Ankara’da Meltem Dergisi’ni yayımladığımız yıllarda (1967-69) Urfa’daki sanatsever arkadaşlar NABİ adlı bir sanat dergisi çıkarıyorlardı. Ayhan Çıkın’ın, Abdullah Neyzar Karahan’ın da şiir ve yazılarını anımsıyorum.

Şadan Gökovalı imzası da dikkatimi çekmişti. Adını ilk kez o dergide görmüştüm.  Abdullah N.Karahan’a adanmış bir şiiriydi Nabi dergisinde (Şubat 1968) yayımlanan. Neyzar’la tanışıyorduk, dost olmuştuk. Ona adanmış şiiri atlar mıyım?

Hep ellerden başlıyor şiirlerim yaşamaya

Ama bakışların nedensiz boşluklarda

Tut ki yalnızsan

Karanlığı çiçekli bir vazoda göreceksin

Pencereyi anman gereksiz

 Yıllar sonra İzmir’e yerleşeceğimi, ayrı birimlerde de olsak TRT’de Şadan Gökovalı’yla tanışacağımı, dost olacağımı hiç düşünemezdim.

Şimdi bu iki kadim dost öte yakada buluştular! Belki de 1965 yılında birlikte çıkardıkları “Şiir ve Siz” adlı antolojilerini konuşuyorlardır.

 ***

31 Ocak 2021’de yitirdiğimiz Şadan Gökovalı’yı uzun uzun anlatmayacağım. O denli çok anlatıldı, yazıldı, söylendi ki elbette bunları sanal ortamdan da izlemek, okumak olası.

Birkaç kitabını da imzalamıştı bana. “Masalsı Türkiye” adlı yapıtını kendine özgü sözleriyle imzalamıştı: “Oğuzeli’nden Smyrna’ya transfer ettiğimiz Oğuz Tümbaş, SEVGİ’yle okusun diye…

Onun dostlarından, adı unutulmuş şairlerden Arif Karakoç için hazırladığı “Çıkagelse Elleri” kitabını da çok severim. Arada şiirlerini beğeniyle yeniden okurum.

Kitabın önsözündeki şu sözler Gökovalı’nın şiire ne çok tutkun olduğunu, ezbere nice şiir bildiğini de ortaya koymaz mı? “Herhalde Türk şiir severi gibi en çok, Nâzım Hikmet’ten şiir bilirim. Bunu, Orhan veli izlese gerek. Üçüncü sıraya kendimi koymalıyım. Sonra Erdoğan Çokduru’dan hayli ezbere şiir bilirim. Onu, Arif Karakoç’un şiirleri izler…”

 ***

 Yokluğunun üzerinden bir yıl geçmiş. Onu aramamak, özlememek olası mı? Elimde hukukçu, şair-yazar dostum Veysel Gültaş’ın oylumlu “Şadan Gökovalı Kitabı” var. (*)

Gültaş’ın bu 592 sayfalık kitabında, Şadan Gökovalı imzasıyla köşe yazılarından derlenmiş yazılarıbulunuyor. Son bölümde ise Gökovalı için yazar dostlarının onun hakkında yazdıkları yer alıyor.

Gerçekten Veysel Gültaş, özenle, emekle seçkin bir Şadan Gökovalı yapıtı çıkarmış ortaya. Kutluyorum.

Evet Şadan Gökovalı kitaplarıyla da yaşayacak. Adının verildiği Gökova’da, Akyaka’da, İzmir’de sokaklarda da anılacak. Yine Muğla’daki adını taşıyan Açık Hava Tiyatrosu’nda alkışlanacak. Yaşarken bunları görmek de bir sanat, yazın, bilim insanı için az şey değil.

***

Şadan Gökovalı memleketi Muğla’da törenlerle anıldı 31 Ocak günü. Aynı gün İzmir Gazeteciler Cemiyeti’yle Konak Belediyesi’nin Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde bir izlence düzenlendi.

4 Şubat Cuma akşamı saat 18’de Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Kültür Merkezi’nde Yunus Bekir Yurdakul’unu sunacağı; Atila Sertel, kızı Ekin Gökovalı Kolat, Misket Dikmen, Osman Akbaşak, eşi Tülay Gökovalı’nın da konuşmacı olarak katılacağı bir izlence var.

Şadan Gökovalı’nın TRT’den sanatçı dostları Makbule Kaya ve Köksal Coşkun türküleriyle yer alacaklar. “Ben Kitaplarımla Yaşadım” adlı Şadan Gökovalı Belgeselini de Murat Günay hazırlamış.

***

Sen de mi Abidin Köse?

Karikatürlerinin yanı sıra şiir, resim, yontu çalışmaları da olan, sergiler açan, Abidin Köse’yi de 31 Ocak günü yitirmişiz. Şaşkınım! Sözün bittiği yerdeyiz yine!

Ne diyelim? Şadan Ağabey’in sözleriyle seslenelim: “Gidenlere selam olsun.”