir yıllardır aynı döngüyü yaşıyor”

İzmir’deki kuraklık döngüsünün yeni bir durum olmadığını hatırlatan Yaşar, kentin yaklaşık her 15-20 yılda bir ciddi su sıkıntısı yaşadığını belirtti. “1970’lerin başı, 1992 ve 2007-2008 çok kurak geçti. 2020’den sonra yeni bir kuraklık dalgası geleceğini sık sık dile getirdik” diyen Yaşar, bu uyarılara rağmen yapılamayan hazırlıkların bugünkü tablonun oluşmasında etkili olduğunu vurguladı.

“Barajlar doluyken bile suyun yarısından fazlasını yer altından almak yanlıştı”

Prof. Dr. Yaşar, İzmir’in yıllardır suyu ağırlıklı olarak yer altından çekmesinin büyük bir stratejik hata olduğunu söyledi. “Barajlar doluyken bile İzmir suyun yüzde 55’ini yer altından alıyordu. Bu büyük bir yanlış” ifadelerini kullanan Yaşar, mevcut durumda Türkiye’nin en pahalı suyunu kullanan şehirlerden birinin İzmir olduğuna dikkat çekti. “Derinlerden su çekmek büyük enerji gerektiriyor. Enerji maliyetleri arttıkça su daha da pahalı hale gelecek” dedi.

Planlı kesintiler tasarruf sağladı

İZSU’nun uyguladığı planlı kesintilerin kentte önemli bir tasarruf yarattığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar, gece 23.00 ile sabah 05.00 arasında suyun kesilmesinin tepki çekmesine rağmen olumlu sonuç verdiğini belirtti. Yaşar, “Günlük 70-80 bin metreküp su tasarrufu sağlanıyor. ‘Gece suyu kim kullanıyor?’ diye düşünenler oldu ama bu uygulama ciddi bir kazanç sağlıyor” dedi.

Su yönetimi için yeni önlemler kaçınılmaz

Uzmanlar, mevcut tablo devam ederse hem su kaynaklarının hem de altyapının daha ciddi baskı altına gireceğini belirtiyor. İzmir’de hem yağış rejiminin değişmesi hem de nüfusun artması nedeniyle su kaynaklarının daha verimli yönetilmesi gerektiği ifade ediliyor. Prof. Dr. Yaşar’ın uyarıları, özellikle barajların uzun süre düşük seviyelerde kalmasının kentte daha kapsamlı bir planlamaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.